Dilim,dilim çok arsız benim; durmaksızın ölü kuşların kanatlarına yapışan ziftten bahsederken,bak diyor! ağaçlar kökleriyle toprağa dikiş atarken,kuşlar tek tek gökyüzünden dökülüyor. İçim: Neler oluyor?
Derimin altında karanlığa tapan sükutum.. Damarlarım sızlıyor inletircesine yurdu. Kendi zehrimden içtim ufak bir yudum. Benim merhametim ki, en merhametsiz huydu. Notalarımdan kan damlıyor şiirimin elbisesine. Tanrı bir hayat yazıyor üstüne nefesinden. Jiletle kazıdığım bedenimin her karesine Bir kadeh doldurdum ölümün sesinden.
Reklam
Ben içimi dökmeyim.. çünkü ben içimi dökünce, içim gerçekten dökülüyor.. !
Hanım çantası çiçeği vardır, bilir misiniz? İçi dosdolu kocaman yuvarlak bavul gibi. İşte gözlerim ağlamaktan hanım çantası çiçeği gibi. Bir posta da eve gelince ağladım. Gene olsa gene ağlarım. Çok tartışıldı, yazıldı, çizildi. Biliçaltı ajıtasyon dediler, savaş sahnelerini eleştirdiler. İdeolojik reklam, basit olmuş, duygu sömürüsü, çok
Cesedime yakışacak sekilde giyiniyorum epeydir ayıplarlar çünkü insan asıl ölürken yakışıklı görünmeli bir yeri nasıl terkedersen öyle hatırlanırsın nasıl hatırlanıyorsan öyle yaşamış sayarlar yamulmus bir çivi gibi bir şeyler bir yerlerde tutunsun diye eğiliyorum
Yıllar önce annemi kaybetmiştim bir ocak ayında.Üniversite okuduğum için kendimi eve kapatmak yerine okula devam ettim.aylar sonra zar zor biraz olsun toparlanabilmiş olarak eve döndüm.Karşılaştığım manzara annemi kaybetmekten ağır değildi.Sıvadım kolları tamam dedim hallederim alt tarafı temizlik.22 yaşındayım o zaman.Ve daha önce evle ilgili
Reklam
61 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.