Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ihtiyar

ihtiyar
@ihtiyar
Sıkı Okur
Sınırlı karakterlere sığmayan bir karakter miyim diye endişelendim... #65954273
Anlatmak hemen her zaman bir armağandır, anlatılan hikâye zehir taşısa ve saçsa bile; aynı zamanda bir bağdır, güven duymaktır, er veya geç ihanete uğramayan güven ise nadirdir; dolanıp dügümlenmeyen, sonunda sıktığı içın bıçak ya da jiletle kesilmesi gerekmeyen bağ da nadırdır. Benım güvenip verdiğim onca sırrın kaçı olduğu gibi korunmuştur?
Sayfa 11
Reklam
Hayatta olmanın tek güç yanı bilen olmaktır. Tüm bilenlere imdat gelsin.
Sayfa 90
Büyük zannettiği adamlar bazı büyük şeylere sahip olabilen küçük adamlar, bazıları büyüğe de sahip olmayıp iyi poz veren adamlar, bazısı iyi anlatan bazısı iyi dinleyen adamlar, bazısı bilgili ama çocuk kalmış, bazısı kimi bazısı neyi taklit edeceğini iyi bilen adamlar, her taklidi herkesin yanında yapmayacak kadar taklidi tanıyabilecekleri de tanıyabilen adamlar vardı.
Sayfa 89

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Üniversitedeki bazı hocalar hiçbir keşfin olmadığı ama eski kıymetli keşiflerin üzerine yılmadan bıkmadan sıkılmadan hiç üstüne koydukları şeyin sahibine bakmadan âdeta kıymetli bir mobilyanın üzerine pat diye oturur gibi üç günde üç ayda üç senede hükmünü koyan, sadece bu hükmü koymak için yaşayan okula gelen talebelerden fevkalade yılgın ve tahammülsüz, dinlememeyi ve hor görmeyi kendilerinden memnuniyet duyarak olmasa da elbise olarak giyinmiş, baston olarak tutmuşlardı. Kant'ı, Comte'u, Decartes'ı, Lewis'ı, Durkheimii.....talebeden korumaktan bostan bekçisine dönmüşler, hiddet ve asabiyet, azaları olmuştu.
Sayfa 76
Yalnızken duyulan üzgünlük
Sonra insanın yalnuzken duyduğu mahzunluk çok bereketli. O vakit kulağıma dolanın zerresini kimse fısıldayamaz, bunu da yaşadım, halen söyleyebildiklerim, anlayabildiklerim o halde iken duyduklarımdır, bunu nasıl kenara bırakayım, nasıl bu kadarı yeter diyeyim. Katlanabilirim gibi geliyor, hatta bu suretle kendimi de ikiye, üçe, beşe katlayabilirim gibi geliyor. Yoksa sen daha iyi bilirsin ama adamı katlayıp kenara koyuyorlar, sen de buruşuğunla, çözülemeden, açılamadan, dökülemeden kalıyorsun, kalacaksın çaresiz. Bundan da korkuyorum çünkü ağzıma değen bir tat var, gördüğüm bir ihtimal var, zihnimde bir hayal var, ona yaklaşmaya hayatım demek istiyorum.
Sayfa 19
Reklam
Herkesin kendi hakkında bir hayali ve bu hayalin gerçek olduğuna inanma ve inandırma gayreti vardı.
Sayfa 18
“Sen ne dedin, sen?” diye sorunca, “Ne diyeyim, o öyledir, bilen herkes biliyor sanır, anlayan herkes anlıyor sanır, bildiği ile konuşuyor ama bildiğini bilen yok diye söyledim,”...
Sayfa 17
Eşikiya dünyaya hükümdar olamaz!
İnsanlık yarım kalan sözü, geçmişten geleceğe, karanlıktan aydınlığa uzanan çağlarda tamamlayacaktır. Yeter ki, Mustafa Kemal'in şu yalın ilkesi akıllardan uzak tutulmasın: "Adalet ve merhamet dilenmek gibi bir prensip yoktur. Türk milleti, Türkiye'nin müstakbel çocukları bunu bir an hatırdan çıkarmamalıdırlar.” Bu sözün anlamını, makamlara oturanlardan daha çok, bağımsız, özgür ve insanca yaşamak için “Hak, kuvvetin üstündedir” ilkesinin erdemliliğin temeli olduğuna inanan gençler değerlendireceklerdir. Zerre kadar kuşku yok!
Sayfa 498Kitabı okudu
Neyire..
ABD yönetimi ve onun destekleyen tüccarlar da Irak'a savaş açma kararı vermek üzeredir. Ne var ki kamuoyunun savaşı destekleme oranı beklenenin altındadır. 10 Ekim 1990'da ABD senato komisyonu karşısına 15 yaşlarında Neyire adında genç kız tanık olarak çıkarılır. Neyire, Kuveyt'teki bir hastanede gönüllü olarak çalışmaktayken, hastaneye giren Irak askerlerinin yoğun bakım altındaki 15 bebeği yere atarak ölmeye bıraktıklarını gözyaşları içinde anlatır. Neyire'nin ve ailesinin can güvenliği gerekçesiyle kimliği açıklanmaz. ABD Başkanı Bush, medyada konuyu işler. Televizyonlardan acılı Neyire'yi izleyen Amerikan halkı da gözyaşlarını tutamaz; Irak'a karşı savaş açılmasını destekler. ABD, saldırıya geçer. Irak'ın güneyini ve kuzeyini işgal eder. Neyire'nin kimliği de daha sonra ortaya çıkar. Onun hastaneyle bir ilgisi yoktur. Neyire Kuveyt elçisi Saud Nasır Al-Sabbah'ın kızıdır. Yapılanlar bir göz boyama işidir. Kızın tanıklığını ve yayın kampanyasını örgütleyen “halkla ilişkiler” şirketi Hill & Knowlton'dur. Bu şirket, ABD'de oluşturulan Citizens for a Free Kuwait (Özgür Kuveyt için Yurttaşlar) tarafından kiralanmıştır. ”
Sayfa 199Kitabı okudu
Bir koltuk 4,7 milyon dolar.
Parayı verenin lehinde yasal değişikliklerin ve kararların çıkmasını sağlamak; bu işi yaparken de, karar vericilerle, para vericileri buluşturne Amerikanca terimler kullanarak “Lobi Şirketi” demenin bir nedeni olmalıdır. İşte Charles Lewis de ABD halkı adına bu nedeni arıyor; “Lobicilerin parlamento işlerinde yürüttükleri ticaretin ne denli yoğun ve o denli de getirici olduğunu merak edenler, bu sayıları anımsamalıdırlar” dedikten sonra ekliyor: “Bağış yapanlarda büyükler de siyasal oyunu içerden oynuyorlar. CPP(Center for Responsive Politics) ye göre 1996'da senatoda bir koltuk elde etmenin ortalama bedeli 4,7 milyon dolar ve temsilciler meclisinde bir üyelik kazanmanın ortalama bedeliyse 674.000 dolardır. Bu paraları arka bahçedeki mangal partilerinde toplayamazsınız... Siyasal kampanyalar kaçınılmaz olarak, derin cepli bağışçılara, şirketlere, sendikalara ve federal devlet dairelerinde görülen işlere bağlıdır.” Bu çok ama çok ayrıcalıklı bir oyundur ve para, yalnızca parlamentoya girişi sağlamakla kalmaz, orada yapılacak işleri de satın alır; çünkü Amerikan usulü demokrasi parasız olmaz.
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
Anglo-Sakson demokrasinin etik çizgisi...
Bu “etik” içeren yeni değerlere kirli paralar da değmektedir. Bu kirliliğin yoğunluğu öylesine derindir ve öylesine kanlıdır ki yüzlerce cilt kitap yazılsa yeterli olmaz. Çarpıcı bir örnekle yetinelim. İran İslam Devrimi'nden sonra ABD, İran'a düşmandır. ABD, İran'a karşı savaşında Irak'a destek olmaktadır. ABD aynı zamanda Nikaragua'daki yönetimi yıkmak için eski diktatörün adamlarından devşirilmiş 'Contra' ordusunu kurmuştur. Bu orduya silah ve malzeme yetiştirmek için para gerekmektedir. Bu arada İran'ın füzelere gereksinimi vardır. Başkan ve NSC (ABD MGK“'si) ile CIA el ele verir. İşin içine mafya, silah tüccarları, bankalar girer. İran İslam Devrimi'ne düşman görünen İsrail”den alınan füzeler, CIA'ya bağlı şirket ve bankaların da yer aldığı bir ağ içinde İran'a verilir. Karşılığında alınan para Nikaragua işlerine harcanır. Bu para da yetmez ve contra'lara silah taşıyan uçaklar, dönüşlerinde kokain getirirler. Bu örtülü operasyonda, banka ile taşıma şirketi ilişkisi içinde yer a an İranlı Ferhad Azima kazandığı paralardan bir bölümünü, Cumhuriyetçi Parti'ye ve Başkan'ın Yemek Komitesi'ne bağışlar, Ne de olsa “etik” içinde “temiz” bir iştir, Bu işlerin alt kademesi yargılanır ve mahküm olur, ama başkanlara bir şey olmaz, O zamanlar Ronald Reagan ABD başkanıdır ve CIA yöneticisi de George Bush'tur.
Sayfa 197Kitabı okudu
CIA'dan ayrılarak tüm ajanları ve operasyonların iç yüzünü açıklayan Philip Agee, “Operasyonlarımızın U.S merkezli çokuluslu şirketler için yararlı işletme koşullarını nasıl hazırladığını göstermeye çalışacağım” diye başlıyor ve sıralıyor: “Bu koşullar, siyasal egemenlik ile birlikte, bizim temel amacımızı oluşturuyordu. Liberal demokrasi ve çoğulculuk denen şey sonuçta bu amaçlarımız için bir araçtı. 'Özgür seçimler?' demek gerçekte bizim desteklediğimiz adaylara gizliden para ödeyerek müdahale etmemiz demektir. 'Hür sendikalar' demek, bizim kendimize bağlı sendikalar kurma hürriyetimiz demekti. 'Basın özgürlüğü' demek bizim hazırladığımız materyalleri kendisi yazmış gibi yayınlayan gazetecilere ödeme yapma özgürlüğümüz demekti. Seçilmiş bir hükümet ABD'nin ekonomik ve siyasal çıkarlarını tehdit etmeye başlarsa görevden uzaklaştırılmalıydı. 'Sosyal ve ekonomik adalet' halkla ilişkilerde hoş kavramlardı, hepsi o kadar.”
ULUS DEVLET ADIM ADIM YIKILIR
Paralel yönetimin oluşturulma süreci, uygulamada ülkeden ülkeye küçük değişiklikler gösterse de ana program değişmiyor. İçine sızılan devletin bürokratlarının da yardımıyla, yaygın bir medya ve entelektüel yedek güç operasyonuyla, Amerikalıların “manufacturing public perception” dedikleri “kamuoyunun algılama dizgesini üretme” sürecinde, aşamalar bir bir geçiliyor; ülke insanları, aslında kendilerine benimsetilmiş olan düşünceleri ya da eylem planlarını, kendi kurumlarının ve beyinlerinin ürünüymüş gibi algılayıp eyleme geçiyorlar. Beyin temizleme, beyne yeni algılama düzeneği yerleştirme, örgütleme, kimlik oluşturma ve eyleme geçirme süreci 22 adımda gerçekleştiriiyor:
Abd' nin Sovyetlerin Birliğini nasıl yıktığına örnek
Weinstein, Orta ve Güney Amerika ülkelerinde, Filipinler'de demokrasi operasyonuna yönetici olarak katılmıştı. Ne ki, adını en çok duyurduğu operasyon, daha 1980”lerde Helsinki İnsan Hakları Sözleşmesi'nin uygulanma aşamasında, Sovyet karşıtlarının yer aldığı Helsinki Vatandaşlar Komitesi (Helsinki Accords on Human Rights)'ni
Project Democracy
ABD Başkanı Reagan 1982'de yönetime gelir gelmez, kendisine doğrudan bağlı bir çekirdek kadro oluşturdu. Bu kadro eliyle biçimlendirilen yeni demokrasi modeli, iki temel düşünceye dayanıyordu: Ülkelerinin bağımsızlığı için örgütlenen her siyasal hareket komünisttir ve ülke bağımsızlığı için savaşan, silahlı olsun olmasın her oluşum teröristtir. Onlara göre bağımsızlık örgütleri nerede olursa olsun terörist olmakla kalmaz, aynı zamanda kesinlikle KGB tarafından kurulmuştur. Reagan'ın kadrosuna göre, diktayla yönetilen ülkelerde yapılan kıyımlar, baskı ve zulümler, “terörizm” olarak adlandırılamaz. Çünkü bu dikta yönetimleri, komünizme karşı savaşmaktadırlar. Bu ilginç teoriye, ABD'deki kimi siyaset yazarlarınca “Reagan Demokrasisi” adı verildi. Oysa Reagan yaklaşımı, onların gösterdiği denli basit ve hafife alınacak türden değildi. Aslında Reagan Demokrasisi yalnızca sert antikomünist savaşım döneminden “Yeni Dünya Düzeni'ne geçiş evresiydi. Temel amaç; NATO - Varşova Paktı çekişmesinin, NATO lehine çözülmesi ve ardından oluşacak yeni devletlerarası düzeni, uydu siyasetçi ve uydu askerlerle ya da elemanları güderek uzaktan yönlendirmek yerine, ülke halklarının da canı gönülden onayıyla yerinden ve doğrudan yönetmekti. Uzun dönemli amaçlara yönelik etkinliklerin kalıcı olması için, veni kuşaklardan bu işin önemli bir ayağı olan örgütlü akademisyenler tabanı oluşturmaktır.
1.182 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.