Ruhumda gizli bir orkestra; bilemedigim çalgılar çalınıyor,kemanlar ve arplar,kudümler ve davullar içimde yankılanıyor.Kendime ancak bir senfoni diyebilirim..
"Vagondaki bir sürü kişi cep telefonunda ya oyun oynuyor ya da yarım bıraktığı dizi filmini izliyordu.
"Artık hiç kimse münzevi olamaz hanımefendi" dedim."
"O sıra Huzur'da Mümtaz'ın Nuran'a bestekar Tab'i Mustafa Efendi'yi anlatışını okuyordum. Huzur'u ilk gençlik yıllarımda "kendimi bulmak için" okurdum. Şimdi Huzur'u, gençliğimi hatırlamak için okuyorum."
"İzah etmek insanı yorar.
Dostlarımızın yanında izahsız yaşarız. Ne ki dost bildiklerimiz artık uzaktır. Evvel göçenler vardır aralarında, yerine erken yerleşenler ya da bir hastalığın pençesinde günü güne eklemekte zorlananlar..."
"Çalışan kadınların çalışmayan kadınları, çalışmayan kadınların çalışan kadınları diline dolamasından oldum olası şikayet eder. "Bu da bizim ülkemize mahsus, herkes herkesin kaynanası olmaya talip," diye isyan ederdi."
"Bu kadar gecikmenin bir bedeli olmalı. Bu kadar gecikmenin sakladığı bir sır. Bu kadar gecikmenin hazırladığı bir hikaye. Bu kadar gecikmenin olaylara kapı aralayan bir işlevi, bir rolü olmalı. Yani hikayeler öyle olur. Hikayenin sonunda, demek bunun içinmiş deriz."
"Mesajlar yazıldı, buluşulacak yer tespit edildi. Karşılaşmanın ilk on dakikası fazlasıyla buruk geçti. İkisi de birbirini fazlasıyla yaşlanmış buldu. Kırkından sonra insan, aynadaki kendine gençliğin esintisiyle bakarken, akranlarına yakın gözlükleri ile bakıyor. Ay ne kadar yaşlanmış" Ne kadar çökmüş."