“Sonra onlara, “İçine düştüğümüz yıkımı görüyorsunuz” dedim, “Yeruşalim yıkılmış, kapıları ateşe verilmiş. Gelin, Yeruşalim surlarını onaralım, utancımıza son verelim.””
NEHEMYA 2:17
2:17: Kentin surları ve kapıları IÖ 586'da Nebukadnessar tarafından yıkılmıştı ve onarma girişimlerine rağmen hâlâ yıkık durumdaydı. Halk ve önderler bu görüntüye alıştıklarından dolayı başka birinin, kenti hâlâ eski haliyle hatırlayan birinin onları girişimde bulunmak üzere teşvik etmesi gerekmişti.
Böylece geceden geceye
Karanlığın Şili kıyıları boyunca
Derin olduğu uzun saatte
Kaçak geçiyordum kapıdan kapıya.
Öteki yoksul evler
Öteki eller
Vatanımın her kıvrımında bekliyorlardı adımlarımı
Sana hiçbir şey anlatmayan
Bu kapıdan bin kez geçtim
Bu yıkık duvardan bu çiçeği solgun pencerelerden Bu benim için bir sırdı
Hayatın çırpınan sırrı
Şehadetin içine sindiği
Kömür bölgelerindeydi
Kıyının limanlarında
Antartika takım adalarının yanında
Dinle, belki bu çınlayan sokakta
Öğle sokaklarının müziğinde
Ya da parkın yanındaki
Bu pencere içinde
Ki insan fark edemez başka pencereler arasında
Aydınlık bir çorba tabağıyla
Ve masa üstünde bir yürekle
Beklerdi beni
Bütün kapılar benimdi.
İçine baktı.
Yoksul, hatta eşyasız bir ev... Kırık kapısından girip yıkık pencerelerinden üflüyordu rüzgâr. Kedersizce yaşadığı bunca yıl, hep pırıltılı bir seçkinlikle güle oynaya geçtiği tüm günler... Ona sadece bomboş bir iç bırakmıştı.
Kırmızı kiremitler üzerine yağmur yağıyor
Evimizin tahtadan olduğunu biliyorsunuz
Yağmur yağıyor ve bazı tahtalar vardır
Suyun içinde gürül gürül yanan
Dudağımı büküyorum ve topladığım çalıları
Bekçi Halil’in kız kardeşinin oğluna ait
Daha doğrusu halasından kendisine kalacak olan
Arsasındaki yıkık duvarın iç tarafına saklıyorum
Hiç kimsenin