Kahraman mitinin esaslarını özetlersek, soylu anne babadan gelmeyi, nehirde bir kutunun içinde terk edilişi ve alt sınıftan anne baba tarafından yetiştirilmeyi buJu ruz; hikaye gelişme kısmında kahramanın, onlara ceza vererek ya da vermeden, ilk anne babasına dönüşüyle devam eder. Mitteki iki ebeveyn çiftinin, romantik fan tezideki gerçek ve hayali ebeveyn çiftleriyle benzediği çok açıkhr. Daha yakından incelendiğinde, mütevazı ve soylu ebeveynlerin psikolojik kimlikleri, aynı çocuksu ve nevrotik fantezilerindeki gibi ortaya çıkar.
Ve bir hatıra daha...
Çatışmalar bitip,ortalık durulunca Rus Kurmay Başkanı keşfe çıkar.Bakın adam gördüklerini nasıl yazar: "İlk sırada diz çökmüş beş kahraman .Omuz çukurlarına yasladıkları mavzerlerle nişan almışlar. Ama tetiğe asılamamışlar .Yakaları kaskatı ,tahta gibi .Hele bıyıkları, sakalları.Her biri birer fütuhat oku gibi.Ya o gözler?...Şu dayanılmaz tipinin bile örtüp kapatamadığı güzel gözler!... Apaçık !...İnanın apaçık!... Ki hiçbir heykeltıraş benzerini yapmayı başaramaz. Sonra debelenip sırtındaki sandıkları atmaya tenezzül etmemiş iki katır. Yanında başları semaya dönük,altı masal güzeli Mehmed...Cephaneyi bir avuçlamışlar ki ,biz hayatı ancak böyle avuçlayıvermişizdir. Böylesine kaskatı kalmışlar..." Ve Sağ Başla Binbaşı Mustafa Nihat. "Yarabbi, bu nasıl bir ayakta duruştur ki,sanki huzurunda diz çökmüş sana yalvarıyor. endamı ,düşmanı dize getiren bir tekbir velvelesi gibi.Bütün gece yağan kar fişeklerinin yuvalarını bile kapatamamış. Sol eli boynundaki dürbünü kavramış, sağ eli belli ki, semaya uzanıp rahmet dilerken taşlaşmış.Sanki kale sancağı...Hayrettir ,duruşu inançlı, bakşı erkekçe.O gür ,kömür karası saçları beyaza bulanmış..."
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
ATSIZ’IN HİKÂYELERİ: Hikâye, Atsız'ın sanatında en az yer bulan bölümdür. Ömrü boyunca sadece beş hikâye yazmıştır. Onların da dördünü 1931 yılında yayımlamıştır. 1941'de yazdığı beşinci hikâye ise Bozkurt dergisinin Temmuz 1941 tarihli 11. sayısında yayımlanmış, fakat bu sayıda dergi kapatılmıştır. Beşinci hikâye ancak 1966 yılında
1966'da Ötüken'de yayımlanan "Bozdoğanla Sarı Yılan" aslında 25 yıl önce yazılmış ve o tarihte Bozkurt dergisinde çıkmıştır; fakat dergi, bu sayıda kapatılmıştır. Ötüken dergisinde yeniden yayımlanan hikâyenin sonunda "15 Haziran 1941, Maltepe" kaydı vardır. "Bozdoğanla Sarı Yılan" sembolik bir hikâyedir.
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Reklam
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.