Kendi ayaklarının üstünde, hayata karşı dimdik durabilmeyi öğrenmiş insanların, hiç kimseye eyvallahı olmaz. Çünkü onlar; sabretmeyi bildikleri kadar yeri gelince vazgeçmeyi de, sevdiklerine sarılmayı bildikleri kadar, yalnızlıklarına alışmayı da iyi bilirler. Özgürlüğü sevdikleri İçin değil, çevrelerinde artık iki yüzlü insan görmek istemedikleri için.
Sosyal konumumuzu elde etmenin ve korumanın endişeli talepleri, banka hesaplarımızla birlikte kalplerimizi ve zihinlerimizi de eziyor, böylece gerçekten önemli olan şeyler gereksiz görünüyor.
Zenginlik, kültürün diğer biçimleriyle olduğu gibi entelektüel yaşamla da iki yüzlü bir ilişki içindedir. Bir yandan, bunun için bir koşuldur: Zenginlik serbest zamanı mümkün kılar. Öte yandan, diğer iyi şeylerin koşulu ya da aracı olmaktan ziyade bir amaç olarak takip edilirse diğer insani ürünleri çiğner ve yok eder. Buradaki zorluk bir kez daha vasıtaları nihai hedeflerden, araçları amaçlardan ayırmaktır. Zenginlik bir araçtır, bir vasıtadır; önem verdiğimiz diger şeyleri yok etmeden, insan hayatının nihai amacı olarak tek başına ayakta duramaz.