Orman sen elimi tutunca başlardı, Yarılırdı bir incir gibi ortasından. Koşardık yukarı iki büklüm, soluk soluğa. Alabalıklarla düşe kalka, çam pürleri Keserdi hızımız, Elimi Bırakma, Elimi  Bırakma...
Melih Cevdet Anday
Melih Cevdet Anday
Yankı
"Öpeyim hala..." diye yeltendim. Elini vermedi. Tanımadığı kimseye elini vermez. Titiz. Eli bir şeye değse on kez yıkardı belki. Oturduğu yerde iki büklüm, derisi pörsümüş, soluk, dayanıksız bir külçe hailinde yığılıp kalmıştı.
Reklam
Bu amansız yarışta insanlıkla ilgili her şey ortadan siliniyordu. Tavandan sızan ve her yanlarını şişiren suyu, iki büklüm çalışmanın doğurduğu damar sertleşmelerini, içinde bodruma atılmış bitkiler gibi sararıp soldukları boğucu karanlığı, kısacası her şeyi unutuyor, ha bire kazma sallıyorlardı. Oysa saatler ilerledikçe madendeki hava, lambaların dumanı, ciğerlerden çıkan vebalı soluklarla ve grizuyla hem ısınıyor, hem zehirleniyor, örümcek ağına benzer bir perde çekiyordu gözlerinin önüne.
Söz
Auden vardı, onu hangi küçük odada okuduğumu anımsamıyorum, ve Spender, onu hangi küçük odada okuduğumu da anımsamıyorum, sonra Ezra, onu okuduğum odayı anımsıyorum, tel örgüsü yırtık, sivrisinek istilasına uğramış bir odaydı ve Los Angeles 'daydık ve hatun bana, "Tanrım, yine mi o Kantolar'ı okuyorsun!" derdi. e.e.
Sayfa 157 - ParantezKitabı okudu
…çıplak bedeni hissediyordum, hayallerimde arzuladığım, sadece… nasıl desem… maddeden daha fazlasını, organizmadan daha fazlasını… artık o kadını hissetmiyordum, bilakis sadece hayatı, ölüme karşı kendini koruyan hayatı, ölümcül bir acı içinde iki büklüm olmuş insanı…
Sevgiyi yaymanın güzelliği
Ben sevinçliysem sen niye sevinmeyesin, diye düşündüm. Bir parça kek alıp önüne bir banknot bıraktım. Telaşla paranın üstüne vermeye davrandı, ama ben yoluma devam ettim ve uzaktan onun mutluluktan korkuya kapıldığını, iki büklüm bedeninin birden dikleştiğini, şaşkınlıkla açılan ağzından bin bir duanın döküldüğünü gördüm. Elimde kekle arabanın
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.