Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
لا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ الْعَظِيمُ الْحَلِيمُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ رَبُّ السَّمَوَاتِ وَرَبُّ الْأَرْضِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْكَرِيمِ "Zatındaki yüceliği, , günahlarına rağmen kullarına azab etmeyip mühlet vermesiyle malum olan Allah'tan başka ilah yoktur. Bütün mahlukattan daha buyük olan yüce arşın sahibi Allah'tan başka ilah yoktur .Göklerin, yerin ve sayılamayacak kadar hayır ve bereketi muhtevi olan arşın Rabbi, Allah'tan başka ilah yoktur. Buhâri, hadis no :6346
Sayfa 67 - Hüküm kitap
Tasavvufun konusu, Allah Teala nin yüce zatidir. Çünkü tasavvuf Allah Teala nin zatının tanınması (marifetullah) itibariyle ondan bahseder. Bu bahsetme müşahede ile olur bu da ihsan makamıdır.
Reklam
Allah’a inanıyorsanız o böyle buyuruyor yüce Kitabında: Siz onların tamamen köleleri olmadıkça Yahudiler ve hristiyanlar sizden razı olmazlar, yani sizi dost kabul etmezler.
Sayfa 141Kitabı okudu
Ey kardeşim! Günlerini boş geçirme.Sen şimdi hürsün,irade sahibisin.Buna sahip olduğun müddetçe ahiretin için kazanç sağlayabilirsin.Dikkat et! Ahiret pazarı kesattır.O günün sermayesini bu günden hazırla.Gün gelir bu sermayen büyük kıymet kazanır.Öyleyse,o gün için çok çalış sermayeni artır.Zira kabre girdikten sonra onları yapmaya takatin olmayacaktır. Yüce Mevlâ'dan bizi o zorlu güne hazırlanmayı ihsan etmesini diliyor, pişman olanlardan olmamayı temenni ediyoruz.Rabbimiz bizi tekrar dünyaya dönmeyi isteyenlerden kılmasın.Bize ve tüm müslümanlara kabir hayatının sıkıntılarını kolaylaştırsın.Âmin...
Ahh Düştü Gönlüme
Ya Resûlallah! Senin; canınla, malınla yaptığın mücadeleyi, kelimelerle ifade etmekten bile aciz olan bizlere "ümmetim" diyecek misin " Hesap Gününde", Allah'ın huzurunda? Senin davan için uykuları kaçmayan, rahatları bozulmayan, kalpleri titremeyen, Allah'a ve Resulü'ne karşı utançlarından ayaklarının dermanı kesilip yerlere yıkılmayan, senden görünüp, davan için hiçbir şey yapmayan, Müslüman olduklarını söyleyip bütün hayatlarını İslam'a zıt olarak tanzim eden bu insanlar, senin sancağın altına girmek isterlerse Mahşer Günü'nde onları nasıl takdim edeceksin Rabbine? Sen ey Vahşi'ye ve Hind'e selâmet ihsân eden Yüce Peygamber! Mümin ölüp, sancağının altında haşrolunmak istiyoruz Ekber Allah'ın huzurunda. Bize, bize rağmen şefaat et!
Sayfa 11 - BEYANKitabı okuyor
Allah Elçilerinin "Vahiy makamı", bilge kişilerin yüce ilhâm mâverası, ulvi inkılapların hürriyet berzahı, ilmî firarın irfan mabedi dağlar...
Reklam
Kullar için Kur'ân âyetlerinin nüzülünden daha büyük bir nimet olamaz. Ama buna rağmen bu âyetler kimi topluluklar için imtihan, şaşkınlık, sapıklık ve mevcut kötülüklerine kötülük katmaya sebep olur. Kimilerine de ihsan, rahmet ve mevcut hayırlarına hayır katmaya sebep olur. Kul- ları arasında farklılık kılan, tek başına hidayete ileten ve dalalete götüren Yüce Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir
Sultan Alp Arslan 14 Rebîülâhir463/19 Ocak 1071 tarihinde Nehrü'l-Cezv denilen yöreden Fırat'ı geçti.Güzel bulup hayran kaldığı bu çadırlıkta orduğah kurduğu sırada Sultan Alp Arslan'ın yanından ayırmadığı ve arkasında namaz kıldığı belirtilen Fakih Ebû Nasr Muhammed b. Abdülmelik el-Buhâri gelerek,"Efendimiz, sana ihsan buyurduğu nimetten dolayı yüce Allah'a şükret." demişti. Alp Arslan ise, "Bu nimet nedir?" diye sordu.Gelen cevap Sultan Alp Arslan'ı daha önceki Türk hükümdarlarından farklı bir yere koyuyordu.Fakih sözlerine şu şekilde devam etti: "Bu ırmağı şimdiye dek köle (memlûk) olmayan hiç bir Türk hükümdarı geçmemiştir.Bugün ancak siz geçtiniz."
Sayfa 167Kitabı okudu
Fırat'ı geçen ilk hükümdar
Sultan Alp Arslan'ın yanından ayırmadığı ve arkasında namaz kıldığı belirtilen Fakih Ebû Nasr Muhammed b. Abdülmelik el-Buhârî gelerek, "Efendimiz, sana ihsan buyurduğu nimetten dolayı yüce Allah'a şükret." demişti. Alp Arslan ise, "Bu nimet nedir?" diye sordu. Gelen cevap Sultan Alp Arslan'ı daha önceki Türk hükümdarlarından farklı bir yere koyuyordu. Fakih sözlerine şu şekilde devam etti: "Bu ırmağı şimdiye dek köle (memlûk) olmayan hiçbir Türk hükümdarı geçememiştir. Bugün ancak siz geçtiniz."
Sayfa 167Kitabı okudu
Genel terbiye; O'nun bütün mahlükatı yaratmış olması, onlara rızık ihsan etmesi ve dünyada kalmalarını sağlayan maslahat ve menfaatlerinin yolunu göstermesidir. Özel terbiye ise dostlarına yönelik terbiyedir. Onları iman ile terbiye eder, imana muvaffak kılar ve imanlarını kemâle erdirir. Kendileri ile imanları arasında engel teşkil eden çeşitli hususları önlerinden kaldırır, bertaraf eder. Terbiyenin gerçek mahiyeti, her türlü hayra ulaşabilme başarısını ihsan etmek ve her türlü şerden korumaktır. Herhalde peygamberlerin yüce Allah'a çoğunlukla "Rab" adını anarak dua etmelerinin sırrı da bu olsa gerektir. Çünkü onların bütün istekleri, yüce Allah'ın "Özel Rububiyet"inin kapsamı içindedir
Reklam
"Ey parlak yıldız, seherin oğlu, göklerden nasıl düştün! Sen ki, milletleri devirdin, nasıl yere yıkıldın! Ve kendi yüreğinde derdin: Göklere çıkacağım, tahtımı Allah'ın yıldızları üzerinde yükselteceğim ve ta kuzeyde cemaat dağında oturacağım: Bulutların yüksek yerleri üzerine çıkacağım, kendimi yüce Allah gibi edeceğim."
İŞAYA 14:12
*~●。。。"Ey parlak yıldız, seherin oğlu, göklerden nasıl düştün! Sen ki, milletleri devirdin, nasıl yere yıkıldın! Ve kendi yüreğinde derdin: Göklere çıkacağım, tahtımı Allah'ın yıldızları üzerinde yükselteceğim ve ta kuzeyde cemaat dağında oturacağım: Bulutların yüksek yerleri üzerine çıkacağım, kendimi Yüce Allah gibi edeceğim."
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Hikmet ve basiret sahibi bu büyüklerden biri olduğuna hüsn-i zan ettiğimiz İbn Atâullâh el-İskenderî-kuddise sirruh-, bu latif hakikate ve ince edebe şöyle işaret eder: "Hayır ve hasenât, ibâdet ve taat senin tarafından iş- lendi diye sevinme; fakat bu güzellikleri, Allah seninle ve sende ortaya çıkardığı için, işte bu lütfa ve teveccühe svin! Nitekim Rabbimiz şöyle buyurmuştur: (Ey Nebiyy-i Ekrem! Kullarıma) de ki: Ancak Allah'ın fazlı ve rahmetiyle, işte ancak bunlarla sevinsinler! Zira bu ihsân ve ikramlar, onların toplayıp biriktirdiği her şeyden daha üstündür ve daha hayırlıdır." (Yūnus Sûresi, 58) Müfessirler bu âyet-i kerimede zikredilen fazl ve rahmeti, Yüce Rabbimizin kullarına olan her çeşit ihsân ve ikramı anlamında açıkladıkları gibi, "Kur'an ve İslâm nimeti" olarak da tefsir etmişlerdir. İbn Ataullah kuddise sirruh da bu mânâlarla birlikte, zâhiren kul tarafından işlenen hayır ve hasenâtın, ibâdet ve taatların da esasen Hak Teâlâ'nın kuluna olan fazl ve ihsânı olarak görülmesi gerektiğini hatırlatmıştır. Burada dikkat çekilen çok daha önemli bir diğer husus da, sevinme noktasının amelin kendisi değil, Hakk'ın kuluna olan iltifat ve teveccühü olmasıdır. Yani kul burada, amelden ziyade Rabbiyle sevinmiş olmaktadır.
Sayfa 38
Allah'ın sana verdiğinden (0'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste'; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.
Kasas Sûresi, 20. Cüz, 77. Ayet
عَنِ النبي صلى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ: يَقُولُ الرَّبُّ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى: مَنْ شَغَلَهُ الْقُرْآنُ وَذِكْرِي عَنْ مَسْأَلَتِي، أَعْطَيْتُهُ أَفْضَلَ مَا أُعْطِيَالسَّائِلِينَ، وَفَضْلُ كَلَامِ اللَّهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَلَى سَائِرِ الْكَلَامِ، كَفَضْلِ اللَّهِ عَلَى خَلْقِهِ». Ebû Said el-Hudri radıyallahu anhdan rivayet edildiğine göre, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Her türlü kusurdan uzak ve yüce olan Allah şöyle buyurdu: 'Bir kimse Kur'an okumak, onu ezberlemek ve beni zikretmekle meşgul olduğu için duâ etmeye fırsat bulamazsa, ben dua edenlere verdiklerimin en değerlisini ona ihsân ederim."
1.228 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.