Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Platon'un Devlet anlayışı
Platon’un ideal devletinde ne mülkiyet vardır, ne de evlilik (bir istisna, sadece alt kademeler için geçerli). Çocuklar doğumdan hemen sonra annelerin den alınacak ve devlet tarafından büyütülecekler. Böylece, devleti, anne ve babaları, yaşıtlarını da kardeşleri olarak görecekler. Yirmi yaşına gelene kadar bu metazori piçler jimnastik ve ruhlarına hitap eden müzikle yetiştirilecekler. (Ancak İyon ve Lidya ezgilerine izin yok. Sadece genç insanlara devlet baba sevgisi aşılayacak marşlara yer var.)
Cahil şehir, halkı mutluluğu bilmeyen, onu hatırına bile getirmeyen şehirdir. Onlar mutluluk konusunda aydınlatılsalar bile onu ne anlayacak, ne de inanacaklardır.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Yönetenlerin psikolojisi ise biraz daha zor bir meseledir. Onlardan kendilerini bilimsel devlet idealine adamaları, zorluklarla mücadele etmeleri, gayret göstermeleri ve bu ideal uğruna bir eşin ve çocukların sevgisi gibi daha yumuşak duyguları feda etmeleri beklenecektir. Mesai arkadaşları arasında, ister aynı cinsler, ister farklı cinsler arasında olsun çok daha sıcak dostlukların kurulması yönünde bir eğilim olacak ve toplum ahlakçılarının belirleyeceği sınırların aşılması pek de seyrek görülen bir durum olmayacaktır. Bu tip bir durumda önemli bir araştırmanın ya da idari işlerin sekteye uğraması söz konusu olmadığı müddetçe yetkililer bu dostları birbirlerinden ayıracaktır. Halkın yararına olduğu gerekçesiyle dostlar birbirlerinden ayırılmadığında, bu kişiler ihtar edilecektir. Yönetimin elinde bulunan mikrofonlar vasıtasıyla sansürcüler bu kişilerin konuşmalarını dinleyecek ve eğer herhangi şekilde duygusallığı çağrıştıran konuşmalar tespit edilirse disiplin tedbirleri alınacaktır. Bilime ve devlete bağlılık dışında tüm derin duygulara set çekilecektir.
Sayfa 236Kitabı okudu
"Mutluluk, insan ruhunun varlık bakımından, güç alacağı bir maddeye ihtiyaç duymadığı bir mükemmellik derecesine ulaşmasıdır."
Dün ne ise bugün de aynı; cumhuriyetin iki düşmanı vardır. Bunlar, cehalet ve yoksulluktur. Bu iki melanet yok edilemediği sürece, her şey boş bir sevdadan başka öte değil. Zihni işlenmemiş, beslenme ve barınma derdinden bir türlü kurtulamamış insanlara, süslü sözler, ideal fikirler hiçbir anlam taşımıyor ki, ondan yüksek asalet beklemek ise avanaklık yanında canlıları hiç tanımamak aymazlığından başka ne olabilir?
Nasıl ki üzgün bir insan kendisine duyular tarafından getirilen şeylerle meşgul olduğunda, kendisini üzen şeyi duymaz veya onun farkına varmaz, ancak duyuların etkisinden kurtulduğunda üzüntüsünü tekrar duyarsa ve yine nasıl ki acı duyan hasta biri birtakım şeylerle meşgul olduğunda, ya bu acısı azalır veya onu hiç hissetmez, ancak kendisini meşgul eden şeyle­rin tesirinden sıyrıldığında acısının farkına varırsa veya acısı tekrar kendisini gösterirse, ruhun akılsal kısmında da du­rum aynıdır. O duyuların kendisine getirdiği şeylerle meşgul edildiği sürece, kötü ruhsal hallerin kendisine verdiği ıstırabı duymaz. Ancak ne zamanki bu duyulardan tam olarak kur­tulup kendi kendisiyle yalnız kalır, o zaman bu hallerin ver­diği ıstırabı duyar veya onun bilincine varır. Ebediyen de bu ıstırap içinde kalır.
Reklam
Cumhuriyetin iki düşmanı vardır. Bunlar, cehalet ve yoksulluktur. Bu iki melanet yok edilemediği sürece, her şey boş bir sevdadan başka öte değil. Zihni işlenmemiş, beslenme ve barınma derdinden bir türlü kurtulamamış insanlara, süslü sözler, ideal fikirler hiçbir anlam taşımıyor ki, ondan yüksek asalet beklemek ise avanaklık yanında canlıları hiç tanımamak aymazlığından başka ne olabilir?
Sayfa 202
Bizde seven, üstün ve güzel değil, sevilen üstün ve güzeldir.
Biz onu olduğu gibi düşünemeyecek kadar zayıfız. Çünkü O’nun aşırı mükemmelliği bizi şaşırtır ve O’nu tam olarak tasavvur etmemize engel olur.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.