Iyi ki doğdun melegim.
Miniğim, Her şey tamdı senle, Ve sen gittin, Her şey yarım, Ben ise hiçim, Sensiz yanıyor içim, Kalp sızım, Etraf kalabalık ben yanlızım,
Seni düşündüğüm zaman, Mavi bir huzur kaplıyor içimi. Martılar göz kırpıyorlar, denizden. Deniz kıyısına dokunuyor, köpük köpük. Güller dallara sarılıyor, Seni düşündüğüm zaman. Gönlümden çocuk sesleri duyuluyor. Yeşile çalıyor, kalbimde ki karalar. Seni düşünmek, Billur sularda yıkanmak gibi, Seni düşünmek, Yeniden doğmak gibi. Seçil Oğuz
Reklam
Koca bir kalabalıkta yapayanlızım Ne tarafa dönsem , sahte istemsiz gülüşler Kimse mutlu değil , anlatmaya çalışsan kimse seni anlamaz Yakındığımda bu ya Kimse beni anlamıyor , içimi görmüyor Görsede köşeye çekip sormuyor Anlatamadığım bir şey var Duygularım bir bir uzaklaşıyor benden Anlamsız bir döngünün içerisindeyim Bitti bitecek derken , tekrar başa sarıyor Anlatamıyorum bu anlam darlığı beni yoruyor Binbir emekle ördüğüm şu kader ağlarım Şimdilerde bir bir çözülüyor Anlayamıyorum anlatamıyorum Sanırım sanırım yok oluyorum Leyla Özer
“Sevgili Piraye; Balık koskoca okyanusun derinliklerini avucunun içi gibi bilse de, bir lokma uğruna, atılan oltaya can feda. Bırak benim de avucumun içi gibi bildiğim o koca kalbinde bir hata yapma hakkım olsun. Şimdi sen yoksun ağlıyoruz arkadaşlarımla, ağlıyoruz arkadaşlarım bulutlarla. Yağmur yağıyor mu oraya bilemeyiz ama, biz ağlıyoruz Piraye. Bu balık nefes alıp verdiği suyun altında boğuluyor, bu kelebek ölümü dört gözle bekliyor. O balık nerede boğuluyor biliyor musun? Önümde ki beyaz sayfalara haykıramayıp yutkunduğum, içime ağlayıp, içimde biriktirdiğim denizin için de boğuluyor. Bu kelebek intihara kalkışıyor. Bırak bir hata yapma hakkım olsun. Yaşadığım denizde can veriyorum. Kalemim kan kaybediyor, kalemim ağlıyor Piraye Nazım Hikmet
Senin adını...
Senin adını kol saatımın kayışına tırnağımla kazıdım. Malum ya, bulunduğum yerde ne sapı sedefli bir çakı var, (bizlere âlâtı-katıa verilmez), ne de başı bulutlarda bir çınar. Belki avluda bir ağaç bulunur ama gökyüzünü başımın üstünde görmek bana yasak... Burası
” Göğsümün ortasına bir saksı çiçeği oturmuş, içime yağan yağmurlarla besleniyor. Bazen bir yudum güneş çekiyor yapraklarına, bazen günlerce ışık göremiyor ama köklerini kalbime bağlamış, direniyor. Yağmur sonrası yaprak üstünde kalakalmış bir su damlası gibi huzursuzluk içimde, ne kuruyor ne damlıyor. Bir dokunuşla o damlayı akıtabilecek tek ihtimal ellerin ama onlar da gelmiyor. İçimdeki düzenek bozuluyor yine. Tüm kontrolünü kaybedemez bir vücut diyorum, oysa benimki hâkimiyetini yitiriyor. Kahraman olamayınca mızmızlanan bir çocuk sanki bedenim ve bu kontrolsüzlük beni delirtiyor. Belki kendimi özel hissetmeye çalışmamın sonucudur bu, belki de kaybedişlerime sebep olan hatalarımın bedeli, bilmiyorum. ” ~Merve Özdolap ~
Reklam
624 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.