Julius Fucik (Fuçik okunuyor), 1942 yılının ılık bir bahar akşamı Nazilerce tutuklandı. Çek Komünist Partisi’nin çıkardığı gazetenin yayın yönetmeniydi. Direnişin önderlerindendi. Cezaevinde ağır işkencelerden geçirildi. Konuşmadı. 6 hafta sonra Naziler, onun direncini kırabileceğini düşündükleri bir yöntemi denediler. Sabaha karşı 3’te
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/480795/Ask_direnmektir.html
119 syf.
9/10 puan verdi
Toplum kendilerine benzemeyen herkesi dışlama eğilimindedir. Herkes olmayan herkesleşmeyen kimselere düşman gözüyle bakılır. Ortadan kaldırılması gereken bir tehlike olarak görülür. Yazar bunu çok çarpıcı bir şekilde ele almış. Bir şeylere gözünü dikmek, bağlılık kurmak yerine doğaçlama yaşayan, boşvermişlik içinde olan, adam öldürmekten yargılanıp annesinin cenazesinde ağlamadı diye idam cezası alan bir adam. Belki gerçekten anlamak için daha da derin düşünmek için birkaç kere daha okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. İyi okumalar.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111.9k okunma
Reklam
136 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 24 hours
Lütfen Yardım Edin!
Bir İdam Mahkumunun Son Günü/Vıctor Hugo Kitabın adı bile konusuna dair detay veriyor aslıda. O yüzden aman konusunu anlatmayayım çabası içerisine girmeden yorum yapmaya çalışacağım. Kitap uzunca bir önsözle başlıyor. Sabırla okumanızı tavsiye ederim. Çünkü dönemin adelet sisteminden ve siyasi hayatından bir çok bilgi içermekte, böylelikle kitabın
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120.8k okunma
İdam cezası almış bir adam
Gelir gelmez demirden eller beni kavradılar. Tedbirlerin artmasıyla yemekte çatal, bıçak, vermediler; bez çuvalı andıran deli gömleği kollarımı tutsak etti; hayatımı güvence altına alıyorlardı.
136 syf.
10/10 puan verdi
Tüylerim diken diken kapattım kitabın kapağını ve taze taze yazıyorum düşüncelerimi. Öncelikle kitabın konusundan biraz bahsedeyim. Kitapta idam cezası almış bir adam son günlerde yaşadıklarını, düşündüklerini ve hissettiklerini yazmış. Baştan sona bunu okuyoruz. Çok büyük suçların kesinlikle idam cezası ile sonuç bulması taraftarıydım. Bir kere eli kirlenen bir insan tekrar temiz olamaz bana göre. Ama bunu idam edilecek kişi tarafından düşününce, farklı hissetmeye başladım. Tamam güzel biz bu adama suçundan dolayı ölüm cezası veriyoruz ama bu adamın ailesi ne olacak? Kitapta mahkum şöyle diyordu: "Haklı olarak cezalandırıldığımı kabul ediyorum. Peki bu masumların suçu ne? Ne önemi var! Onurları lekeleniyor, felakete sürükleniyorlar: Bunun adı adalet." Tam burada bu cezanın sadece kendisini değil, ailesini de etkilediğini farkettim ve geri de kalanlara üzüldüm. Belki bir daha kimse onlarla konuşmayacak, iş bulamayacaklar ve kötü yollara düşecekler bunlar dehşet verici. Ölüm acısız ama ölümü beklediği günler çok acı verici. Çok büyük bir yıkım var. Toplumun kan için can atmasınında esasında bir canilik olduğunu ve ölüm cezasının çok büyük bir geri kafalılık olduğunu anladım. En başta verdiğim alıntıya katılıyorum. Nöbetçiler işlerini iyi yapsın ve suçlu kişi içeride çeksin cezasını. Ben de çok farkındalık yaratan bir kitap oldu. Gözümün önünde olan bir perdenin daha açıldığını hissetim. Okumadıysanız bir an önce okumanızı tavsiye ederim. → Daha yıkmamız gereken çok tabularımız var. Bu yüzden okuyalım, okumayı aşılayalım arkadaşlar.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120.8k okunma
54 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.