"Modern şehir halkının çektiği can sıkıntısı, doğadan uzak kalışından kaynaklanır. Bu sıkıntı, yaşamı çöl yolculuğu gibi sıcak, tozlu ve susuz yapar. Diledikleri yaşam biçimini seçebilecek kadar varlıklı olanlar arasında rastlanan can sıkıntısı, her ne kadar ikilem gibi görünürse de aslında can sıkıntısına düşme korkusundan kaynaklanır. Bunlar, verimli bir can sıkıntısından kaçayım derken çok daha kötüsüne tutulurlar. Mutlu bir yaşam, sakin bir yaşamla mümkün olur, çünkü gerçek hoşnutluk, ancak sakin bir ortamda yeşerebilir."...
Yanlış ikilem
"Ya sev, ya terk et!" Ülkenin daha yaşanılabilir bir yere dönüşmesi için ileri sürülen savlara herhangi mantıklı bir çürütme getirilemeyip de, ülkeyi seviyorlardı her şeyiyle kabul edip burada yaşamaya devam etmeleri, yok eğer beğenmiyorlarsa çekip gitmeleri önerisi hatalı bir akıl yürütmenin ifadesidir. Ülkeyi daha iyi bir yer haline getirebilme olasılığı bu safsatayla yok sayılmaktadır.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Ölümden korkanlar sevmekten de korkar çünkü sevgi de bir ölüm biçimidir. Ölümden korkan insanlar her türlü orgazmik deneyimden korkarlar çünkü yaşanan her orgazmda ego ölür. Ölümden korkan kimse, her şeyden korkacak ve her şeyi kaçıracaktır. O kendini salabildi. Ölmesini istediğim gibi öldü; derin bir salıvermişlik halinde. Ölümü kabullendi. Hiçbir ikilem ya da mücadele içinde değildi. İçinizde ölümün ötesinde engin bir güzellik bulup bulamadığınıza dair kıstas budur. İnsan ancak ölümsüz bir şeyin duyumuna vardığı anda ölümün içinde kendini rahat bırakabilir. Ölümü kabullenmedikçe, yarım, eksik, eğreti kalırsınız. Ölümü kabullendiğinizde ise, aynı zamanda dengeye de kavuşursunuz. O zaman her şeyi kabullenirsiniz: gündüz ve geceyi, yaz ve kışı, aydınlık ve karanlığı. Yaşamın tüm kutuplarını kabullendiğinizde dengeye kavuşur, sakin ve bütün olursunuz. Bütünlüğü düşünürken, ölümün hakkını vermeniz gerekir. Yaşam güzeldir ama ölüm de yaşam kadar güzeldir. Ölüm de yaşam gibi kendi içinde kutsanmıştır. Ölüm de tıpkı yaşam gibi içinde çiçekler barındırır. Tanrı'nın size verdiği her şeyi, ölümü bile, derin bir şükranla kabul etmeniz gerekir. Ancak o zaman dindar biri olabilirsiniz: her şeyi şükrederek ve koşulsuzca kabullendiğiniz zaman. Ölüm insanoğlu tarafından bozulamamış, hala bakir kalmış, tüm kutsallıkların içinde en kutsal olan şeylerden biridir.
Ne demiş Zeki Müren;
“Beklesem saçıma aklar dolacak, unutursam aşkıma yazık olacak.” işte böyle bir ikilem arasında kaldık.
İkilem...
“Ne bileyim ben böyle her şeyi düşününce her şey de beni düşünür sandım.”
Yüreğim çarparken karnımda kelebekler uçuşuyor. Müthiş ama aynı zamanda tüyler ürperten bir şey. Çok seviyorum onu. Sevmek nedir? Biliyorum sevmenin ne olduğunu. Sevgi koşulsuzdur ve eminim ki ben de koşulsuz sevgi besliyorum ona.Tıpkı ben. Bana benziyor. Aynı zamanda benzemiyor da. Garip bir ikilem. Bu denli bana benzeyen bir insanla konuşmaya çekinmek kendime büyük saygısızlık ve haksızlık olur. Konuşacağım onunla. Her ne olursa olsun seveceğim ve unutmayacağım onu.
sumeyye

sumeyye

@serendipia
·
9ay
Yüreğim kendisini bir dahi eski durumunu bulmamak üzere değiştirecek olan gizli olaylara yaklaştıkça hızla çarpıyordu, havanın güzelleşeceğini sezip de keyiflenen hayvanlar gibi. Yaşamımda öyle derin bir iz bırakacak olan bugün, kendisini kutsallaştırabilecek koşulların hiçbirinden yoksun kalmadı Doğa, sevgilisini karşılamaya giden bir kadın gibi süslenmişti, ruhum ilk olarak sesini işitmişti, gözlerim, kolejde düş gücümün canlandırdığı kadar verimli ve değişik görmüştü onu, hayran olmuştu, bu düşlerim konusunda onların etkisini belirtecek güçte değildi, çünkü bunlar, yaşamımın simgesel bir biçimde önceden bildirildiği bir Apocalypse* gibiydi: Mutlu ya da dertli her olay, garip imgelerle, yalnız ruh gözlerinin gördüğü bağlarla ona bağlanır.
Sayfa 43
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.