Emir Sultan Herkes Cennete Gitti Yıldırım Bayezid, Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescit yaptırmak ister. Mimarlar, bugün Ulu Camii’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara, başka yerden muadil yer verilir. Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır, gönülleri hoş edilir. Ancak
Hadi gidelim, dedi ihtiyar, ayın battığına inanmazsan yıldızların parladığını da göremezsin, şansımızı başka bir yerde arayalım.
Sayfa 29 - Jaguar Kitap, 2020Kitabı okuyor
Reklam
İhtiyar coşkusuz ölür, genç eğer ölürse coşkuyla ölür. İtiraf edeyim, gençken ölmeyi çok isterdim. Coşkuyla ölmek isterdim.
"Hatıralar, ihtiyar beyinlerin bastonudur."
Eskiden yaşlılara bakar; işin çoğunu halletmişler, sıkıntıysa çekmişler, bedelse öde­mişler, kayıpsa yaşamışlar, hayal kırıklıkları ise bitmiş geç­miş, günahsa düşüne, sıkıla, ezile, ufalana içten içe yıkanıp az çok temizlenmişler ne güzel, benimse tüm bunları yap­mam, yaşamam, tüm bunlardan sağ çıkmam gerekir diye düşünür dertlenir, onlara imrenirdim. Meğer bu dediklerimi yapabilen kaç ihtiyar varmış? Birkaç mı, herhalde. Yer gök, gök kapılan açılmış zaten onları bekliyor, onlar da gitmeyi bekliyor. Asıl büyük kalabalık ihtiyar görünümlü gençler. Her daim genç kalanlar. "Gencin hayırlısı ihtiyarlığa öze­nen, ihtiyarın şerlisi gençlere imrenendir," diyorlar. Bu ihti­yar görünümlü, ihtiyar yaşındaki gençler, ölmek istemeyen kalabalığı da bunlar oluşturuyor. Hayatı, ölmeyi isteyecek şekilde yaşamak gerek ihtiyarlamak ve ölmek için. Genç kal­mamak, hala avil avil bakmamak gerek gitmek istemek için.
“Ol âdemi bağışlayın. Adı belli Âdem’dir. Yolun yokuşunda, sokağın dönüşünde kalmıştır. Gençtir lâkin sevmiş ihtiyar olmuştur.” …
Reklam
İnsan, ruhunu alçaklıktan Kurtarabilmek için İhtiyar toprak anayla Ölümsüz bir birlik kurdu.
Ben, bir gün bir kahvenin terasında elimi bırakmak isteyen o ihtiyar dilenci gibiyim."Ah bayım" diyordu adam,"mesele kötü insan olmak değil ama ışığı yitiriyor insan."Evet ışığı, sabahları kendini bağışlayan kişinin o kutsal masumluğunu yitirdik biz.
Albert Camus
Albert Camus
“Sonuçta hepimiz çocukluğun uzun uykusundan birer ihtiyar olarak uyanmıyor muyuz? Her birimiz o çok mutlu -yok, mutlu da değil, daha çok eksiksiz ve tamam-hissettiğimiz ana geri dönmek istemiyor muyuz? Ve en nihayetinde nefesimiz kesilip yere uzandımızda, şefkatli bir el tarafından o büyük uykunun affedici kucağına bırakılmamanın hayalini kurmuyor muyuz?”
Sayfa 83 - Can YayınlarıKitabı okuyor
128 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Kitap Serdar adlı arayış sahibi gencin yurt dışına göç etmek zorunda kalışıyla başlıyor. Sınırda tanıştığı İhtiyar ile kendi hayatına dair değişimler yaşıyor. İhtiyar ile muhabbetinden; kendi kültürüne/değerlerine ait destanlar, hikayeler, şiirler öğreniyor. Bunlardan büyüleniyor. Ve bu tanışıklıktan, İhtiyar'ın hayatına doğru gizemli bir yolculuğa çıkıyor. Buradan da kendi hayatına dair bir yolculuğa tabii ki de. Kitabın sonuna doğru ise kitabın ismi ile paralel hüzünlü hakikat gerçekleşiyor. Mehmet Uzun, merak ettiğim yazarlardandı. Bu kitap, okuduğum ilk kitabı. Fakat ilk yazdığı eserlerden biri olması hasebi ile midir, Kürtçe'den çeviri bir eserin aslındaki mânâ'yı tam yansıtamamasından mıdır bilmiyorum; kurgusu, dil ve anlatımı bakımından çok sağlam bulmadığımı söylemek isterim.
Yaşlı Rind'in Ölümü
Yaşlı Rind'in ÖlümüMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20174,192 okunma
Reklam
50 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Benjamin Button'un Tuhaf Hikâyesi Sayfa: 50 Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Benjamin Button, anne babasının o doğmadan önce kurduğu hayalleri yerle bir ederek ‘utanç’ kaynağı olarak bir ihtiyar olarak doğar. Ve bir şekilde zamanı tersten yaşamaya başlar. Filme de konu olan bu kitap oldukça etkili bir hayal gücüyle kaleme alınmış çok beğendim.
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021,2bin okunma
Ancak bütün müşterilerimiz köşklerde yaşamıyordu. Köşklerin hepsi dokuz-on taneydi. Ötekiler, tek katlı, birkaçı da üç katlı evlerdi. Bunların harem ve selamlık bölümleri yoktu. Ev, bütünüyle haremdi. Evin beyi ile oğullarından başka, yabancı bir erkek giremezdi. Bakkal, gezgin satıcı veya biz, dışarıdan, yani sokaktan yapardık alışverişi.
Ey neşeli ihtiyar, İçini karartmak istemeyeceksen: Seveceksin; Saçların beyazlaşmışsa da.
Sayfa 23
Gücü tükenmiş bir ihtiyar siluetine büründü artık umutlarım.
Sayfa 106 - Destek Yayınları
Resim