Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Geçmiş ve Gelecek...
Işıklı vitrinlere bakıyor gencecik çocuklar Gencecik çocuklar bir ev kuracaklar Dünya kolay, sevgi sonsuz, gençlik güzel... Bakıyor ışıklı vitrinlere iki süzgün ihtiyar İki mum, iki dal, iki hüzün eğrisi Akıp gitmiş bir masal ırmağında rüzgârlı yıllar.
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
İsrailiyyat'ta vardır: "Bir abid uzun bir zaman Allaha iba- det ederdi. Bir gün bir kavim kendisine gelip dediler ki: "Şu- racıkta bir kavim vardır. Allaha değil, orada bulunan bir ağaca tapıyorlar." Bunun üzerine abid öfkelenip baltasını omuzuna aldı. Ağacı kesmek içir yola koyuldu İblis ihtiyar bir şahıs sure- tinde önüne
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
ihtiyar adam iki elini birden yana kaldırarak başını tavana çevirdi. "Sen işini yap Naish. Unutma, geçmiş zaten yaşanmıştır.
Nizâmülmülk'ü Sultan Melikşah'ın gözünden düşürmek isteyen Tâcülmülk, sultana giderek şöyle bir şikâyette bulunur: "Nizâmülmülk her yıl fakihlere, sûfilere, kârilere 300.000 dinar para veriyor, eğer bu para ile bir ordu teçhiz edilirse onunla İstanbul (Konstantiniye) surlarını bile fethetmek mümkündür." Sultan,
Sayfa 98 - Bu rakam başka kaynaklarda 600.000 dinar olarak nakledilmektedir (bk. Turtûşî, a.g.e., s. 345).Kitabı okuyor
Reklam
Bugün de ölmedik ama yaşadık mı meçhul Kaç yangından sağ çıktım senin haberin yok Kaybedecek hiçbi’ şeyim yok orası kabul Ne varsa aldın elimden dünya benden kork Canımı hiçbi’ şey yakamaz benim artık Yakın arkadaşım oldu sanki yalnızlık Bu neyin bedeliydi öde öde bitmedi Hayat değil benimki hapis yarı açık Ne halay çektirir ne ağıt yaktırır Kalpsizi ağlatır benim hayatım Şu gözümden akanlar yaş değil ki yıllar Ben gencim kalbim ihtiyar bundan isyanım Biz ne yoldaşlar gördük İki güne yolda bırakan Biz ne sırdaşlar gömdük Diliyle canımızı acıtan İstediği kadar dibe batsın ömrüm Benim ben gemisini terketmeyen kaptan
Ancak bütün müşterilerimiz köşklerde yaşamıyordu. Köşklerin hepsi dokuz-on taneydi. Ötekiler, tek katlı, birkaçı da üç katlı evlerdi. Bunların harem ve selamlık bölümleri yoktu. Ev, bütünüyle haremdi. Evin beyi ile oğullarından başka, yabancı bir erkek giremezdi. Bakkal, gezgin satıcı veya biz, dışarıdan, yani sokaktan yapardık alışverişi.
GAYB MESELESİ
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir: Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Sayfa 216 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
GALATASARAY LİSESİ Galatasaray Lisesi Türkiye’de kuruluş tarihi en eski olan okuldur. Temeli Fatih Sultan Mehmet’in oğlu II. Sultan Bayezit tarafından atılmıştı. Rivayet edilir ki: O zamanlar, Galata’nın arkasındaki sırtlar, yani Beyoğlu, muazzam bir ormanla kaplı bir kırlıktır. Avcıların gezip dolaştığı yerlerdendir. Bir kış günü Sultan Bayezit da oralarda avlanmağa çıkar. Bugünkü Boğazkesen Caddesi’nin geçtiği vadide tipiye tutulur. Sığınacak bir yer ararken gözüne bacasından duman tüten bir kulübe ilişir ve hemen oraya at sürüp kapısını çalar… Kapıyı beyaz sakallı, yüzü nurlu bir ihtiyar açar, “Buyurun padişahım!” der. Sultan Bayezit içeriye girer. Girer ama şaşırır kalır; kulübenin içi gül saksılarıyla doludur. Fidanların hepsinde taze taze güller açmıştır. Padişah ile münzevi derviş saatlerce sohbet ederler. Sultan Bayezit kalkacağı sırada: “Gül Baba! Benden ne istersin?” deyince münzevi de: “Padişahım, burada bir mektep yaptır. Bu mektepte okuyup yetişenleri de devlet hizmetinde kullan” cevabını vermiş. Saraya dönen Padişah hemen emir vermiş. Orada şu kadar bin dönümlük arazinin etrafına duvar çekilmiş. İçinde iki yüz çocuğun okuyabileceği üç koğuşlu bir okul yaptırmış. Okula bir camii, her koğuşa birer hamam, çocukların başındaki amirler için daireler yapılmış. Farsça, Arapça, okuma-yazma, musiki hocaları tayin edilmiş. Bu arada Gül Baba da bu yatılı okulun elifba hocası olmuş…
Tarihimizdeki Garip Olaylar
Tarihimizdeki Garip Olaylar
Reklam
TEVAFUK UĞRUNA İŞLENEN BİD'AT
Selef-i salihin, Kur'an konusunda devamlı takva üzere hareket etmiş, bu konudaki her yeni yaklaşımı çekince ile değerlendirmiş, ihtiyatla karşılamışlardır. Öyle ki, bu endişe, hayırlı ve ümmete faydalı işlerde dahi onlardan ayrılmamıştır. Vahiy kâtiplerinden biri olan Zeyd b. Sabit el-Ensari (ra) şöyle demiştir: "Ebu Bekir, Yemame
Sayfa 79 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
88 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
'Çaresaz' olup kendi derdine çare olamamak...
》"Asıl adı Mediha'ydı. Fakat karakteri, belki de hayatını etrafına vakfetmesi dolayısıyla bütün mahalle ondan 'Çaresaz' diye bahsederdi." 》Çaresaz; çare bulan, çare olan demektir. Küçük yaşta ailesini kaybedince, kendisini öğrencilerine ve mahallesindeki yardıma muhtaç herkese adayan öğretmen Mediha'nın
Çaresaz
ÇaresazHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 20111,128 okunma
178 syf.
9/10 puan verdi
Sevgili arkadaşım Pınar Seyhun’un ilk kitabı olan Tanrı Küçük Tahta Parçalarını Sevmezdi isimli roman ile sizlerleyim. Romanın 17.Tudem Yetişkin Edebiyat Ödüllerinde üçüncülüğe layık görülmüş olduğunu da not düşeyim. Ki bir ödülü sonuna kadar hak eden bir anlatım ile karşılaştım. Pınarcım o nasıl kalem, ilk roman için nasıl da profesyonel bir dil
Tanrı Küçük Tahta Parçalarını Sevmezdi
Tanrı Küçük Tahta Parçalarını SevmezdiPınar Seyhun · Gece Kitaplığı · 20212 okunma
Daima :(
Abdüsselâm Beyin evinde biz karı koca ihtiyar adamla tek başımıza kalmıştık. Burmalı Mescid’in arkasındaki konakta bir aşiret kadar kalabalık oğul, torun, hısım ve akraba içinde yaşayan adam, kendisine her suretle yabancı iki insanın elinde ölecekti. Bu onun sakınılmaz kaderiydi. Bütün hayatım boyunca dikkat ettim. İnsanın daima en çok korktuğu şeyler başına geliyor..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.