‘Yeni Bir Benlik’🎈 Yüreğimin izleri dökülüyor kalemimden kâğıdıma. İçim kıpır kıpır oluyor, tek bir gülümseme ile karşılandığımda. Sevgi kaplıyor dört bir yanını, sahte aydınlığın çerçevesinde. Gökyüzü umutla açıyor gökkuşağını ince bir çizgide. Bir yıldız parlıyor sessizlik ile dolu sır kapanında. Her şey anlam kazanıyor aniden bu sıkıcı hayat yumağında. Anılar küsmüyor artık bu sefil hafızama. Kucaklıyorum her anımın bana bakışını. Sessizliği anlayışla karşılayıp dik duruyorum bugünkü oyun sahnemde Ve sonra kaderim çiziliyor geleceğime Bir meleğin ellerinde. Gerisi mi? Gerisi: Bakış açım farklı bir yola sapıyor Ve yeni bir benliğe küçük bir adım atıyorum.
"Önüm arkam sağım solum aşk bee", var mıydı bu oyunun adını bilen? Hani herkes saklanırda, onları ararsın deli misali sokaklarda, sonra biri gelir vurur duvara ve "sev bee" der sana! Pişmanlık mı yoksa bir içim su mu, karar veremeden bir diğerini aramaya koyulursun. Ayak sesleri patır patır, nefes sesleri hırıl hırıl, tıkandı tıkancak o ecele koşuşturan adımlar, vurursun duvara o yetişemeden "sevmedim seni" dersin! Güneş turuncuya boyanır usulca, sessizlik baş gösteren misafir gibi adımlarını atar, yorgunluk güneşi kıvıra kıvıra sarıyor, akşamı yakmak için bir ateş tutuyor yıldızlara ve o geliyor! Oyunun son ve en kırgın koşuşturması, yetişmek imkansız ona, "sev bee" demek için çok geç, her yanım kırık bir dal parçası gibi dökülüyor! Bana bakarken yüzündeki ifade, bir aşkın iadesi gibi "sevmedim seni" derken, sönüyor bütün yıldızlar, geride kalan tek şey "seni sevecektim" kalıyor... İbrahim ÇEKİN
Reklam
Sabıka
SABIKA Hangi suçun kaydı yapılır uçan kuşlara? Hangi kelepçe bulutlara paslı zincir? Hangi sevdaya daha fiyakalı af çıkar? Genel af diye yazar mı gazeteler anne?
Bir Eylül Göç Vurgunu
Gecemin lambası yok gün doğumları olmayan bir şehirde Düşse, düşeceğim hiç gelmediğin ömrüme... Günlerden bir gün Aylardan Eylül Gecenin perçemleri günü kucakladığı vakitler Beynimde bir hikaye kurguluyorum Canımı acıya yamayıp yazıyorum yamalarım dikiş tutmuyor sökülüyor, haykırsam sesim boğulacak... Harflerim dökülüyor satırlarıma hepsi
İçimi dökmüyorum ,içim dökülüyor
televizyon izliyorum. çok izlemem . yapacak daha iyi bir şey bulamadığım için açtım. öyle denk geldim. bir uzman bir bilim adamı bir siyasetçi konuşuyorlardı. hararetli bir şekilde parmaklarını birbirlerine gösterip sallıyorlardı. herkesin içinden geçeni söyledi o an içim. Biz ne zaman düzeleceğiz biz ne zaman adam olacağız... Şunların içinde bir edebiyatçı bir sinemacı bir tarihçi bir halk bilimci bir de kocasından boşandığı için öldürülmeyen bir kadın olsaydı. ülkenin tadına doyulmazdı. insan kabukları üstüne dökülüyor diye evde çekirdek çiğnemekten uzak dururdu.
Reklam
RAGIP - 5
Ne yapayım bilmiyorum Yemin billah beynim duruyor Sağa gitsem çıkmaz sola gitsem daha beter Ümitsizlik gırtlağıma yapışıp namusuma göz dikerken Şu mavi gökyüzü benim gözümde boyanmış bir tavandan ibaret Birde kaç derece bilmem ama lambası var tepemde, kavuruyor Şu şiirler olmasa karşımda bir solukla bir yerlere yetişmeye çalışan insanlar suret
Bak bulutlar gri, kasvet çöktü şehrin üstüne. Ve ben yalınayak yürüyorum ıslak kaldırımlarda. Belki soğur içim, hafifler yangınım diye attım kendimi sokaklara yine. Saçım ıslak, kaşlarımdan damlalar dökülüyor yanaklarıma. Ağlıyorum.. Ben, yine ağlıyorum. Yağmur taneleriyle harmanlanan gözyaşlarım.. Öyle korkuyorum ki böyle
100 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.