Batıdaki hissiz bir sarılış, doğuda ömrün teslim edildiği bir sevda başlangıcıdır.
Keşke gülümseyerek sorsaydım:
"Batılı gibi mi sarıldın, yoksa doğulu gibi mi?"
Olgunluk, hisleri kontrol altına almak mıdır? Sonu olmayacağını bildiğimiz dürtülerin, hazların önünü kesmek midir? Artık bu geçmiş yıllarda yaşanmış bilindik duyguyla sürünmek istememek midir? Adım atmamak mıdır?
Aşk bir anormallik halidir.
Yani normal olamama. Peki ya normal nedir? Olağan, alışılagelen. O halde aşk; olağan seyreden her şeyin dışında kalan farklı duygular ve eylemler bütünüdür.
Doğum ile ölüm arasında omuzlarımıza yüklenen en ağır yüktür toplum baskısı. Genelin bilerek ya da bilmeyerek kabul ettiği prensip, fikir, inanç, davranış gibi ortalama tabuları azınlıkların da kabul etmesi beklenilmekte tek tipleştirmeye çalıştırılmakta aksi durumda ise gerek psikolojik gerekse şiddete varacak eylemlerle zoraki bir kabulleniş diretilmektedir.
Bana onun adıyla seslendi. Çok şaşırmıştı. Ben şaşırmaktan öte olmuştum. Hiç olmuştum. Yok olmuştum. Aylar sonra birlikte olacakları, hatta evliliğe yürüyecekleri kimin aklına gelirdi?