Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Dün havanın güzelliğini fırsat bilip kadim köyüm Karaoğlan'a gitmiştim. Oradan Kadirçeşme köyü tarafına bir bahar gezintisi yaparken köyün hemen girişindeki bayırlarda sarı hindibalar dikkatimi çekti. Maşallah o kadar cazip, o kadar güzellerdeki "Bizi izlemeden, sanatımızı, sanatkarımızı takdir etmeden buradan ayrılamazsın" der gibiydiler. Evet gerçekten onlara zaman ayırmaya değer şaheserlikte bir güzelliğe sahiptiler. Bu sergi galerisini izlemek, insanların eline geçirip pahalılaştırdığı şeylerden daha ucuzdu. Rabbimizin mülkünde bu çiçek galerisini gezmek bedavaydı. Fotoğraflarını çekmek bedavaydı. Tarla başkasının olabilirdi ancak bu tarlayı izlemek, içindeki bu muhteşem çiçekleri seyretmek bedavaydı. Cem Karaca'nın şarkısında dediği gibi "Hava bedava, bulut bedava Dere tepe bedava, yağmur çamur bedava Bedava yaşıyoruz, dostlar bedava!" Dünya bizim, güneş bizim, ay bizimdi. Başkasının onları sahiplenmesi bizim sahiplenmemize engel değildi. Yine Seyyid Nesiminin dediği gibi: " Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam Yersiz, yurtsuz cevher benim, hiçbir mekana sığmazam Zerre benim güneş benim; çar penc û şeş sırlar benim Her şey açık ve meydanda, ben bu meydana sığmazam Şeker benim, bal da benim. Güneş benim ay da benim. Yıldızlarla felek benim, vahiy ile melek benim." Ahmet Yordam
Reklam
Melek üzülürse içindeki şeytan onu korumak için ortaya çıkar
...Öylesine işte2...
Kadın; sakladı gözyaşlarını , gülümseyince herkes mutlu sandı. Kimse görmedi içindeki çığlıkları, haykırışları. Kimse duymadı yalvarışlarını... Çok gülüyor, o mutlu dediler. Hiçbiri bilmiyordu, en güzel gülüşlerde saklıdır derin acılar... Oysa küçük kadının gözlerine çok şey yansırdı, hani gözler çok şey anlatırdı, hani dilin söyleyemediklerini
Eşlikçi Yalnızlık
"Gökten yere düşen ve giderek daha da yoğunlaşan damlalar, birkaç sararmış sayfa daha, titrek üşüyen bir beden, eskimiş yorgana eşlikçi içindeki soğumuş bir kahve kupası ve derin bir yalnızlık yeterdi aslında kaybolmasına." Melek Zehra BALCI -
Kur'an'daki mucize: Kelimeler
Kur'an'ın mucizevi özelliklerinden biri onun matematiksel mucizesidir. Bu mucizeye bir örnek, Kur'an'daki bazı kelime tekrarlarının verdiği ortak sayıdır. Birbiriyle ilgili bazı kelimeler şaşırtıcı bir biçimde aynı sayıda tekrarlanırlar. Aşağıda, bu tür kelimeler ve Kur'an içindeki tekrarlanış sayıları verilmiştir: “Gün (yevm)” tekil olarak 365 kere geçerken, çoğul yani “günler (eyyam ve yevmeyn)” kelimeleri 30 defa tekrarlanır. “Ay” kelimesinin tekrar sayısı ise 12'dir. “Ceza” kelimesi 117 kere yer alırken, Kur'an'ın temel prensiplerden olan “affetmek” ifadesi bu sayının tam 2 katı kadar, yani 234 kere tekrarlanıyor. “Dünya” kelimesi ve “ahiret” kelimesinin tekrarlanış sayıları da aynıdır: 115 “Şeytan” kelimesi 88 kere geçiyor. “Melek” kelimesinin tekrar sayısı da 88 “İman” (tamlama almadan) kelimesi ise, Kur'an boyunca 25 kere tekrarlanır, “küfür” kelimesi de aynı şekildedir.
Reklam
Sana kanadığın belli olmasın diye giydirdikleri kırmızı elbiseye minnet duyma. Açtığı yaraları umutsuzca onarmaya çalışan cellatını, şifacın sanma. Kaçmak için koştuğun yolda düşsen bile asla arkana bakma, hedefi arkada sanma. Kalbindeki ateşi başkalarını ısıtmak için harcama, sen soğuktan donduğunda onlar senin için gelmez asla. Ve unutma. Kanlar içindeki bir melek ya yaralıdır ya da itaat etmemeyi öğrenememiştir daha. Sen ona acıdığın anda, fırlatır başkaları tarafından yontulmuş oklarını aklına. - ʚїɞ
İçimizdeki Şeytan
Alexandre Cabanel'in "Düşmüş Melek" tablosu, 19. Yüzyıl sanat tarihindeki romantik ve sembolist akımların izlerini taşıyan en etkileyici tablolardan biridir. Burada melek (Şeytan) cennetten düşmüştür. Figürün yüzündeki hüzünlü ifadesi yalnızlığı, sürgünü ve melankoliyi temsil eder ki zaten bakışlarıdaki derinlik aklımızda yer etmeye yeterlidir. Figür, yarı insan yarı ilahi varlık olarak tasvir edilmiştir bu da insanın içindeki iyi ve kötünün çatışmasını temsil eder. Eser kompozisyon, renk kullanımı, özellikle de tablodaki anatomi ve ince detaylar açısından muhteşemdir. Benim sanat tarihinde belki de en sevdiğim ve kendime yakın hissettiğim tablodur. Orantısını ve rengiyle biraz oynayarak kapak fotoğrafım olarak ayarladım fakat bir çok kişinin daha kapak fotoğrafında kendi ayarladığım şekliyle gördüm :) En azından neyi temsil ettiği bilinerek kullanılsın. Ancak bu platformda bile kopyalanmış olmak egomu okşadı açıkçası.
Okunası Sıcacık Bir Hikaye
HASTA Sıcacık bir hikaye Apartmana yeni taşınmıştım. Kış aylarıydı. Dondurucu soğuk olan o günlerde en büyük keyfim, birinci kattaki dairemde elime bir çay alıp karın yağışını ve sokağı seyretmekti. Her sabah sokağa bakarken, birgün bir sokak çocuğunun apartmana rahatça girdiğini gördüm.Apartman kapı kilit şifresini de bildiğini görünce, ters bir
Poşette ekmek öyküsü
Bir kadın ve bir adam otomobillerinden inmişti. Onbeş onaltı yaşlarında bir çocuk onları görünce "bi ekmek parası " dedi. "Bozuk yok" ,diyerek geçip gittiler. Kadın ve adam lüks bir lokantaya brunch için girdiler. Tabaklarını alıp çeşit çeşit açık büfe ziyafete kondular. Bir termos ta sıcak çay.. yedikleri önlerinde yemedikleri ya... Tam o sırada ekmek parası diyen çocuk sokağın köşesini dönmek üzereydi ki, biri kırmızı kanlar içindeki çıplak ayaklarıyla her bir adımda kalp izi bırakarak kaldırımda , bembeyaz bir kıyafete bürünmüş ona doğru yürümekteydi.. elinde beyaz bir tabak içersinde o pahalı lokantanın çeşit çeşit ziyafet ürünleri... Çocuk afalladi.. beyazlı kişi elindeki tabağı çocuğa doğru uzatarak, bunlar senin ,dedi. Çocuğun elinde artık ekmekleri topladığı poşetler vardı, tabağın içindekileri poşete doldurdu, tam o beyazlı melek "hayır bunlar artık yemek değil, bunlar senin" demeye kalmadan ... Çocuk " ben alışkınım, olsun" dedi... Beyazlı melek kanlı gözyaşını içine akıtıyordu.. tam çocuk gidecekken , bir kutu baklavayı eline tutuşturdu.. çocuk "teşekkür ederim" ,dedi.. beyazlı melek, çocuğun yılgın ve şaşkın bakışları arasında kaldırımda kanlı ayak izlerini bırakarak biraz yürüdü ve bir parıltıya dönüşüp gökyüzüne doğru uçtu..tam o sırada gökte bir yıldız kaydı..
303 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.