HATİCE ERKEN o güzel kalbiyle ve güzel ÇOCUKLARIYLA birlikte 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 10 ili kapsayan depremde aramızdan ayrıldılar. Hakka yürüdüler.
Güneş onlar için bir daha doğmayacak.
Huzur içinde uyuyun.
Başımız sağolsun. Mekanları CENNET olsun.
. . .
ŞİİR-MİİR
K/aralamalar
(Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
Öncelikle birkaç şey söylemek istiyorum. İncelemeyi beğenmeniz veya beğenmemeniz benim için önemli değil. Okusanız bana yeter çünkü bazen saniyesinde beğeniyorsunuz ve bu okumadığınız anlamına geliyor.
Kaç zamandır okumak istediğim ama bir türlü okuyamadığım bir kitaptı. Ama sonunda okudum. MUTLUYUM.
Şunu da söyleyim inceleme bol spoiler
Kitabı bitirdim ve derin bir off çektim, içim yandı. Beni bilirsiniz pek yabancı kitap okumam, klasikleri tenzih ederim ama çok okunan, göze batan yabancı kitaplardan da uzak durma gibi kötü bir huyum vardır. Ama bazen de ekseriyete riayet etmek gerekiyormuş işte. Öyle şahşahalı cümleler kuramıyorum şimdi ama bu kitap beni çok etkiledi, öyle böyle
*"Şimdi bir yeni sevda mı olur
Kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı
Tutar sıfırdan başlarsın
Yoksa bu ilişkiler bu zaaflar
Seni yiyip bitirir, seni yiyip bitirir
Dirhem dirhem azalırsın..."
Uzun zamandır okuduğum en güzel distopya örneğiydi. Kitaba aşık oldum desem yeridir.
Konusuna gelirsek İtfayeciler yanmaz evler yapıldığından beri başka bir iş için görevliler: 'Kitapları Yakmak' (!)
(Onlar kitapları yakarken benim içim yandı her sayfada.)
Ana kahramanımız Montag da bu itfayecilerden biri. Hatta işini zevkle yapan yaktıkça mutlu olan bir kahraman. Taa ki yolu küçük Clarisse ile kesişene dek. Clarisse bize kitabın vermek istediği mesajları en çok ileten karakterdi belki de. O her bir şey söylemek için ağzını açtığında kalemimi hemen alıp çizdim desem abartmış olmam. En çok alıntı yaptığım ve en çok etkilendiğim roman oldu benim için.
Ve Bayan Montag ise kitapların önemini kaybetmesini sağlayan insan tipinde gibi geldi bana. Bir şey olduğunda bile umursamayan tek derdi televizyon izlemek olan bir insan... Hiçbir zaman sevemedim böylelerini. Clarisse ne kadar sevdiysem Mildred i de o kadar az sevdim açıkçası.
Montag, Mildred ile kitaplara bağ kurmak ister ama Montag bu yolda yalnız olduğunu, eşinin tek mutluluğunun televizyon olduğunu fark eder. Sevgili Bay Montag, Clarisse den sonra sorgulamaya başlar. Sorguladıkça hatasını anlar, Anladıkça ise değiştirmek için çaba sarf eder. Biz ise onun bu yolculuğunda ona eşlik ediyoruz.
Kitabın konusundan çok düşüncelerimden bahsetmemin nedeni kitabı sizin keşfetmenizi istiyorum. Çünkü gerçekten keşfetmeye değer bir kitap. (puanım: 10/10)
Mevsimlerden ilkbahar, yaz böyle hep erken biterdi buralarda ve kışta bir o kadar erken gelirdi zaten her defasında.Mahalleli zaten kış mevsimi için hazırlıklarını çoktan yapmışta. Böyle dam üstlerinde bacalar tütmeye başlayınca mahalleyi kömür kokusu sarmış, sokaklar is karasına bürünmüştü yani. Kasabanın orta yerinden geçen elektrik direklerini peşi sıra takip edince Bilal Abi’nin kahvesinde bitiyordu son direk. Böyle kahvenin fırtınadan kopan elektrik tellerini tamir ediyordu yeni çırak.
Bilal Abi de böyle el atmış, çırağın altındaki tahta merdiveni tutuyordu “la oğlum hadi götümüz dondu soğukta, bitir de kahveye girelim” diye bağırdı Bilal Abi o an
Böyle çırak merdivenlerden birer birer inerken göz göze geldik. O arada Bilal Abi bana doğru bakınca böyle içim yandı yani.Dostluğunu, abiliğini, kardeşliğini o güzelim yüreğini hissederdim her bakışında da.Adım adım yürüdüm kahveye doğru, kapıyı açtılar girdim içeri. Böyle her zaman oturduğumuz o cam kenarındaki masa da boştu yani. Oturdum.. ve bir cigara yaktım.