Eğer .... gönül bahçesine girersen , gül gibi güzel kokarsın, melek gibi; göklere uçarsın , yüzün Ay’a döner. Yağ gibi seni yaksa bile aydınlık kesilirsin . Gamdan, kıla dönersin amma mum gibi, meclislerin başına geçersin , orayı apaydınlık edersin. Hem mülk olursun , Hem sultan ! Hem cennet olursun Hem Rıdvan ! Hem gök olursun Hem îman ! Hem
Boşverdiğin kadar huzurlu, takmadığın kadar mutlusun...
Yüzüme karşı melek olanlar, arkamdan kuyu kazarak çakallık yaptıklarını düşünüyorlar. Asla unutmasınlar, ben onların içindeki şeytanla boğuşuyorum.😈😈
Reklam
-Sade; söyle bana, aradığın şey nedir? Kötülüğün içindeki iyilik mi? Ahlaksızlığın içindeki erdem mi? Sade, söyle bana, neden kötülüklerin kilisesi? Dinin ne senin? Müritlerin nerede? Tanrıya karşı isen insana da karşısındır. Sade söyle bana neden zevk için kan? Sevmeden zevk alma? İnsanlıkta artık duygu yok mudur?? Sade; şeytan mısın? Melek mi??
Bir Eylül yağmurunda yalnızım
Yağmur yağıyor; bir Eylül yağmuru. Ben ağlayamıyorum. Bari sen ağla,ey gökyüzü. İçimdeki çocuk islanmak istiyor. Çamurlara yatıp yatıp melek çizicek. Hasta olmak ne korkutucu ama...
Artık ne arzum kaldı ne de kinim. İçimdeki insanı yitirdim. Kaybolsun diye de bir yere bırakıverdim. Hayatta insan ya melek olmalı ya doğru dürüst insan ya da hayvan. Ben onlardan hiçbiri olmadım. Hayatım ebediyen kayboldu. Ben bencil, acemi ve zavallı olarak dünyaya gelmişim. Şimdi artık geri dönüp başka bir yolu seçmem imkansız. Bundan böyle bu anlamsız gölgelerin peşinden gidemem. Yaşamla yaka paça olamam, güreş tutamam. Sizler, gerçekte yaşadığınızı zannediyorsunuz. Elinizde hangi sağlam kanıt ve mantık var? Ben artık ne bağışlamak, ne bağışlanmak, ne sola ne de sağa gitmek istiyorum. Gözlerimi geleceğe kapayıp geçmişi unutmak istiyorum.
Sadık Hidayet
Sadık Hidayet
... ey toprağa can veren acı! hangi Hacer'in dilinin ucundasın?
Ben bu iskelenin süryanisiyim giden gider bana kalır güneşin kızıllığı herkesi uğurlayan o uğurlanmaz hüzün ayırmaz kıyısından içimdeki korsanı Yalamadır rotası ipi kopuk bir kavmin suyu görünce yekten hain hain gülümser çünkü karda iz tutan bir yüzü yoktur suyun göç denen çingeneden aşinalığı siler İki alem arası bu zalim arasattan bahar denilen savruk melek de geçen bazan terli avuçlarında tuttuğu şu uyruksuz ağır gülü unutur gider dalgınlığından Artık kalın halatlar yalnızca ruhum için dalgalar çekip onu sanki benden alacak tükendi pörsük hayat pösteki sayar gibi geriye ne kaldı benden başka salacak. Ali Ayçil
Reklam
354 öğeden 301 ile 310 arasındakiler gösteriliyor.