SEN İSTANBUL KOKARDIN
Martıların gözlerinden dinledim İstanbul'un boğazı yanmış dün gece Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize Ben bu şehre yüreğimi içirmedim Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi Yalansa
AKL-İ DELİ Ateşleri unutturuyor gözlerin Derin göller, eskiden bağışlanmış huzurunda Çingeneler tövbekâr cellatlıktan idamlık infazımla aşkına geldim.. Ilık sularda yıkandım, yağmur mu neydi adı Üşüdüm buluta bulaşmış dağların zirvesinde Sen makamın nefesinde yak beni Isınmak için işte miraca geldim Başka türlü adam olmak nasıldır
Reklam
Sardunyaya Ağıt
Geçtiğimiz hafta Nebil Özgentürk’ün evinde misafir olduğumuzu yazmıştım. O kadar muhteşem hikayeler dinledim ki ondan, tek tek yazmam imkansız; sanırım izin de vermezdi. Ama sardunyanın hüzünlü hikayesini paylaşmadan duramadım... İşte Nebil’in ağzından muhteşem bir Can Yücel hikayesi… “Can Yücel’i 12 Mart’ta şiir çevirisinden dolayı cezaevine
Sana Gitme Dedim ( Kendimden )
Sana gitme dedim... Gidersen ! Yaşarım belki nefes aldığım kadar. Kırılır güvenim insanlığa darmaduman olur. Dağılır inançlarım tespih tanesi gibi toplayamam... Dökülür yüreğimden geçenler gözlerimden ağlayamam. Bozarır yeşilliklerim, kurur çiçeklerim, sulayamam. Yıkılır şehirlerim, savrulur çöllerim, kurtaramam. Sana gitme
Sardunyaya Ağıt
İkindiyin saat beşte Başgardiyan Rıza başta Karalar bastı koğuşa İkindiyin saat beşte
Oysa sen de ben gibi mahzunsun biliyorum. Biliyorum yasak aşkımız bizi böyle susturan. Ne olur artık yeter bu idamlık hasretimiz. Bin yıl seveceğim bir umut versen inan.
Reklam
72 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.