Hicran, gün ortasında öten bir horoz gibi, Seslendi pek vakitsiz... İçim yandı ansızın.
Sevgili dünya, yol arkadaşım Ülkem alnında bir yara bandı gibi durur Ne biçim bir çağa düştüm Ahmet Erhan
Reklam
Bir yaz yağmuru yağdı içime içimdeki kederi serinletmeksizin
Kuruldu bir hikaye, küçücük bedenimde. Açarken ruhumun kapılarını, içime çağırdım savaşları. Çok uzun yağmurlar yağdı yüreğime. Yabancı istilası altında, kayıplar verdim büyükçe. İlkel ve huzurluydular, keşifler yaparken serap gibi şehirde. Haşin ve minik bir çocuktum, hiç büyümedim annemin gözünde . Her adım atışımda, ayağımı çarptım göremediğim yerlere.
HASTERİMSİN
Sen de benim içinsin Mutluluk sevincimsin Değeri biçilemez Bitmeyen hasretimsin Sana ulaşmak çok zor İçim yandı sanki kor Çok iyi düşün taşın Bir çare bul n'olur Sesini duymalıyım Yüzünü görmeliyim Sana zarar vermeden Çok mutlu etmeliyim Hatıralar kor bana Bu hasretlik zor bana Gelip geçse de günler Seni görmek kâr bana
Sayfa 40 - 5.BaskıKitabı okudu
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi
Güneşin batışını burda sevdim ben. Yeniden nefes almayı, yeniden doğanın kokusunu içime çekmeyi ve yeniden gülmeyi de burda sevdim ben. Yaşamayı öğrendim yeniden. Korktuğum şeylerin üstesinden gelmeyi, kafamdakileri boşaltıp evime rahat gidebilmeyi de burda öğrendim. Aylarca içerisinde bulunduğum korkuyu, endişeyi, kaygıyı, paniği de burda
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.