Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Takvimin en sevdiğim tarihi gösterdiği gün geldi, beni 22'ye kavuşturdu. Ömürden saatler,günler,aylar ve nihayet yıllar nasıl da hızlı eksiliyor. Her şeye rağmen çok seviyorum yaşamayı,yaş almayı. Pencereme yansıyan şafaklar hep aydınlık,manzaram berrak.Güneş her sabah kalbimde doğuyor ne mutlu ki. Zifiri karanlık gecelerimde dahi kalbimin
Sonsuza kadar koyu yeşil yaprakların arasında dolaşamam. Ayrılmam, gün batımının berbat ve rahatsız edici turuncusunu takip etmem gerek. Benim için mükemmel ve aydınlık olan bu karanlık ve ıssız ormanda kaybolmadan çıkmalıyım. Ve geri dönmeliyim, her ne kadar burada huzurlu ve güvende hissetsem de.
Reklam
Kendini sevmek için, kişinin önce kendisiyle tanışması gerekir. Kendi iç benligiyle, karanlık yönleriyle, sonra içindeki labirentlerde gezmesi gerekir kendini bulana kadar, içindeki özü keşfedene kadar. Bu sancılı ve zor bir yoldur, kaybolma ihtimali de her zaman için vardır ama rehber kişinin kendisi olduğundan kaybolunsa dahi yollar belli bir amaç için oraya gelmiş demektir. Kendini tanımayan insan kendini sevemez. Kendini sevmeyen insan dış dünyaya sevgisini aktaramaz. Eğer kendini tanıyorsan buna bi şey diyemem, özür dilerim.
Rüzgarlı bir gece yarısı zifri karanlıkta içine düşen tüm umutsuzluğa rağmen yatağın kenarındaki kalemini eline aldı karanlık olması yazmasına engel değildi , gelişi güzel yazdı çünkü yazamamak huzursuzluktu. Gerçek anlamda mutlu değildi iç huzursuzluğun sebebi var olması idi bunun farkına varalı çok zaman olmuştu... Bazen yalancı bir Gökkuşağı gibi hayatı renkleniyor sonra yine o giri bulutlar üstüne çöküyordu dünyaya geleli hayli zaman olmuştu nefes alırken ölenlerden oldu şimdi yaşlandığını hissediyor ama kederlenmiyordu aksine tamamen yok olmak istiyordu ruhu incinmiş kalbi kırılmış herkes tarafından yeterince kandırılmış şimdilerde doğruya bile inanmaz olmuştu o gece yarısı kolundaki uyuşmanin basit olmadığını az çok anlayıp gözlerini yumdu...
Dönüp durduğum bu karanlık, derin bir iç çekiş gibi. Dipsiz kuyulara atılmış Yusuf gibi.
İnandır beni
Kapalı kapılar,inandır beni. Son anahtarı çeviriyorum. Gözlerim bağlı,ellerim çözülüyor. Geç kaldım hikayeler için. Denedim bu şeyden defalarca vazgeçmeyi anlaşılan yine beceremedim. Yazıp yaşamak yaşayıp yazmak.
Reklam
Karanlık gök sanırsın Sonrasını bilmem der Sırt çevirirsin Bulutlar kayboldu diye diye İç karanlığına döner Bilmezsin Renkler seni çağırmış Görmezsin... GA
Sizler, tüm umutları kesilmiş insanlarsınız! Sizler, dört duvar arasına mahkûm olmuş insanlarsınız! Sizler... sizler, dışarıda ve içeride hiçbir işe yaramaz, dünyaya yalnızca gün saymaya gelmiş zavallı insanlarsınız! İşte buraya bir silah koyuyorum, işte umutlarınız ve yaşamınızı kısıtlayacak, birinizi daha hayattan silebilecek gerçeklik; bunu
Acıyor, istemiyorum bu karanlığı. Bu karanlık beni boğuyor istemiyorum! İç geçiriyorum geceye, karanlık ağlamaklı yüzümle, acıyor bilmiyorsunuz! Ürküyorum bir şiir kırılırsa avuçlarıma Kelimeler ağır paslı çivilenirse kalbime Uyuyamıyorum, istemiyorum acıtıyor gece! Kapatmayın üstümü yüzünü görmeden nefes alamıyorum... Bir çığlık oturmuş göğsüme acıtıyor! Geçsin istiyorum, karanlık geçsin artık Ay doğsun yüzüme istiyorum. Çok acıtıyor bilmiyorsunuz bu karanlıkları!!! #MAA
Bir Tarkovsky Şaheseri Stalker
youtu.be/HO6f2SUkww0?si=... Stalker(1979)Andrey Tarkovsky Sinema dünyasının en büyülü ve gizem dolu yapıtlarından biri olan 'Stalker', izleyicisini bilinmeyen bir bölge olan 'Zone'a, dileklerin gerçekleştiği bir odayı aramak için götüren bir rehberin ve onunla birlikte bu yolculuğa çıkan iki adamın hikayesini anlatıyor. Bu gizemli ve metafiziksel dünyanın kapılarını aralarken, izleyici de karakterlerle birlikte bu bilinmezlikle yüzleşir. Karakterlerin psikolojik derinlikleri ve duygusal çatışmaları, filmi sıradan bir bilim kurgu öyküsünden çok daha öteye taşıyor. İçlerinde bulundukları durumun getirdiği gerginlik ve belirsizlik ise film boyunca sürekli artarak kendini hissettiriyor. Bilinmezlikten doğan bu kaygı hali, filmi izlerken yaşadığınız gizemli atmosferle kusursuz bir şekilde birleşiyor. Yönetmen, izleyicisini fantastik ve karanlık bir dünyaya sürüklüyor. Ortaya çıkan atmosferin çarpıcılığı ve filmin görsel olarak sunuşu, izleyiciyi etkileyen bir diğer unsur oluyor. Her bir kadraj, dikkatli bir şekilde tasarlanmış ve estetik anlamda birer sanat eseri gibi sunulmuş. Film aynı zamanda insanın iç dünyasına, arzularına ve korkularına da bir ayna tutuyor. Daha çok insan psikolojisi ve evrensel sorunları merkezine alması, filmi bir bilim kurgu öyküsünden çok daha fazlası haline getiriyor. İster dileklerin gerçekleşme ihtimaline inanın, ister inanmayın, 'Stalker' sizi sorgulamaya, düşünmeye ve kendi iç yolculuğunuza çıkmaya davet ediyor. Bu film, bir sinema klasiği olarak anılmayı fazlasıyla hakediyor.
Andrey Tarkovski
Andrey Tarkovski
Reklam
Kağıda döker hayatın zorluklarını, Karanlık resimlerde saklar içindeki kıvılcımı. Her çizgi bir hikaye, her renk bir anı, Gözlerinde yansıyan, düşlerin labirentinde kayıp anılar. Gölgeler arasında dans eder fırça, Ruhunu döker tuvale, sessizce iç çekişler. Her darbe bir serüven, her iz bir sır, Sanatın kollarında dolaşır, varoluşun hazzında kaybolur. Ruhunun yankıları çarpar duvarlara, Gizemli desenlerle dolu bir dünya açar. Kelimeler yetmez anlatmaya, sessizlik konuşur, Sanatın büyüsüyle, içindeki derinliklere dalar.
31.04.2024
Bir zamanlar duygularımın derin sularında yüzüyor, hayatın karmaşık labirentlerinde kayboluyordum. Her duygu, bir yolculuk gibiydi; bazen sığ sulara sürüklenirken bazen de derin, bilinmez karanlıklara dalıyordum. Ancak şimdi, bir zamanlar coşkulu dalgaların taşıdığı duygularımı kaybetmişim. Ruhumun derinliklerinde sessizlik ve boşluk hüküm
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.