Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.31
Merhaba dostlar
Üniversitede mimarlık okuyan Alex, mezun olduğu dönemde tesadüfen Iwona ile tanışır ve ondan pek hoşlanamamasına rağmen hissettiği cinsel çekime karşı koyamaz. Iwona albenisi olmayan, tutuk bir Polonyalıdır.
Daha sonra uzun yıllardır arkadaş olduğu Sonja ile yakınlaşır. Bir süre birlikte vakit geçirdikten sonra evlenmeye karar verirler. Sonja herkesin çok beğendiği, güzel bir kadındır ve üst sınıf bir aileye doğmuştur.
Sonja ile ideal görünen ama sürekli bir huzursuzluk hissedilen ilişkilerini, Iwona ile uzun aralıklarla kurduğu anlamsız birlikteliği, iş ve ev hayatını Alex'in gözünden okuyoruz. Sevgi, başarı, aidiyet, mutluluk gibi kavramları, kadın erkek ilişkilerini, hatta çocuk sahibi olma ve evlat edinme konularını sorgulatan, düşündüren bir metindi.
Kuzey Avrupalı yazarlarda genelde karşılaştığım donuk, duygusuz anlatım tarzına, konuşmaların tırnak işaretiyle belirtilmemiş olmasının bazen yaşattığı karışıklığa rağmen severek okudum.
#öğlearasıkitapkulübü etkinliğimizdi.
Sevgiyle kalın
Çok fazla dark sert kitaplar okuyunca biraz Historical okumaya döneyim dedim . Bu kitap gayet naif yumuşak seks yok soft ötesi gidiyor ve bitiyor bu tarz sevenler için ideal . İtiraf edeyim bu derece olunca sevmiyorum bu sefer çiftin arasında olan tutkuyu şehveti arzuyu hissedemiyorum .
Juliet'in annesi gidip İskoç bir kaptanla evlenince ailesi tarafından dışlanmış fakat mutlu bir evliliği olmuş . Sonra Juliet 11 yaşında iken babası denizde ölünce anne mahvoluyor ve oda gidiyor . Juliet ve 5 yasında olan erkek kardeşi mecbur teyzeye gidiyorlar . Juliet kitapta 20 yasında 3 ay sonra falan 21 olunca erkek kardeşinin velayetini alabilecek zira teyzesi çocuğu sevmediği bir okula yollamış . Aslen teyze çok nahoş sevimsiz bir kadın . Juliet'in çocukluğundan beri kardeş gözü ile gördüğü kuzeni onla evlenmek istiyor teyze baskı yapıyor kardeşine üzülüyor sonuç olarak canı sıkkın kızın .
O zamanlar bunların bir ev partisi olayları var tonla aile gidip 2-3 hafta köşklerde takılıyor millet koca karı aranıyor falan böyle bir partiye gidiliyor . Gittikleri yer Duke of Halstead'in Norfolk kıyısındaki geniş arazisindeki bir ev partisi. Halstead 3 sene önce attan düşmüş ve dizden sakatlandığı için bastonla yürüyor huysuz depresif bir adam . Bu partide Juliet ile bunlar tabi türlü denk gelişler ile yakınlaşıyorlar . Konu bunun üstüne aşık olmaları elbette bazı sorunlar vs :D
Geçmişte ve anda yaşananlar aşkın önünde birer engel midir,aşk engel tanır mı ?
Ekrem Sevinç maden mühendisidir.Yazarın romanlarında yer alan erkek karakterler genelde entelektüel, cumhuriyet ideolojisini benimsemiş kişilerdir.Ekrem Sevinç, kocasından parası yüzünden ayrılmayan evli bir kadınla birliktedir.Fakat karşısına başka bir kadın çıkar ve bu noktadan sonra her şey değişir.Roman da aslında bu değişimden sonra başlar.
Ankara Ekspresi'nde,İlk ve Son'da,Son Gece'de,farklı bir nedenden dolayı olsa bile Dağları Bekleyen Kız'da silahlanmış kadın profili vardır,Ömrümün Tek Gecesi romanında olduğu gibi.
Tesadüflerin zincirleme olarak gerçekleştiği,bir sevdanın hikâyesini işleyen roman,yazarın “aşk romanları” başlığı altında yer alır.Romanda işlenen aşk alışılmışın dışındadır.Yazarın okuduğum diğer kitaplarının aksine bu romanda erkek karakter karşılaştığı kadına/kadınlara ön yargı ile yaklaşmaz.Bu defa kadın karakterde ön yargı vardır.Okuduğum kadarıyla belirtebilirim ki,yazarın karakterleri genelde sıra dışı bir durum içinde tanışırlar.Bu romanda da bu durum böyledir.
“İlk ve Son” romanında Ayşe,bu romandaysa Gülgonca karakterleri yaşça genç olan kızlardır, kadın başkarakter dışında yer alırlar ve erkek karaktere platonik hisler beslerler.Bu bir destekleyici ayrıntıdır;Yazar erkek karakterini ideal bir erkek olarak çizer,bu ayrıntı beğenilen erkek modeline hizmet eder.
164 syf.
·
Not rated
Kitap; Asfalt Yol, Hanende (Şarkıcı) Melek, Çaydanlık, Isıtmak İçin, Uyku, Selam, Bir Mesleğin Başlangıcı, Bir Konferans, Yeni Dünya, İki Kadın, Sulfata, Hasanboğuldu başlıkları altında kısa ama anlamlı hikayelerden oluşuyor. Fazla spoi vermek istemiyorum. Anlatım dili ve kurgusu başarılı bir kitap. Dinlence için ideal kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Sanırım beni en çok etkileyen İki Kadın ve Hasanboğuldu oldu. Her hikayede yine diğer kitaplarının çoğunda olduğu gibi çaresizlik ve bu çaresizlikten kurtulmak isterken kabullenme anlatılmış. Hasanboğuldu ise imkânsız bir aşk hikayesi olarak farklı bir hikayeye sahip. Kısa sürede okunmuyor aslında, çünkü kitap cep boy ve minik yazılarla olduğu için okunulandan daha fazla sayfa sayısı olarak nitelendirilebilir. Ama baskısı gayet başarılı ve okurken irrite etmiyor.
feminizm de tadında güzel yahu
Öncelikle henüz giriş bölümlerinde dikkatimi çeken küçük bir ayrıntı ile başlamayı uygun gördüm. Yazar "Erkek tarihçiler tarafından görmezden gelinen" diye bir cümle ile başlamayı uygun görmüş. Sonra bu cümle üzerine kabaca düşündüm. "Kadın tarihçiler çok mu görmüştü?" diye bir soru sordum, soruyu öylece havada bıraktım.
Fahişeliğin tarihini okurken aslında gördüğüm senaryo pek tanıdık geldi. Fuhuşun kökeninin Atina'ya kadar uzanması kısmına şaşırdık mi? -Yooo. (Neyin kökeni Atina'ya varmıyordu ki?)
Ilerleyen sayfalarda Scott nam kimesne bir ağabeyimizin "kadınların çalışarak erkeklerle rekabete girmesi bla bla bla" üzerine bir şeyler söylemiş. Inanır mısınız bastım kahkahayı (bilin bakalım kimi hatırladım?) .
Hıristiyanlığın zaman icin de seks ve cinselliği kötüleyerek, sansürleyerek kadını nasıl ikinci sınıf insan addettigini gördüm. Yasaların acliktan ölen kadınları umursamazken, çalışma saatlerine uymayan kadınları cezalandırırken ki azmine kızdım.
Halk ağzıyla pezevenklere (!) yaptırım uygulanmazken mamaların yüzünü yakip, kulağını kesmenin mantığını çözemedim. Sanırım bir kadını dövmek, öldürmek ve satmak sadece erkeklere verilen bir hak(!).
Son olarak bilmem kaç yılında ki ideal kadın tarifine attigim kahkahayı duymanızı isterdim.
Selametle.
Yer altından notlar Tiyatro
Yıllar önce okuduğum bu romanın Kazım Askar tarafından oyunlaştırılan halini de incelemek kısmet oldu ki yıllar geçsede Fedor Mihalyoviç'e kızsam mı yoksa acısam mı arasında hala.karar veremediğimi farkettim.
Dostoyivski her zamanki piskopatlığını ve kadın erkek ilişkileri arasındaki kôtü tavrını buradada Fedor'un ağzından anlatıyor gene.Diger uç karakter ise her zamanki nefret unsuru Zverkov.en azından oyunda hiç bir tavrı görülmediği halde yazar inceden sövüyor gibi bu adama.
Oyunun son kısmındaki Liza ile ev sahnesiyse tam bir çôzüm. Özellikle gunümüzdeki eserin sadece bir cümlesini alarak tamamını cçôpe attığı hazıcılar için ideal,kimbilir belki dostoyevski putin'in kankası değilmiydi diye soran çıkar :)
bu arada son sahnedeki düello hem gereksiz hemde etkileyici cidden birsürü haller içindr halim modunda.
Birde fedor tam "sana gitme demeyeceğim ama gitme lavinya" modunda belki de dostoyevski :)
son bir replikle mini analizi bitirelim.
Fedor:.......... Zaten bunları yazmakla hata ettim.Benimki not yazmak değil suçlarımın bedelini ödemek.köşemde kendi yeraltımda kendi yarattığım kini içime akıta akıta nasıl perişan olduğumu anlatmanın nasıl bir yolu olabilir.......
Okuyun,Okutun
Son zamanlarda okuduğum en iyi fantastik kitaplardan biriydi.Kurgusundan,karakterlerine her şeyiyle onda on bir kitaptı.Romantik yönü tam ayarında olmuş, ne fazla ne az tam okunacak kıvamda, güçlü kadın karakter ve yanında zeki, ideal,centilmen, düşünceli ve olması gerektiği gibi bir erkek arayanlar için kitap tam ideal, gözünüz kapalı bir şekilde alıp okumanız lazım.Elinizden geldiğince spoiler yememeye çalışın ki kitabın büyüsü bozulmasın.Filmi de var lakin daha izlemedim izleyince yazarım.
