Serserilik saygınlıktan daha caziptir her zaman. Viktorya dönemi orta sınıfı normalliği tutumluluk, sağduyu, sabır, iffet, Uysal'ın, özdisiplin ve çalışanlık şeklinde tanımladığından beri, bütün eğlencenin şeytana kalacağı belliydi.
Ama hakiki sevgide hem güzellik, hem iffet vardır.Güzellik seveni günaha, sevileni iffete iter.Birisi sabrederek, diğeri şükrederek kalbine incelik verir ve sevmeyenin görmediği gözlerle görürler.İşte hak âşıkları buna iffet derler.
“Bütün dostları gezdim, gördüm. Dili muhafaza
etmekten daha iyi dost göremedim. Bütün
elbiseleri gördüm. İffet ve sakınmaktan daha iyi
elbise görmedim. Bütün malları gördüm;
kanaatten daha iyi mal görmedim. Bütün iyilikleri
gördüm; nasihatten daha iyisini görmedim. Bütün
yemekleri görüp tattım; sabırdan lezzetlisini
görmedim.”
Hz. Ömer (r.a)
Emir Ağa,
Çocukluğumuzun Afganistan'ı ne yazık ki çoktan öldü. ... Kabil'i korku sardı. O sokaklar, stadyum, pazar yerleri korku dolu; o artık hayatımızın bir parçası, Emir Ağa. Vatan'ımızı ele geçiren vahşiler, insan onurunu hiçe sayıyor. Daha geçen gün, Ferzane'yle birlikte patatesle nan almak için pazara gitmiştik. Satıcıya patatesin fiyatını sordu, ama adam onu duymadı- galiba bir kulağı sağırdı. Bunun üzerine Ferzane biraz daha yüksek sesle sordu, ansızın genç bir Talip koşarak yanımıza geldi ve elindeki sopayı Ferzane'nin baldırına var gücüyle indirdi. Öyle sert vurmuştu ki karım yere yığıldı. Adam avaz avaz bağırıyor, Ahlak ve İffet Bakanlığı'nın kadınların yüksek sesle konuşmasını yasakladığını haykırıyordu. Ferzane'nin bacağındaki geniş morluk günlerce geçmedi; bense öylece durup karımın dayak yiyişini izlemekten başka hiçbir şey yapamadım. Karşı koysaydım, o köpek hiç kuşkusuz beynime kurşunu sıkardı; hem de seve seve! O zaman Sohrab'ım ne yapardı? Sokaklar aç yetimlerden geçilmiyor zaten; sağ olduğum için her gün Allah'a şükrediyorum. Ölümden korktuğum için değil, karımın bir kocası olduğu, oğlum da yetim kalmadığı için.