Çok yorucu bir okumadan geldim, kitaba dair ne anlatabilirim diye düşünüyorum dünden beri.
Kitabın “e” harfi bulundurmayışı, çevrildiği diğer dillerde de “e” harfi kullanılmadan çevrilmiş olması tam bir reklam kampanyası olmuş. Yazarın bunu “Auschwitz” kampında “kaybolan” annesine ithafen yazdığını okumayan da kaldıysa tekrar belirtmiş olayım. E
Her şeyin başlangıcı o... Sonra içimdeki bu melun şeytan...Her şeyi imkansızlığı nispetinde cazip gösteren, beni olmayacak şeylerin hasretiyle kavuran bu korkunç his...
TURUNCU
Soğuk bir kış gecesiydi. Doğa; yeni yılı beklemiş gibi biriktirdiği en sert ve soğuk rüzgarını üzerimize fırlatıyor, dişlerimizin gıcırdamasına yetecek kadar donuk bir hava dağıtıyordu. Rüzgarın uğuldayışı boşlukta süzülüp aceleyle yüzümü yalayarak geçiyor ve sırasını sonraki hava akımına bırakıyordu. Oldum olası bu sert ve kuru havadan
Her kitabın bir vakti vardır. Ve ben, o vaktin geldiği bir mevsimdeyim. Yoksa yanılıyor muyum? Her vaktin mi bir kitabı var?
Öyle bir vakitteyim ki tam da TUTUNAMAMA vakti...
Bu satırları kitaba başlamadan yazıyorum.
Okumaya nedense korktuğum bir kitap. Nedensiz bir korku, ya da tutunamama korkusu. Böylesine beğenilen ve çok okunan bir kitap beni
Ama böyle, hem masum,
Ve aynı zamanda da acımasız,
Nasıl olabilirim?
Korkusuzca sallanarak bir ipte,
Boğulmak istiyorum özgürce.
Unuttun mu yoksa,
Salıncakları çoktan bıraktığımı.
Oysa değil bir salıncağa,
Ben bir insandım, biz bir insandık... Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler, Ezidiler... Ve bizi dil, din, ırk vs ayrımıyla ayıran bütün gruplar olarak insandık.
Sonra ne oldu?
Doğumumuzdan ölümümüze bir film şeridi gibi geçirin yaşamınızı. Biz ne yaptık?
İşte dünyada saniyede oluşan insan istatistikleri:
Tarih 20/07/2019 Saat 15:00
Şu anki
1928 tarihli Reşat Nuri Güntekin romanı Acımak üzerine neredeyse bir asırdır söylenmek istenenler çoktan söylenmiştir. Zannediyorum okuyacağınız satırlar farklı olmayacak ama son zamanlarda yazmak benim için eskisinden daha kıymetli bir hâl aldı. Katı olan her şey buharlaşırken, hiçbir şeyi ellerimizde tutamazken, en çok korumak istediklerimiz bir
Ursula K. Le Guin'in en sevdiğim eseri artık bu kitabı oldu. Mülksüzler'i çok çok seneler önce okumuştum, bir gençlik hatırasıydı bende. Dünyaya Orman Denir'i geç okuduğuma hayıflanmıştım, Rize'deydim, güzel bir yazdı ve birkaç sene öncesiydi en fazla. Yerdeniz serisinin ilk kitabını ve ikincisini merakla okumuş, devamını getirememiştim.
"Çok fazla yemek yiyordum çünkü içimdeki boşluğu doldurmaya çalışıyordum.
Çünkü bana sahte bir mutluluk hissi veriyordu. Her ne kadar bu his sonrasında utanca dönüşse de."
DİKKAT DİKKAT!
Bu bir kitap incelemesinden ziyade kitabın içindeki bir şiirin incelemesidir. Çünkü bence sadece o şiiri kitabın tamamına bedeldi :)
Başlamadan önce bu etkinliği (#31053074) düzenlediği için
Ged'e teşekkür ediyor ve bu incelememi de ona armağan ediyorum. Ayrıca bu kitabı
Hiçbir günahkâr, hiçbir mü'min böylesine ağlayamamıştır gibi bir his var içimde. Yan yana, Allah'a, bize acısın, iyi günler versin, kaybettiğimiz sevinç, mutluluk, çocukluk hislerimizi geri versin diye dua ettim. Ağlanacak ne kadar şey varsa hepsine birden ağladım. Seni ne kadar aradığımı, özlediğimi, etrafımda nasıl bir boşluk olduğunu bir kere daha anlayıp ağladım. İçimdeki mutluluk, yücelik hislerini kaybettim yeniden. Daimi bir nefret, kin var içimde. Allah'tan utanıyorum.
Kitabı uzun uzun anlatmaya,özetini çıkarmaya hiç gerek duymuyorum tek kelime ile harika,duygusal ve ders verici üstelik kitabı
bitirdiğimde bana vermiş olduğu his hepsinden güzel,her uzvuma binlerce şükür çünkü bazen unutuyoruz şükretmeyi en ufacık bir şey hatırlatıyor bize gerçeği.Okuyun derim.
İçimdeki MüzikSharon M. Draper · Timaş Genç Yayınları · 202130.4k okunma