O zaman tepeden tırnağa titrerken beni götürüp kollarının arasına, dizlerinin dibine atsınlar, o ağlasın, birlikte ağlayalım, sözleri beni teselli etsin, yüreğim onun göğsünde sakinleşsin ve o benim ruhumu kavrarken ben onun Tanrı'sına kavuşayım.
136 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Herkese merhaba, son zamanlarda farklı kitaplar okuyup hakkında düşüncelerimi paylaşmak isterken Victor Hugo' nun zamanında insanları etkileyen bu yapıtı ilgimi çekti. Klasik fransız edebiyatın eserlerinden biri olan bu kitap, 3 Şubat 1829 yılında genç Hugo tarafından isimsiz olarak yayınlanmış. Hikâyesi ile ilgili ilk baskısının ön sözünde Hugo yazar ile ilgili esrarengiz sözleri ile okuyucuların kafalarında soru işaretleri oluşturmuştur : "Bu kitap ancak iki şekilde ortaya çıkmış olabilir. Ya aslında bir zavallı, son düşüncelerini farklı boylarda bir tomar kâğıda tek tek dökmüştür; ya da bu fikri fanteziye dönüştürmüş, kendini belki de isteyerek kaptırdığı bu düşünceden bir kitap yazarak kurtulmaktan başka çaresi olmayan, sanat yararına doğayı gözlemekle meşgul bir hayalperest, bir filozof, bir şair ya da böyle biri yazmıştı bu kitabı. Okuyucu bu iki açıklamadan istediğini seçecektir." 3 yıl sonra uzun eklenti ile gerçek yazarın kendisi olduğunu açıklaması pek şaşırtmadı. Sebeplerini ve eserinin yarattığı yerli yersiz spekülasyonlarına açıklık getirmek artık farz olmuştu. Fransız ihtilali ile popüler olan insaflı infaz makinesi giyotin' in getirdiği acı sonu insanlık dışı, her mahkûmunun sonuna kadar yaşama hakkı olduğunu savunuyor. Yargıya acil reformlar, halkın da mahkûmlara karşı olan tutumlarını değiştirip her an kendileri bu duruma düşebilip geri dönüşü olmayan çıkmaza hükûm edebileceğini göz önünde bulunması gerektiğini belirtiyor... Devamı için tıklayın: gamzenindunyasi74.blogspot.com/2015/11/kitapgu...
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023122,2bin okunma
Reklam
O zaman tepeden tırnağa titrerken beni götürüp kollarının arasına, dizlerinin dibine atsınlar, o ağlasın, birlikte ağlayalım, sözleri beni teselli etsin, yüreğim onun göğsünde sakinleşsin ve o benim ruhumu kavrarken ben onun Tanrı'sına kavuşayım.
Geride bir anne, bir kadın ve bir çocuk bırakıyorum. Pembe yanakları, iri siyah gözleri, kestane rengi uzun saçlarıyla çok sevimli, üç yaşında narin bir kız. Son gördüğümde iki yıl bir aylıktı. Böylece ölümümden sonra üç kadın oğulsuz, kocasız, babasız kalacak. Farklı türden üç öksüz; yasa açısından üç dul. Haklı olarak cezalandırıldığımı kabul ediyorum. Peki bu masumların suçu ne? Ne önemi var! Onurları lekeleniyor, felakete sürükleniyorlar: Bunun adı adalet.
İçimi güzel ve teselli edici sözlerin susuzluğu kapladı.
Hücremin yüksek ve dar penceresinden yan koridorun tavanına doğru, Tanrı’nın bana hayal meyal görmeyi bile nasip ettiği sarı bir ışığın yansıdığını gördüm; bir hapishane karanlığına gözleri alışmış herkesin ânında tanıyabileceği bir şeydi bu: güneş. Ben güneşi çok severim.
Epub
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.