Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zaten Waterloo tarihteki en ilginç karşılaşmaya tanıklık etti. Napoléon ve Wellington iki düşman değil, iki zıt karakterdi. Antitezleri seven Tanrı hiçbir zaman bu kadar etkileyici bir kontrastı, bu kadar olağanüstü bir yüzleştirmeyi ortaya koymamıştı. Bir yanda yalınlık, öngörü, geometri, temkinlilik, hazır tutulan yedek kuvvet, sarsılmaz bir soğukkanlılık, muhteşem bir yöntem, araziyi dikkate alıp bundan yararlanmasını bilen bir strateji, taburları dengeleyen bir taktik, eksiksiz bir kıyam, dakikası dakikasına hesaplanmış, hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmadığı bir savaş, eski klasik cesaret, mutlak kusursuzluk; diğer yanda önsezi, kehanet, garip bir askerî yetenek, insanüstü bir içgüdü, alev saçan kartal gibi bakan, yıldırım gibi vuran gözler, küçümseyici bir taşkınlığın olağanüstü sanatı, derin bir ruhun tüm gizemleri, kaderle iş birliği; uyarılan ve bir şekilde itaat etmeye zorlanan nehir, ova, orman, tepe, savaş alanının üzerinde bile tahakküm kurmaya çalışan bir despot, onu yüceltse de, bazen kafasını karıştıran strateji bilimine karışmış bir inanç vardı.
Alışkanlık ve içgüdü çaresiz kalmadıkça doğa zekaya asla başvurmaz
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
İnsanın çevresini kana bulayan davranışlar. Seks ve şiddet! İnsanoğlunun hem en derininde, hem de en yüzeyinde yatan iki içgüdü...
Sayfa 508 - Doğan KitapKitabı okudu
Hayatın geri kalan bütün belirtileri kış uykusundalar; hayat, ölümün tehditlerine karşı kendimizi sürekli bir kollamadan ibaret. Bu hayat, bizi, düşünen hayvanlar haline getirdi, elimizde içgüdü silahını vermek için. Bizi vurdumduymazlıkla teçhiz etti; zihnimiz açık, şuurumuz yerinde olunca bizi kolayca ezen dehşete karşı koyalım diye… Ruhumuzda arkadaşlık duygusunu uyandırdı, yapayalnızlığın uçurumlarına düşmeyelim diye… Bize vahşilerin kayıtsızlığını bağışladığı, her şeye rağmen, işin gerçek tarafını hissedelim de hiçliğin hücumuna karşı yedek kuvvet olarak saklayalım diye.
Sayfa 209 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Özgürlüğün bulunmadığı yerde siyasi içgüdü hırsa, nefrete ya da haydutluğa dönüşür.
Özgür Kuş isimli hikayem
Evcil hayvan dükkanında, kafesin içinde doğmuş ve oradan hiç çıkmamış kuşları düşünün. Bir gün bunlardan biri bir fırsat yakalıyor ve cesaretini toplayıp dükkandan kaçıyor. Güneşi görüyor, uçmanın keyfine varıyor, özgürlüğün tadını alıyor. Daha önce varlığını bile bilmediği bambaşka bir dünyayı keşfediyor. Sonra bu kuş arkadaşları için geri geliyor. Onlara çıkmaları için yardımcı olmak istiyor; dışarıyı, özgürlüğü ve diğer tüm güzel şeyleri anlatıyor. Ancak diğer kuşlar ona inanmıyorlar. Ona anlattığı gibi bir dünyanın var olmadığını, yalan söylediğini, her kuşun yaşayabilmek için bir kafese ihtiyacı olduğunu ve bunun bir içgüdü olduğunu söylüyorlar. Özgür kuş onlara yanıldıklarını anlatmaya çalıştıkça onu iyice dışlıyorlar ve ona düşman kesilmeye başlıyorlar. Çabalarının hiçbir işe yaramadığını gören özgür kuş yüreğinde üzüntü ve acıma ile uçmaya başlıyor, bir gün arkadaşlarının kendisine katılacağı umudu ile bir daha geri dönmemek üzere onları terk ediyor... Hikaye hakkındaki düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim..
Reklam
Çevresiyle tam bir uyum sağlamış hayvan, kusursuz bir düzenektir. Alışkanlık ve içgüdü işe yaramaz hale gelmedikçe, doğa zekaya hiçbir zaman başvurmaz. Değişimin ve değişim gereksiniminin olmadığı yerde zeka da olmaz. Ancak çok çeşitli gereksinimleri ve tehlikeleri gidermek zorunda kalan hayvanlar zekadan yararlanırlar.
Alın yazıları ya da herhangi bir içgüdü mü onları birbirine yaklaştırıyordu yoksa?
Hayvanlarda içgüdü ve zeka...
Sir John Lubbock iki farklı yuvadan karınca aldı, onları viski ile sarhoş etti ve bilinçsiz bir haldelerken yuvaların birinin yakınına, bir miktar suyun yanına bıraktı. Yuvadan gelen karıncalar, bu yüz karası yaratıkları incelediler ve tartıştılar, sonrasında arkadaşlarını eve taşıyıp yabancıları suya attı­ lar. Sir John, deneyi birkaç kez tekrarladı. Ayık karıncalar ilk sefer yaptıklarını bir süreliğine tekrarladılar arkadaş­larını eve taşıyıp yabancıları suya attılar. Ama sonunda, ıslah etmeye yönelik çalışmalarının boşa gittiğini görün­ce sabırları tükendi ve hem arkadaşlarını hem yabancıla­rı suya attılar. Hadi bakalım bu içgüdü mü, yoksa daha önce tecrübe etmedikleri yeni -kesinlikle yeni- bir şey hakkında yapılan düşünce dolu ve zekice tartışma mı? Ka­rara varılmış, cezası tebliğ edilmiş, yargısı uygulanmış. Bu içgüdü mü?
Sayfa 108 - Dedalus KitapKitabı okudu
Reklam
- Düşünce nedir? + Senin ona ne ad verdiğini biliyorum: Dışarıdan alınan izlenimlerin mekanik ve otomatik olarak bir araya getirilmesi ve bunlardan bir çıkarım yapılması. - Çok iyi. İşte benim şu anlamsız "içgüdü" terimi ile ilgili fikrim şu: O, sadece taşlaşmış düşüncedir; alışkanlık ta­rafından katılaştırılıp cansız hale getirilmiştir. Bir zamanlar canlı ve uyanık olan, fakat şimdi bilinçsiz hale gelen yani deyim yerindeyse, uykusunda yürüyen düşünce.
İnsan boğulmamak için nasıl bir saman çöpüne bile sarılabiliyor! Alınyazıları yada her hangi bir içgüdü mü onları birbirine yakınlaştırıyordu yoksa?
Sayfa 579Kitabı okudu
Herkes belli süreler dahilinde farklı miktarlarda içgüdü kaybına uğrar. Bazı kadınlarda kimin iyi bir insan olup kimin olmadığını anlama içgüdüsü hasarlıdır ve bunlar çoğu zaman yollarından sapmışlardır.
Bilinmeyen bir şeyi, bilinen bir şeye dayandırmak, hafifletir, sakinleştirir, tatmin eder, ayrıca bir güç duygusu verir. Bilinmeyenle birlikte tehlike, huzursuzluk, endişe gelir, ilk içgüdü, rahatsız edici durumları ortadan kaldırmaya yöneliktir. Birinci ilke: herhangi bir açıklama, hiçbir açıklama olmamasından iyidir.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.