Muhammed b. el-Huseyn (el-Âcurrî) dedi ki: Uzun seneler önce ihtiyar bir kadının yanında iki beyaz çorap görmüştüm. Bana Dımeşk ehlinden bir gencin haksız yere bir yeraltı zindanında tutulduğunu ve onun çorapların kenarlarına garipler hakkında iki şiir beyti işlediğini söyledi. Kenarlardan birinde şu yazıyordu: Derde sabreden bir garip gurbet diyarında Rabbim, her garibin yurdunu yakın eyle ona Diğerinde de şu yazıyordu: Garibim ben ve kınanmam ağladım diye Zira gözyaşı dökmek yakışır her garibe.
Sayfa 51
İnanç
Gençliğimin ilk devresinden itibaren, yirmi yaşına girmeden evvel, büluga yaklaştığım zamandan bugüne kadarki şim- di yaşım elliyi geçmiştir - bu derin denizin dalgaları ile mücadele ediyorum. Cesaretle derinliklerine dalıyorum. Korkak ve çekingen değilim. Bütün karanlık durumlarda da uğraşıyorum. Her güçlüğü yenmeye çalışıyorum. Her uçurumu atlamaya gayret ediyorum. Her fırkanın itikadını araştırıyorum. Her taifenin mezhebine ait sırları meydana koymağa çabalıyorum. Hangisi hak, hangisi bâtıl; hangisi Peygamberin sünnetine uygun, hangisi bid'at üzerine kurulmuş? anlamak istiyorum. Bir bâtınînin içindekini öğrenmek dilerim. Bir zahirinin gittiği yolun neden ibaret olduğunu öğrenirim. Bir felsefecinin felsefesinin mahiyetini anlamayı arzu ederim. Bir mütekellimin (İlm-i Kelâm âlıminin) fikrinin ne olduğunu, ne için mücadele ettiğini tetkik ederim. Bir mütasavvıfın iç temizliğine nasıl eriştiğinin sırrına vakıf olmayı çok isterim. Bir abidin ibadetinin ona ne sağladığını incelerim. Allahı inkâr eden bir zındıkın bu inkâra cüret etmesinin sebeplerini araştırırım. Gençliğimin iptidasından beri hakikatleri kavramaya susamış olmak fıtrî bir âdetimdir. Allah tarafından yaradılışımda yer etmiştir, Bunda benim ihtiyar ve arzumun tesiri yoktur, Bu sayede taklit bağından kurtuldum. Çocukluk devrine yakın bir zamanda, göreneğe dayanan akidelerden âzade kaldım. Çünkü gördüm ki daima hıristiyan çocukları hıristiyan olarak, yahudi çocukları yahudi olarak müslüman çocukları da müslüman olarak yetişiyorlar.
Reklam
Kelam ilmi
Acaba şu zamanda (Gazâlî'nin devrinde) durum nasıldır?... Bugün, durum öyle bir raddeye gelmiştir ki, kelâmı inkâr eden bir kişi, "mecnun" olarak ilan ediliyor. O halde insana düşen vazife, bu zamanda nefsi ile meşgul olmak ve başkaları hakkında sükûtu ihtiyar etmektir.
Dünya, erkekleri aldatıp, kendine âşık eyleyen, sonra evine götürüp öldüren, zehirleyen zalim bir dul kadına benzer. İsa (aleyhisselâm) keşfinde dünyayı ihtiyar bir kadın şeklinde görüp sordu: “Kaç kocan vardır?” Dünya, “O kadar çok ki, sayamam” dedi. “Öldüler mi, yoksa seni boşadılar mı?” buyurdu. “Hayır! Belki hepsini ben öldürdüm”, dedi. İsâ (aleyhisselâm) bunun üzerine, “Bu ahmaklara şaşarım ki, diğerlerine ne yaptığını görürler de yine seni isterler, hiç ibret almazlar” buyurdu.
Sayfa 103Kitabı okudu
Cehalet İnsan bazen gençliğine güvenir. Gençlikle beraber ölümün yakınlığını uzak bir ihtimal sayar. Miskin! Düşünmez ki, memleketinin ihtiyarları sayılsa memleketindeki erkeklerin onda birinden daha azdırlar. Onların az olmaları ölümün gençler arasında daha çok olmasındandır. Bir ihtiyar ölünceye kadar bin çocuk ve genç ölür.
Mağaraya sıkışan 3 arkadaşın hikayesi...
~~~ Abdullah b. Ömer (radıyallahu anh), Rasûlüllah (sallallahu aleyhi vesellem)'ı şöyle buyururken işittim demiştir: "Sizden öncekilerden üç kişi yola çıkmıştı. Nihayet, gecelemek için bir mağaraya sığınıp içerisine girdiler. Derken dağdan bir kaya yuvarlanarak mağarayı üzerlerine kapattı. Bunun üzerine: "Şu biline ki,
Sayfa 24 - Hadis, müttefekun aleyhtir.Kitabı okuyor
Geri127
276 öğeden 271 ile 276 arasındakiler gösteriliyor.