İnsanın umutsuzluğunu daha iyi anlatan, hissettiren, betimleyen bir kitap okumamıştım. Bu kitaba sınav dönemimde başlamam bir hataydı ama sorun değil bitirdim.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü...bir daha beni böylesine içine çeken bir kitabı tekrar kim bilir ne zaman okuyacağım? Sanki..sanki mahkûm ile o suçu işledim, kararın acımasızlığı soğuk mahkeme salonunda ikimizin yüzüne aynı anda çarptı, haftalarımızı beraber o pis hücrede geçirdik, idamın soğuk adımlarının karanlık koridordaki yankılarını dinledik. Sanki yaralandım, yaşadım, idama adım adım yaklaştım, giyotinin keskinliğini hissettim, kürek mahkûmu olmak için yalvardım onunla birlikte. Her şeyi öyle derin hissettim ki sanki ben idama mahkûm edilmiştim. Sanki daha önce o hücrelerde kalıp sonra idama yürüyen mahkûmların duvarlara kazıdıkları yazılara dokunup her birini okudum. Kitabı yaşadım, her kitabı yaşarım aslında ama bu kitap, Bir İdam Mahkûmunun Son Günü bana çok başka şeyleri deneyimletti, hissettirdi.
Son sayfayı okurken içimde kopan fırtınalar bir idam mahkûmunun benimle paylaştığı duygular fırtınasıydı.
Giyotinin keskin gölgesine bir bakış atıp selamlıyorum sizleri.