“Otur Montag . Seyret. Özenle, bir çiçeğin taç yapraklarını tutar gibi. Birinci sayfayı yak, ikinci sayfayı yak. Her biri siyah bir kelebeğe dönüşür . Güzel, değil mi? İkinciden sonra üçüncüyü yak ve aynı şekilde devam et, zincirleme sigara içer gibi yak, bölüm bölüm , o sözcüklerin bütün o saçma anlamlarını, bütün o sahte vaatleri, bütün o papağan gibi tekrarlanan fikirleri ve zamanın eskittiği felsefeleri. “
BEKLENTİLERİN DENGESİ
İKİNCİ BÖLÜM YÖNETİMİN ŞEKLİ - Yönetim dediğimiz ana şema aslında en temel mantıkta basitçe üç ana başlıktan meydana gelir. Tabii birçoğumuza göre yönetim mekanizmaları çok karmaşıktır, içinizden basit ve az sayıda çatı başlıklarla bunların nasıl toplanabildiğine karşı çıkıyor olabilirsiniz. Nitekim konuyla ilgili bugüne kadar sayısız makale, kitap, hatta ansiklopediler dahi oluşturulduğu doğrudur. Lakin anlatmaya çalıştığımız yöneten ve yönetilen arasındaki basit iletişim mekanizmasıdır. Alınan kararlarla tüm yönetim çeşitleri içerisinde işte bu yöneten ve yönetilen arasında kısa, orta ve uzun vadelerde 3 genel beklenti ve memnuniyet durumu ortaya çıkar. Bu yöntemler veya kararlar basitçe şu şekildedir : 1-Ne O, Ne O 2-Ya O, Ya O 3-Hem O, Hem O
Luna YayınlarıKitabı okudu
Reklam
BEKLENTİLERİN DENGESİ
İKİNCİ BÖLÜM ORTA - UZUN VADE BEKLENTİLERİ AHLAKIN TESİSİ (KAPANMAYAN BOŞLUK) -Ahlak en amiyane tabirle “beraber yaşamdaki sınır gözetimidir.” Söz konusu sınırın aşıldığı her duruma ise “ahlaksızlık” denir. -“Ahlak, beraber yaşamdaki sınır gözetimidir,” ifadesindeki beraber yaşam, her türlü ortamı, kendi biyolojimizi ve beraber yaşamak zorunda olduğumuz diğer insanları kapsayan bir kavramdır. -“Ahlakın tesisi ancak yeterli takip edilebilme hissiyatıyla mümkün hale gelebilir.” -İnanç çoğu zaman ahlakla bağdaştırılarak, iç içe anlatılır. İslam peygamberi Hz. Muhammed'in hadisinde, peygamber, din için, “Ben ancak güzel ahlakın tamamlayıcısı olarak gönderildim.” buyurmuştur. Herkes yakinen tanıdığımız İslam'ı ve diğer dinleri hep kuralları ile, onun zorlukları veya neyi hedefledikleriyle ilgili konuşur. Lakin tıpkı İslam gibi tüm dinler aslında ahlakın inananları arasında tesisini hedeflemektedir. Bu tesisin oluşması için verilen en büyük algı, oluşması talep edilen iman aslında hep aynıdır : Kudreti sonsuz, ilahi bir güç olan tek bir yaratıcı tarafından sürekli İzlenme ve takip edilme. Söz konusu esas, dinlerin ahlakı tesis etmedeki belki de en büyük argümanlarından biridir. Nitekim Kuran'da bu durumu ifade eden ayetlerden bazıları şu şekildedir : -Bakara 186: Kullarım beni soracak olurlarsa şüphesiz ben onlara çok yakınım. -Al-i İmran Suresi, 5.ayet : Şüphesiz, yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz. -En'am Suresi, 3.ayet : Göklerde ve yerde Allah O'dur. Gizlinizi ve açığınızı bilir; kazandıklarınızı da bilir.
Luna YayınlarıKitabı okudu
Goethe bir defasında "Musa'nın ilk kitabına çok zaman ve dikkat hasrettiğini ve gençliğinin bazı günleri boyunca Şark'ın cennetlerinde" dolaştığını hatırlatır. (Bkn. Şiir ve Hakikat, İlk Bölüm, Dördüncü Kitap; burada monoteist dinlerin kadîm babası Hz. İbrahim'in hikayesi anlatılmakta, sonra gençlik projesi olan bir Yusuf-Romanı'ndan bahsedilmektedir.) Musa'nın son dört kitabına binaen Goethe, gençliğinden beri bilhassa da Herder ile müşterek İncil tetkiklerinden beri kendisini meşgul eden bir problemi çözmeye çalışmıştır. Burada dikkati çeken husus şudur ki Goethe, Kur'an'a yaklaşırken bazı cihetlerden İncil metnine yaklaştığı kriterlerin aynıyla yaklaşmıştır. Şöyle ki o, metni hem tarihî hem de poetik nokta-i nazardan incelemeye tâbi tutuyordu. Daha başlangıçta fevkalâde önemli şeyler söyleniyor: Dünyanın ve insanlık tarihinin asıl, yegâne ve en derin mevzû -ki bütün diğer mevzular ikinci dereceden olarak bunun altındadır- inanma ve inanmama arasında bir ihtilaf olarak kalır. Hangi surette olursa olsun inancın hakim olduğu bütün çağlar parlak, kalbi yücelten ve hem muasırlar hem de sonraki nesil için verimli çağlardır. Buna karşılık, hangi formda olursa olsun, inançsızlığın hakim olduğu tüm çağlar, sefil bir zafer iddiasında olsalar da, [...] sonraki nesillerin gözleri önünden kaybolup giderler; çünkü hiç kimse verimsiz bilgiyle nefsine eziyet etmek istemez."
İÇSEL MÜHENDİSLİK ~ BİR YOGİNİN MUTLULUK REHBERİ
İKİNCİ BÖLÜM Beden Elementsel Haylazlık -Beden bir kapı aralığı gibidir. Eğer her zaman kapalı kapılarla karşılaşıyorsan, o zaman kapı senin için bir caydırıcıdır. Eğer kapılar senin için her zaman açılıyorsa, o zaman kapı senin için bir olasılıktır.
Sayfa 118 - Libros Yayınları - Altın Kitaplar YayınlarıKitabı okudu
İÇSEL MÜHENDİSLİK ~ BİR YOGİNİN MUTLULUK REHBERİ
İKİNCİ BÖLÜM Beden En Üstün Makine -Bugün kendini korumak için ördüğün duvarlar, yarın kendini hapsettiğin duvarlar haline gelir.
Sayfa 93 - Libros Yayınları - Altın Kitaplar YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.