Başkasının yarasıyla meşgul olan kendi yarasını unutur
Sen ya nefsinle meşgul ol, ya da nefsini düzelttikten sonra başkasıyla meşgul ol. Bu iki halin dışına çıkma ve sakın kendi nefsini düzeltmedikçe, başkalarıyla uğraşma ve böyle kimselerden olma...
Mâlik bin Dinâr'a, "Allâh'a duâ et, bize rahmet versin." dediklerinde: "-Siz yağmurun geciktiğinden şikâyet ediyorsunuz. Ben ise bizim bu hâl ve hareketlerimize göre, üzerimize taş yağmasının gecikmiş olduğunu söylüyorum." dedi.
Reklam
Süfyan-ı Sevri şöyle demiştir. Bir alimin çok dostu olduğunu gördüğün zaman, bilmiş ol ki, o alim hak ile batılı birbirine karıştırmıştır. Eğer hak ile batılı birbirine karıştırmamış, olsaydı, dostu az, düşmanı çok olurdu.
Tâbiînden olan Ebû Sıddık Nâcî de şöyle anlatıyor: Süleyman aleyhisselâm mâiyetiyle yağmur duâsına çıkmıştı. Yolda sırtüstü yatan ve ayakları havada bir karınca gördü. Karınca: "-Allâhım! Ben de senin yaratıklarından biriyim. Senin rahmetine ve senin bana vereceğin rızka muhtacım. Sen bizi başkasının suçundan dolayı helâk etme!.." diye duâ ediyordu. Bunu gören Süleyman aleyhisselâm: "-Geri dönelim, yağmur için gerekli duâ yapılmıştır." dedi.
istersen ilk devir salih alimlerinin öğrasında giderek onlara uyarsın, istersen gurur ve kibir zincirine sarılarak son zamanlardaki ihtiras sahibi alimlerin arkasına düşersin. Ashab ve Tabiîn alimlerinin meslek edindiğ güzel ilimler yıkılmış, onun yerine geçen ve insanları meşgul eden ilimlerin çoğu ilave ve bid'atlerden ibaret olmuştur. Böylece Peygamber Efendimizin buyurduğu şu gerçek, bir mucize olarak ortaya çıkmıştır: "İslam dini garip başladı, yine başladığı gibi garip olarak dönecektir gariblere cennet olsun!.."146
kötü alimlerin dine verdiği zarar, şeytanların verdiği zarardan çok daha büyüktür. Çünkü şeytan ba gibf alimleri alet edinerek insanlarım kalbinden imanı bunlarla çekip alıyor.
Reklam
Süfyân bin Uyeyne: "-Kimsenin kusurları, onu duâ etmekten alıkoymasın. Çünkü Allah Teâlâ en kötü mahlûk olan şeytanın bile duâsını kabul etmiştir. O, rahmet kapısından koğulduğu vakit: رَبِّ فَأَنْظِرْنِي إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ، قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنْظَرِينَ» "Rabbim! (İnsanlar) dirilinceye kadar bana mühlet ver." diye duâ edince; "Vakt-i malûma kadar bekletilenlerdensin; sana muayyen bir zamana kadar müsâade edilmiştir." (A'râf sûresi, 7/14 - 15 ) buyurmuş ve dileğini kısmen olsun kabul etmiştir.
Nitekim Ebû Hüreyre Resûl-i Ekrem'den şöyle rivâyet ediyor: أَقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ عَزَّ وَجَلٌ وَهُوَ سَاجِدٌ فَأَكْثَرُوا فِيهِ مِنَ الدُّعَاءِ "Kulun, Allâh'a en çok yakın olduğu, secde hâlidir. Secdede Allâh'a çok duâ edin."
وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ "Ve Rabbiniz, "Bana duâ edin, ben de sizin dâvetinize icâbet edeyim." buyurdu. Bana ibâdet etmekten kibredenler, hakîr olarak cehenneme girecekler." (Mü'min sûresi, 40/60 )
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.