Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Bu seriye doğru zamanda başlarsanız en sevdiğiniz kitaplar arasına girebilir! Dostluk, dram, mizah ve mükemmel bir aşk... İlk kitaba 4 vermiştim ama şimdi onu 5 e çeviriyorum. Bu kitaplara puan kırmak istemiyorum. Serinin ikinci kitabında da Johnny ve Shannon'la kaldığımız yerden devam ediyoruz. Artık Johnny kız arkadaşının gizlediği yürek burkan sırları anlamaya başlıyor ve her daim sevgilisinin yanında olduğunu hissettiriyor. Artık bu dünyada en sevdikleri kişiler birbirleri... Bu kitapta Shannon Lynch ve ailesinin dinamikleri ve karakter gelişimlerini ön planda okuyoruz. Kardeşlerin her biri öyle travmatize ve kırıklar ki içim parçalandı... İki kayıp verdik ama bu kayıplar bizim yeni bir sayfa açmamız için iyi bir şey haline geldi. Her biri kendi başına kurtulmaya çalışırken bu sefer hep beraber yaralarını sarmaya başladılar. Her iki kitapta da en çok Joey için parçalandım. O kadar çok şeye göğüs gerdi ki... Çok güçlü bir abi ve sevgili Bu kitapta övmek istediğim bir diğer şey Johnny'nin ailesi... Özellikle annesi. Johnny'nin en büyük şansı ailesi. Artık o aile Lynch kardeşlerin de ailesi. O karar anında o kadar duygulandım ki Sıradaki kitap umarım editasyon sürecine başlamıştır çünkü aşırı SABIRSIZIM.
5/5
Hıçkıra hıçkıra ağladım...
Başlarken duygulanacağımı biliyordum ama hıçkıra hıçkıra ağlamak aklımın ucundan geçmemişti...
Yıl 1950... Kuzey Kore ile Güney Kore arasında başlayan savaş ve savaşın çocukları anlatılıyor. Kuzey Kore'de yaşayan Sora ve ailesinin savaşın başlamasıyla hayatlarının kararını vererek Güney Kore'ye kaçışlarını ve Sora'nın kardeşi Youngsoo'nun nasıl koruyucusu olduğunu anlatan, gerçeklerden yola çıkılarak yazılmış bir kurgu roman. Savaş edebiyatının ve savaş çocuklarının yaşadıkları zorlukları anlatan harika bir eser.
Türk askerimizin de katıldığı bu savaşta -her ne kadar kurgu desek de- Sora ve ailesi gibi nice aileler bu savaşı görmüş ve yaşamış. İlgilendiğim bir konu olduğundan çok fazla etkilendim. Kitap üç bölümden oluşuyor ve her bölümde gözyaşlarım arttı, içim parçalandı.
Günümüzde yaşananların ise 74 yıl önce yaşanan bu savaştan pek bir farkı yok maalesef ! Yine savaş ve yine savaşın çocukları...
AUSCHWİTZ KÜTÜPHANECİSİ
GERÇEK BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ
14 yaşındaki Dita , Auschwitz'de Naziler tarafından esir alınan pek çok tutsaktan biridir . Auschwitz toplama kampı pek çok insanlık dışı işkence , açlık , susuzluk , ölüm , tecavüz , kolera , verem gibi hastalıklarında kol gezdiği bir yeryüzü cehennemidir .
Acımasız SS subayları ve bunlar yetmezmiş gibi bir de başlarında Josef Mengele gibi bir ruh hastası doktor vardır . Diri diri insan parçalamaktan zevk alan Mengele , test ve incelemeler için Yahudi esirleri denek olarak kullanır .
Ve tüm bunlara rağmen Auschwitz'in umudu yeşerten 14 yaşındaki kütüphanecisi Dita . Kampta kitaplar yasaktır . Acımasız faşist rejimin hiç sevmediği ve en tehlikeli bulduğu şeydir kitaplar . Dita 8 kitaptan oluşan mini kütüphanenin sorumlusudur . Elbisesinin içine gizlice diktirdiği minik ceplerde taşır kitapları elden ele . O şartlarda kitaplar esirlere umut olur .
Olayların geçtiği toplama kampında Anne Frank'ın Hatıra Defteri kitabından tanıdığımız Anne'de burada kalıyor . Tesadüfün böylesi ...
Bazı satırları okurken içim parçalandı .
İNSANLIK DIŞI BİR SOYKIRIM ! :(
Çok güzeldi çokkk
Çok popüler olan, ismini çok duyduğum o kitap: Uçurtma Avcısı. Sonunda okudum sonunda ben de bu kitabın bir okuyucusu oldum. Kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum. Hikayeye bayıldım tabi bazı kısımlarda Emir'e çok sinirlendim ama insan bir şey de diyemiyor çünkü herkes cesaretli olamıyor. Hasan çok gözü karaydı çünkü. Kitabın son kısmında Sohrab'ın Emir'e "ya benden bıkarsan? Ya karın beni sevmezse" dediği kısımda içim parçalandı ve ağlama noktasına geldim. Tam bu kısımda aklıma şeker portakalı geldi o romanda da ufak çocuğun onu seven adama karşı yürek burkan sözcükleri olmuştu . Kitabı bitirdiğim için üzüldüm açıkçası keşke seri şeklinde falan olsa. Muazzam bir eser tek kelimeyle bayıldım diyebilirim. En sevdiğim kitap zaten vardı yerini bu kitap mı aldı acaba diye sorgulamıyor değilim:)
Alkol, Açlık, Sefalet
Emile Zola, kontrolsüz içki tüketmenin bir aileyi nasıl yok edeceğini çok vurucu bir şekilde okuyucuya yansıtmış. Okurken sanki bir film sahnesinde seyreder gibi oluyorsunuz. Eğer Kupo, akıllı bir adam olsaydı o Jervez onu ihya ederdi. Herşeyin tek suçlusu Kupo. Kadın ne yapsın. Çok acıdım. İçim parçalandı. Kitaba on üstünden 10 veriyorum. Çok beğendim.
2028 Rusya’sında fütüristik teknolojinin kullanıldığı döneme ışınlanıyorum. Çarlık düzeni Efendisinin (çok yaşa!) güvenilir Opriçnik’lerinin bir günü…
Opriçnik’ler oldukça yoğun ve stersli çalışma şartları altındalar. Nasıl mı?
Adam öldürme, kelle uçurma, sorgusuz sualsiz ortalığı ateşe verme, tecavüz, rüşvet, yağmalama, çocuk öldürme, işkence, yakılan pasaportlar, oluşturulan sınıflar ve dahası…
İçim parçalandı okurken bu kadar yoğun bir iş temposuna, vah vah! Çok yönlü bir kombinasyon.
Çürümüşlük, yolsuzluk, tiyatro ve kitap metinlerinin gözden geçirilmiş olarak halka sunulması ( Allah korusun, belki Efendi hakkında kötü şeyler yazılmış olabilir), sosyal statü gereği her türlü sefahat yaşanıyor bu yeni Rusya’da.
Ki hamdolsun! Sözüm Senet!
Okuyan insan düşünür, düşünen sorgular; elbette sorgulayan insan anlamaya başlar ve gittikçe büyük tehdit olur -bittabi bu rejimin işine gelmez.
Bu arada, dehşet verici böylesi bir tabloda etraftaki yalakaları da unutmamak lazım.
(dipnot olsun.)
Bakmayın böyle gülümseyerek anlattığıma… çıkarılacak çok ders var, tabii anlayanlara…
Herkese tavsiye, ben gibi bu türü severlere iki kat tavsiye, daha çok da olabilir.
