Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aslına bakarsanız şimdi olanla geçmişte olan arasında ne fark var? Aradan yine bir süre, diyelim iki yüz, üç yüz yıl geçtikten sonra, bizim şimdi yaşadığımız şu hayattan da aynı ürküntüyle, küçümseyişle söz edecekler. Bugüne ilişkin her şey kaba, dayanılmaz, bayağı ve çirkin görünecek.
Onu hiç doymayacakmış gibi öpmeye devam ederken, yer değiştirip üstüne geçti. Çılgın öpücükleri yavaşladı, nazik ve yumuşak arma hâlâ bütün etkisiyle öpmeye devam etti. Yüzünü, gözkapaklarını, burnunu, dudaklarını öpücük yağ- muruna tutuyordu. "Daha rahat bir yer derken, kastettiğim bu değildi." Marie Force Sydney onun için pürüzsüz hale
Sayfa 79
Reklam
Bozkurtların Ölümü'nde Almila ile Pars arasındaki sevgi, belli belirsiz görünür ve zaten bu iki kahraman kısa bir süre sonra romandan çıkar. Ay Hanım'ın karakteri de söz ve davranışlarla ortaya konur. O, yiğit ve kararlı, hedefine doğru yürüyen bir önderdir. 23 yaşında çok güzel bir kızdır, "gökten inmiş, ışıktan doğmuş bir Tanrı kızına" benzemektedir (s. 119); "binbir çiçeğin açması kadar güzel bir gülümseyiş"i vardır (s. 32); sesi gönüllere işler. Fakat "yüreği katı, bileği güçlüdür. Uçan kuşu gözünden vurur. At yarışında onu kimse geçemez. En özlü savaşçılarla kılıç oynar." (s. 86). Ancak Ay Hanım'ın asıl özelliği bunlar değildir. Güzellik, yiğitlik gibi özellikler dönemin her kızında bulunabilir. Onda önemli olan özellik, kamların sahip olduğu bazı güçlere sahip olmasıdır: "Dokuz Oğuz kağanının kızı insanları bir bakışta tanır, hattâ yüreklerinden geçeni anlardı. Yeğenlerinden birisi kamdı. Ona gizli bilgilerden çok şey öğrettiği Dokuz Oğuzlar arasında söylenirdi." (s. 24); "Ay Hanım insanın yüreğinden geçenleri anlar, ne yapacağını sezer, düşündüğünü bilir. Ona karşı durulmaz... Büğü yapmaz ama gözleri büğüden daha yamandır. Ağu içirmez ama sözü ağudan daha keskindir. Okla yüreğini delmez. Bakışıyla öldürür." (s. 86).
DİN VE PARA BELASI İNSANLIĞIN SON İBRETİNİ YAŞATTI Sömürgecilerin iki temel araçları var; Biri din, diğeri para! Din ile beyin yıkar, uyuşturur görünmeyeni satar, para ile görünen madde gücü kimin elinde ise satın alır.
"Ben" den "O"na Geçiş Aşağıdaki ayet, teselli edici özelliğiyle göze çarpar. Söz konusu duygusal etki gramerdeki geçişlerle artar. "Ey kendileri aleyhinde aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahlar affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (39:53) Allah’ın tesellisi, birinci tekil şahısla söylenen "Kullarim" ile başlar. Bunun en az iki işlevi vardir. Birincisi; Allah (cc) ne zaman kullarini Kendisine atfetse, tevhidi muhafaza etmek için birinci tekil şahıs kullanir. (Arapçada kullar -yani ibäd- kelimesinin ibadet kelimesiyle aynı kökten geldiğinin hatirda tutulması gerekir.) İkincisi; birinci tekil şahıs, kullarının zihninde Allah'a çok samimi, şefkatli ve güven verici bir vasıf yükleyerek ayetin bundan sonraki gidişatını belirler. Sonraki ifadelerde üçüncü şahsa geçis, ayetin bundan sonraki kısmına darb-ı meselvâri bir nitelik kazandırır: "Allah'in rahmetinden ümit kesmeyin." "Allah her günahi affeder." "Allah mağfiretlidir, merhametidir." Bunlar, müminin derin pişmanlık ve tevbe anlarında hatırlayabileceği güven verici hakikatler olarak sunulur.
Bayılmıştım; ama şuurumun bütün bütün yok olduğunu söylemiyeceğim. Ne kadarı kalmıştı? Onu bilemem, anlatamam; gene de hepsi yok olmuyordu. En derin uykuda - hayır! Kendini kaybetmede - hayır! Baygınlıkta - hayır! Ölümde - hayır! Mezarda bile hepsi yok olmuyordu. Öyle olmasa, insanın ölümsüzlüğünden söz açılamazdı. Uykuların en derininden bile kalkarken, bir rüyanın ince ağlarını yırtarız. Ama bir saniye sonra (o ağ öylesine çelimsizdir ki) gördüğümüz rüyayı hatırlamaz oluruz. Bir baygınlıktan ayrılırken iki basamak vardır: Birinci basamakta, aklın ve ruhun uyandığı, İkincisinde de madde olarak varlığımızın uyandığı duyulur, ikinci basamağa vardığımızda birincide hissettiğimiz şeyleri hatırlıyabilseydik, daha ötedeki boşluğun hâtıraları arasında bu hisleri açık seçik bulabilmemiz gerekirdi, ötedeki boşluk dediğimiz ise - nedir o? Onun karanlığını mezarın karanlığından nasıl ayırdedebiliriz? Bunu bilseydik bari.
Sayfa 39
Reklam
Güzel ağızda çirkin söz iki kere çirkin görünür
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor. Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.