Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birinci Dünya Savaşı esnasında Ermeniler tarafından işlenmiş cinayetlerin en tipik olanlarından bazıları aşağıda kaydedilmiştir: Ermeniler, bir Türk köyünün, 7-8 yaşındaki kızları dahil, bütün kadınlarının ırzlarına geçtiler. Bazı yerlerde bir Türk kadınına "10 ile 30 arasında Ermeni" tecavüz etti. Bir dere içinde beş yüzden fazla kadın,
Sayfa 210Kitabı okudu
İngilizler Urfa'yı 24 Mart 1919'da işgal etmişlerdi. O zaman Mutasarrıf Nusret Bey'in kendilerini karşılamamasına sinirlenen İngiliz komutanı onu azarlamak istemiş, fakat bu vatansever Türk, korku ve telaş eseri göstermeden İngiliz komutanına, "Haksız olarak memleketimi işgal eden bir kuvvetin istikbaline çıkmak bir Türk mutasarrıfına yakışmaz. Bir misafir gibi gelseydiniz sizi Birecik'te istikbal ederdim" demişti. Ancak bu cesur mutasarrıf, İngilizlerin şikâyeti üzerine İstanbul'a çağrılmış ve Ermeni göçü ile suçlandırılarak asılmıştır. Bak, K. Fırat, s. 64. Zabıt Ceridesi, C. 7. 5.7
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
bu herife mi sövsem inananlara mı sövsem bilemedim
Bayburt'a bağlı Hart'ta (Aydıntepe B.), Şeyh Eşref tarafından 26 Ekim 1919'da başlatılan ve 24 Aralık 1919'da sona erdirilen bir ayaklanma, Osmanlı tarihinde görülenlerin en tipiklerinden birisi idi. Çünkü yurtsever her kişinin vatanı kurtarma kaygısı içinde bulunduğu bu sıralarda, Şeyh Eşref'in de istekleri ve üzüntüleri
Sayfa 154Kitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa'ya karşı cephe almış olanlar, Sivas'ta bile isteklerini zorla kabul ettirebiliyorlardı. Biraz sonra anlaşıldı ki Sivas'ta meydana gelen bu muhalefetin arkasında, İstanbul'da o tarihlerde büyük işler peşinde koşan bazı kimseler ve bu arada özellikle İngiliz Muhipleri Cemiyetinin başında bulunan Sait Molla bulunuyordu. İngiliz gizli teşkilatı liderlerinden Frew ile ilişkisi olan bu mollanın 24 Ekim 1919 tarihinde ona yazdığı bir mektupta, "Sivas vakasını nasıl buldunuz, biraz düzensiz ama yavaş yavaş düzelecek" deniliyordu.
Sayfa 144Kitabı okudu
23/24 Temmuz gecesi saat ikiyi geçtiği sıralarda İstanbul'daki gizli teşkilat, Mustafa Kemal Paşa'ya: "Hükümet tevkifiniz hakkında askerî ve sivil makamlara emir verdi ve bir beyanname neşrederek sizi asi ilan etti" cümlelerini kapsayan bir şifre göndermişti. Halbuki bu tarihte henüz Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey hakkında böyle bir karar verilmiş değildi. Fakat herhalde meselenin bu suretle sonuçlandırılması için bazı konuşmalar yapılmış ve bazı tertipler alınmaya teşebbüs edilmişti. Nitekim 25 Temmuz'da Dahiliye nazırı tarafından Sivas valisine gönderilen bir telgrafta, Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey'in hareketlerinin "Memleketin menâfi-i âliyesine" uygun olmadığı belirtiliyor ve devletin işlerine karışan kim olursa olsun yakalanması ve haklarında kanun hükümlerinin uygulanması isteniyordu. Gerçi bu telgrafta bir açıklık yoktu, fakat bu kapalılık uzun sürmedi. Çünkü 29 Temmuz 1919'da, "Meclis-i Vükela", "Mustafa Kemal ve Rauf beylerin, hükümetin kararlarına ve tebliğlerine aykırı hareket ve tahriklerde devam ve ısrar etmekte oldukları"nı kabul ederek tutuklanmalarına karar verdi.
Nitekim yayımladığı bir genelgede(Damat Ferit) "Paris Konferansı'nda bulunduğum altı haftalık gaybubetim esnasında Anadolu'nun iktisap ettiği karışıklık ve iğtişaş çok teessüfe değer" demek suretiyle Anadolu'da husule gelmekte olan uyanışı, hoş karşılamadığını bir kez daha açıklıyordu. Halbuki bu şekildeki düşünüş, sadece millî harekete karşı beslenen bir duygunun ifadesi değil fakat aynı zamanda büyük bir gafletin eseri oluyordu. Çünkü Mondros Mütarekenamesi'nin 24. maddesi gereğince İtilaf Devletleri, doğu illerinde çıkacak herhangi bir karışıklık yüzünden o bölgeyi işgal etme hakkını kazanıyorlardı. Şu hâlde sadrazam, bir karışıklığın çıktığını söylediği için vatanın bu parçasını da tehlikeye atmış oluyordu. O, yine bu genelgesinde, anayasaya aykırı olarak Erzurum'da açılması düşünülen milli kongrenin engellenmesi gerekir diyordu.
Reklam
Altta anlatılan olay, Zülfü Livaneli'nin Serenat Kitabında da geçmektedir
II. Dünya Savaşı'nda, Alınanya'nın işgal ettiği ülkelerdeki Museviler ya öldürülüyor ya da kaçıyorlardı. Yine böyle kaçmak zorunda kalan, Romanya Musevilerinden aşağı yukarı 800 kişilik bir grup, "Struma" adlı küçük bir vapurla İstanbul limanına gelmişti. Bu vapuru, Alınanlardan korktukları için hiçbir ülke kabul etmiyor, bize
Sayfa 112 - Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı: İstanbul, Temmuz 2018Kitabı okudu
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
Harekat Ordusu
Bu arada, meşrutiyete bağlı subaylar 'Hareket Ordusu' adı altında bir kuvvet oluşturarak, başkentte düzeni sağlamak ve asileri cezalandirmak üzere Selânik'ten yola çıktılar. Hareket Ordusu'na siyasetin dışında kalan ve sert disipliniyle tanınan bir asker olan Mahmud Şevket Paşa komuta ediyordu. Kendine gelen ve anayasanın yürürlükte olduğunu, her şeyin bir kez düzen yerine oturdu mu, iyiye gideceğini söyleyen heyet tarafından yapılan hareketten vazgeçme teklifini reddetti. Başkente girdi ve 24 Nisan`da kısa bir çatışma sonrası şehri ele geçirdi. Bu arada, Meclis-i Ayan ve Meclis-i Mebusan Meclis-i Umumi-i Milli adı altında şehrin dışında Marmara kıyısında bir Rum köyü olan Ayastefanos'ta (Yeşilköy'de) 22 Nisan 1909'da toplandı. Bunlar, meşrutiyeti teminat altına alarak Sultan II. Abdülhamid`i tahttan indirme kararı aldılar ve bu Meclis kararı da şeyhülislâmın bir fetvasıyla onaylandı.
895 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.