ingilizlerin mustafa sagirin asılacağını öğrenmesi sonrası yaptıkları.
Bu arada İngilizler, olayların farklı yere doğru gittiğini görmüş ve hemen müdahaleye başlamışlardı. Özellikle telgrafla sürekli Ankara'ya sözüm ona talimat yağdırıyorlardı. İhsan Aksoley: -...Hariciye Nazırı Yusuf Kemal Bey'le telefonla görüştükten sonra (İngilizlerin) telgrafım almama karar verildi. Telgraf Fransızcaydı. Alınırken cümle cümle hariciye vekiline okudum. Bu telgraf Mustafa Sagir'in idam edilmemesi hakkında hükümete verilen çok şiddetli bir notaydı. Yusuf Kemal Bey, "Telgrafın alındığını teyit etmeyiniz, dedi. Telgrafı muhabere usullerine uygun olarak, "Şiddetli atmosferik tesir yüzünden alamadığım," diye bildirimde bulundum. İngilizler telgrafı üç defa tekrar etti. Ben, her defasında atmosferik izaç dolayısıyla telgrafı alamadığımı bildirdim ve muhabereye son verdim.
Sayfa 174Kitabı okudu
"Anne, on beş günlük tahtelbahir seyahatinden, Otranto boğazından geçerken yirmi üç parça İngiliz ve İtalyan zırhlısının hücumundan, birçok zamanlar Türksever Traplusgarblıların arasında tek başıma bir Türk olarak senelerce beraber yaşadıktan, deve üzerinde yaptığım binlerce kilometre yolculuktan ve özellikle Traplusgarb' ın Hums cephesinde kalpağımı delip geçen kurşundan sonra bugün sana kavuşmamda, senin ettiğin duaların tesiri var."
Reklam
Boğaz' dan hafif bir sabah rüzgarı esiyordu. Çanakkale'de Türk' e mağlup olan, fakat bugün kendilerini muzaffer sayan şımarık milletlerin teknelerindeki bayraklar dalgalanmaya başladı. Bana utanç veren bu manzaraya dayanamadım. Vapurun salonuna girip bir koltuğa oturdum, gözlerimi kapadım...
"Nazarımda yine âfâk siyeb-fâm oluyor Sanırım gurbet elinde yine akşam oluyor"
Sayfa 55 - İhsan AksoleyKitabı okudu
Alarm haberini işitir işitmez, Veli Çavuş derhal yeni beyaz bir elbise giyer ve hurma ağacına çıkıp ateşe hazırlanırdı. Bir gün Veli Çavuş' la aramda şöyle bir konuşma geçti: -Veli Çavuş! Alarm haberini alınca neden beyaz elbiselerini giyiyorsun? -Mülâzım Efendi. Şehit olursam, beyaz elbiselerimle gömülmek için.
Sayfa 53 - TimaşKitabı okudu
Hatırat
-Korkuyor musunuz teğmen efendi? -Katiyen. -Ne düşünüyorsunuz o halde? -Bir şey düşünmüyorum. -Bir saatten beri hiç kıpırdamadan ayakta duruyosunuz. Herhalde İstanbul'da bıraktığınız kız arkadaşınızı düşünüyorsunuz? -Bir kız arkadaşım yok henüz benim. Galiba, beni düşünen annemi düşünüyorum.
Sayfa 32 - timaşKitabı okudu
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.