Defne Hadiş

Defne Hadiş
@idioterne
Nuova Accademia di Belle Arti
istanbul, 2001
198 reader point
Joined on December 2021
Sabitlenmiş gönderi
Medalaine
Aramızda büyük bir uzaklık, aynı zamanda da ne kadar gizli bir uyum var.
Sayfa 75
Reklam
Gerçek: İnsanın özleyebileceği nihai ve en yüksek hedef, sevgidir.
Toplama kampı tutuklularının rüyaları...
Kamp sakinlerinin rüyalarında en çok görülen şey neydi? Ekmek, pasta, sigara ve ılık banyo. Bu basit arzuların giderilmemesi, arzu giderici (wishfulfilling) rüyaların görülmesine neden oluyordu. Bu rüyaların işe yarayıp yaramadığı ayrı bir konudur.

Reader Follow Recommendations

See All
Anormal bir duruma gösterilen anormal bir tepki normal bir davranıştır.
Son Dakika
Psikiyatride “af yanılsaması” denilen bir durum vardır. İdama mahkûm edilen bir insan, infazından hemen önce, son dakikada affedilebileceği yanılsamasına kapılır.
Reklam
Frankl, Nietzsche’nin şu sözünü anmayı çok seviyor: “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıla dayanabilir."
Neden intihar etmiyorsunuz?
Dr. Frankl, şöyle veya böyle çeşitli acılar içinde kıvranan hastalarına bazen “Neden intihar etmiyorsunuz?" diye sorar. Birçok durumda, bu soruya verilen yanıtlardan, kendi psikoterapi yaklaşımının belirleyici ilkelerini bulabilmektedir: Bir hastada, onu yaşama bağlayan çocuklarına yönelik sevgi söz konusudur; bir başkasında kullanılacak yetenekler; bir üçüncüsünde belki de sadece korunmaya değer canlı anlar.
Zihinsel kramplar
Düşünce, mesaj, anlama, anlatma gibi kavramları dilde kolaylıkla ve sık sık kullanıyoruz. Bunu yaparken de önemli bir güçlükle karşılaşmıyoruz. Oysa, bu kavramları açıklamak gerektiğinde durum hiç de böyle olmuyor. ''Düşünce nedir ?'' ya da ''Anlama nedir ?'', veya ''Bir kişinin herhangi bir şeyi anlamış olması için nelerin yerine gelmiş olması gerekir ?'' gibi sorular ortaya atıldığında, Wittgenstein'ın deyimiyle ''zihinsel kramplar'' da belirmeye başlıyor.
Kemalizmin bir "liberal demokrasi "yi değil, "sosyal demokrasi"yi hedeflediği açıktır.
Kemalizmin -özel girişimi de yadsımayan- devletçilik anlayışı, sosyal demokrasinin, devletin toplum yararına gerektiğinde ekonomiye karışma anlayışından farklı değildir.
Reklam
Daha fazla kâr
Fransa Başbakanı Michel Rocard'ın şu sözleri, çağdaş demokratik solun ulaştığı noktayı vurgulamak açısından anlamlıdır: "Bir sosyalist olarak, işverenleri hiçbir zaman fazla kar için eleştirmedim. Ama yeterince kar etmedikleri için eleştirdiğim oldu. Ve daha da sık olarak, kısa vadeli hedefleri toplumun ortak geleceği için yararlı yatırımlara tercih ettikleri, bu nedenle de karlarını uygun biçimde kullanmadıkları için eleştirdim."
Ana Çizgileriyle Bad-Godesberg Programı
- Özgür bir ekonomi politikasının ana görevi, büyük ekonomik işletmelerin gücünü denetlemektir. Devlet ve toplum, güçlü çıkar gruplarının yemi haline gelmemelidir. - Etkili küçük ve orta boy işletmeler, büyük işletmeler karşısında varlıklarını koruyabilmek için güçlendirilmelidir. Özel grupların piyasaya egemen olmalarını engellemek açısından, kamu işletmelerinin rekabeti mutlak sonuç verecek bir araçtır. - Kamu mülkiyeti, kamu denetiminin, hiçbir çağdaş devletin vazgeçemeyeceği meşru bir biçimidir. Ekonomik güçler arasındaki ilişkilerin sağlıklı bir örgütlenmesi başka araçlarla güvence altına alınamadığı zaman, kamusal mülkiyet yararlı ve zorunlu olabilir. - Devletin elinde de olsa, ekonomik gücün her türlü yoğunlaşması tehlike yaratır. Bu nedenle de, kamu mülkiyeti, yönetsel özerklik ve yerinden yönetim ilkelerine göre kullanılmalıdır. - Sosyalizmin özü, dün olduğu gibi bugün de, yönetici sınıfların ayrıcalıklarının yokedilmesinde ve bütün insanlara özgürlük, adalet ve refah götürülmesindedir. Sosyal Demokrat Parti, işçi sınıfının partisi iken, giderek tüm halkın partisi olmuştur. - İşlerin bizzat yurttaşlar tarafından yönlendirilmesi dahil, yerel özerklik ilkeleri sosyal demokrasi için önemlidir. Dernekler de çağdaş toplumun yararlı kurumlarıdır.
Kapitalist düzen içinde yapılan sosyalist düzen için de gereken reformlar
genel oy hakkı, sekiz saatlik iş günü, çalışma koşullarının düzeltilmesi, dağıtım ve tüketim koşullanmn denetlenmesi
Sosyalizmin hedefi yoksullaşma değildir
İsveç'te 1932 yılında maliye bakanı olan sosyal demokrat Ernst Wigforss, sosyalizme işçi sınıfının yoksullaşmasıyla değil, tersine maddi koşullarının ve kültür düzeyinin giderek daha iyileşmesiyle ulaşılacağını savunuyordu.
İskandinav ülkelerinde sosyal demokrat düşüncenin gelişimi
İskandinav ülkelerinde sosyal demokrat düşüncenin gelişmesinde de şu koşullar rol oynadı: Marksizmin, kapitalist gelişme süreci içinde, orta sınıfların yok olacağı yolundaki öngörüsü gerçekleşmemişti. Emekçiler giderek yoksullaşmıyor, tersine durumları iyileşiyordu. Giderek boğaz tokluğuna çalışma zorunda kalacak olan işçilerin, kendi yarattıkları ürünleri satın alamamaları sonucunda doğacak ekonomik bunalımları kapitalizmin aşamayacağı varsayımı da doğrulanmamıştı (Çöküş Kuramı). Genel oy hakkının elde edilmesiyle (İsveç'te 1918'de), barışçı yollardan iktidara gelebilme inancı artmaya ve demokratik kurumlara olan saygı yerleşmeye başlamıştı.
2,074 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.