"Biri ak sakallı ahretlik iki arkadaş ikindi namazını beklerken, caminin karşısındaki çay ocağında oturmuş sohbet ediyorlar. Ak sakallı olan birdenbire "Habu peygamberluk da çok zor iştur ha!" demiş, "Ben beceremezdum." Arkadaşı da hayretle "Noldi ula, niye dedun oni?" diye sorunca şöyle cevap vermiş:
Kelebek
Gecenin gündüze usulca doğması gibi doğuyorsun içime, her şarkıda, şiirde tekrar tekrar. Sessizliğinde hasretin, gelmediğin yolları kollamaktayım. Şu kalemimin süzüldüğü gibi süzülmekte gözyaşlarım ne vakit hatırıma düşsen. Ne doğru, ne yalan? Ey kelebek! Söyle bana, yardım et, zira hakikati iki dudağına mühürledim. Bana bir söz söyle, inanmayı sözlerine kenetledim. Dön bana ve bak, zira bir çift gözüne gizledim güvenmeyi. O güneşli anılara, gölge düşmekte. Dokunuyor mu sana da, yoksa bir tek ben mi üzülmekteyim hala? Deme bana hiçbirşey değildi diye inanmam, görmezden gelme. Hiç mi yok hatrı onca zamanın. Yollarımız ayrı ezelden, bilmekteyim. Amenna. Ey Kelebek, söyle bana? Bu eğrilerin doğrusu ne? Yok mu hakkım buna?
Reklam
Nasılım biliyor musun.Kimseye acımı belli ettmemek için gülüyorum. Kimse yıkıldığımı anlamasın diye şakalar yapıyorum. Nasılsın diye soran olursa iyiyim diyorum. Başkası ağlarken ben içime atıyorum. Bu aralar kalp zaten yokluyor beni atsam mı atmasam mı diye. Düşünmek ağır geliyor nefes alamıyorum. Ama kimseye çaktırmıyorum hep iyiyim ben hep mutluyum hep neşeliyim. Ama işte oturunca bir kenara dizlerimin bağı çözülüyor dalıyorum düşüncelere. Öksürüyorum bu aralar herkes soğuk algınlığı falan sanıyor ilaç iç geçer diyor keşke bir ilaç olsa da bütün her şeyi unuttsak dertsiz sevdiğim kişiyle yaşasam bir seni seviyorum lafı bile mutlu ediyor. Yüzümde tebessüm oluşuyor hayat vurdum mu peş peşe vuruyor bu böyle giderse bu beden bu kadar acıya dayanmayacak.
"Gerçek zamanla yüreğin zamanı nasıl karışıyor böyle...Usul bir gülümsemeyle yürüyorum. Kırmızı bir bulut yüzün.Bir çınar ağacının gölgesindeyim.Yapraklar değil saçların dökülüyor üstüme.Mavilikte bir görkem.Şarkılar dinliyorum.Parmakların sesinden önce akıyor içime..." 🚶🚶🚶
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Senin adını kol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım. Malum ya, bulunduğum yerde ne sapı sedefli bir çakı var, (bizlere âlâtı-katıa verilmez),             ne de başı bulutlarda bir çınar. Belki avluda bir ağaç bulunur ama gökyüzünü başımın üstünde görmek                                                    bana yasak... Burası benden başka kaç
Gülüşünde bir şey var hep içime dokunuyor...🌺
Reklam
625 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.