Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir şairin serüveni bölümünden...
Usnelli'nin aklına sözcükler,sözcükler geliyordu peş peşe, iç içe geçiyordu, satırların arasında açıklık kalmıyordu, sonunda birbirlerinden ayırt edilemez oluyor,minicik beyaz aralıkların bile gitgide yok olduğu bir kördüğüme dönüşüyordu ve yalnız karanlık kalıyordu, en koyu karanlık,içine girilemeyen bir çığlık gibi umutsuz. Güzel şeyleri birkaç kelimeyle tanımlamakla yetinen ben, yıkık dökük, yıllanmış şeyler karşısında tıpkı Usnelli gibiyim ben de ...söyleyecek bir sürü şey buluyorum.
Önce bir firavunun mezarını seçtim konut olarak. Ama bu yeraltı saraylarında bir büyü dolanır durur, karanlıklar eski buhur dumanlarıyla yoğunlaşmış gibidir orda. Lahitlerin dibinden gelen acıklı bir ses duydum, çağırıyordu beni. Kimi zaman da duvarlara çizili korkunç şeyler birden canlanıveriyordu gözümün önünde. Kaçtım Kızıldeniz kıyısına kadar, yıkık bir kaleye sığındım. Orda, taşlar arasında sürünen akreplerdi yalnız arkadaşlarım; tepemin üstünde de kartallar dolanıyordu hep, mavi gökte. Gece pençeler tırmalıyor, gagalar ısırıyordu beni, yumuşak kanatlar sürtünüyordu üstüme. Korkunç ecinniler kulaklarımın içine var güçleriyle bağırıp yere seriyorlardı beni. Bir defasında, İskenderiye'ye giden bir kervanın yolcuları imdadıma geldiler, sonra da aldı götürdüler beni.
Reklam
bir yanı içi içine sığmayan, bir yanı yıkık dökük el kadar bir şey.
Türdaş(lar)ım için bir öykü
"Başkalarına muhtaç olmak, ayıp bir şeydir!" Bu sözünü hiç unutamadım onun. Unutmam da... Kim tarafından ve ne zaman yaralandığını hiç bilmiyorum ama güzel ve çekici bir kadındı. Güzelliği, en çok kendisini umutsuzca özlemesinden kaynaklanıyordu. Güzelliği, yüzündeki yitik seslerden, can çekişen anılardan, yüreğindeki umutsuz kanayıştan
Sayfa 5
karanlığın gözlerinde şaşkın oturuyorum bir an olsun bu kalıptan ayrılsam bir feryat gibi dünyanın kalbine dolansam birkaç gün de olsa Tanrı'ya başkaldırsamm Tanrı olsaydım eğer, ey Tanrım, bu tanrılıkta bu dünyada benim başka bir adım olurdu sırtımı dönerdim bu murassa tahta sarayım kalbi solmuşların dergahı olurdu Tanrı olsaydım eğer,
İsyan/Tanrılığa İsyanKitabı okudu
“Sonra onlara, “İçine düştüğümüz yıkımı görüyorsunuz” dedim, “Yeruşalim yıkılmış, kapıları ateşe verilmiş. Gelin, Yeruşalim surlarını onaralım, utancımıza son verelim.”” ‭‭NEHEMYA‬ ‭2‬:‭17‬ 2:17: Kentin surları ve kapıları IÖ 586'da Nebukadnessar tarafından yıkılmıştı ve onarma girişimlerine rağmen hâlâ yıkık durumdaydı. Halk ve önderler bu görüntüye alıştıklarından dolayı başka birinin, kenti hâlâ eski haliyle hatırlayan birinin onları girişimde bulunmak üzere teşvik etmesi gerekmişti.
Reklam
yalnızlık, yalnızlık: bir kemer, bir dolu sadak gerginliğiyle bir at koşup koşup ulaşırken yıkık bir köprüye, kimsesiz kalırken yağmuru ve karı yağmış gök, yabancı bir böcek görüp de bir çocuk bir dalgaya binerek çekilirken içine.
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar. _Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım. _Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
İlhan Berk / Bir Yeryüzü Tanığı 1919 - 11 Yanmış ve yakılmış şehrimize bir akşamüzeri askerlerimiz girdi Kursaklarında bir parça ekmekle insanlar ayaktaydı O gün dünyayı ve insanları tanıdım O gün ayağımın dibindeki şehirden ağlamayı öğrendim. Dünyada En Güzel Şehirler Uyanır - 12 Sevdiği adamla uyuyan kadının rüyaları büyük bir dünyada
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Hatırla
Yıkık harabeye yolun düşerse, Yuvasından ayrı eşi hatırla. Damla damla dolan bir kap taşarsa Sabrın çatlattığı taşı hatırla. Kör bulutlar maviliği boğarken, Yıldırımlar yeryüzünü döverken, Gökten şarıl şarıl yağmur yağarken
Reklam
Ve gördüğümüz gibi, çimentodan dev bir kare olan bu kentte ve kapalı bir arenaya dönen bu daracık ülkede durmadan halkalar, alevden çemberler çiziyor: İçi boş savlarının, nefretlerinin, körlüklerinin içine, yıkık duvarların arasına hapsolmuş gibi kapanıyorlar. Birbirlerine sadece top ve makineli tüfek atışlarıyla, bıçak veya ustura darbeleriyle hitap ediyorlar. Sonunda onları çürümenin ileri bir aşamasında içine alan deniz ise, savaşanları hiçlikte barıştırıyor.
Sayfa 95 - Lemis YayınKitabı okudu
_Olmak sözüyle, kişinin hiçbir şeye sahip olmadığı ve istek de duymadığı, yaratıcı bir varoluş biçimini anlatmak istiyorum. _Sahip olmak(olmamak) eğilimi, yaşamlarının ana konuları; para hırsı, şöhret ve yönetim gücüne erişmek olan batı toplumlarına özgüdür. _Sahip olmak eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta ve fethetme,
_Kitap okumayan cahil halk kitlesi, edebiyatın yarattığı zihinsel devrimden etkilenmemiş olarak kalır. Bu yüzden Avrupa’da sözlü olarak bugüne gelmiş olan boş inançlar, genellikle dinden çok daha eski ve ilkel tiptedir. Eğitimli dünyayı baştan aşağı sarsmış ve değiştirmiş olan büyük entelektüel güçler, köylüleri pek etkilememiştir. Onlar, en
Bu kuytu ve çukur bahçe, benim mezarım; bu rutubetli topraklara, bu yıkık setlerin altına, bu yosunlu havuzun suları içine ne arzular, ne emeller, ne hülyalar gömdüm!
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.