Derdi, derdini anlattığı kimsenin aslında uzanamayacağı bir şeydi. Büyük dertler küçük adamlara anlatıldığı için hastalığa dönüyordu. İnsanlarla konuşurken fark ediyordu ki söylediğinin değil, onlara söylenmesinin ve söyleneceğin peşindeydiler. Hiçbir şey gerçek manası ile yeni olmasada yeni diye de dinlenmiyordu zaten, dinleyenin nasılsa muhakkak eskisiydi ya da bir yerden bildiğiydi ya da olması gerekeni bildiğiydi.