Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Benim kanaatim odur ki, Kur’an’daki mesajlarda ahlaki esaslar, ilkeler değil inançlar daha ön plan-dadır. Mekke’nin sınırlı bir süreci hariç tutulursa Kur’an’da daima ön planda olan üç mesaj vardır: Tevhid, nübüvvet ve ahiret. Bunların dışındaki her mesaj pratik amaçlara kurban edilecek tarzda oynak bir zeminde verilmiştir. Kölelik ve kadın-erkek eşitsizliği gibi basit iki örnek bu konuyu örneklendirmek için yeterlidir. Köleliğin nesi ahlakidir, nesi ilkeseldir? Kadını ikinci sınıf bir cins gibi gören bir kitaptan hangi evrensel ilkeyi çıkartabilirsiniz. Çıkartabilecekleriniz ise insanlar tarafından zaten bilinen veya farklı yerlerden de çıkartılabilecek ilkelerdir. Bir din olması ve kendine has inanç sistemi dışında İslam’ı dikkate almayı gerektiren hangi özelliği vardır? Çıkartılabilecek tüm ilkeler temel inanç mesajlarının tamamlayıcısı yapılmıstır. İnançlar ilkeler için değildir. İlkeler inanca destek olduğu sürece değerlidir. Temeli hurafe ve hayal olan inançları esas alan bir dinden evrensel ilkeler filan çıkmaz."
Sayfa 171 - e-bookKitabı okuyor
Hayalgücü, işe yaramaz düşlere dalıp gitmediği zaman, duygudaşlığa dönüşün karşısındaki insanı olanca değişikliğiyle anlamaya ve onu kendi içinde yeniden yaratmaya çalışır; sözün en gerçek anlamıyla kocasına, sevgilisine benzeyebilir erkeğin yanına bile yaklaşamaya­cağı bir ustalıkla onun taşanlarım, onun kaygılarını benimser.
Sayfa 39
Reklam
Ve onunla konuşmak, kocasıyla hoşbeş etmekten çok daha ilginçtir, hele beyefendinin yarısı olarak değil de, kendi adına konuştuğu zaman; erkek, genel fikir dediğimiz şeyleri, yani ga­zetesinde ya da belli konulara ayrılmış birtakım yapıtlarda bulduğu lâflan, beylik düşünceleri tekrarlar kadınsa, sınırlı, ama somut bir yaşantının sonuçlarını aktarır.
Sayfa 38
Din, bir kadının, kendi kendine hoşgörüyle bakmasına izin vermektedir; din ona vazgeçilmez bir ihtiyaç duyduğu kılavuzu, babayı, sevgiliyi, koruyucu yüce varlığı sağlamaktadır, boş hayallerini beslemekte, aylak saatlerini doldurmaktadır.
Sayfa 37
Kadın, erkek dünyası karşısında, saygı ve inanca dayanan bir tavır takınır: gökteki Tann, onun için, bir bakandan az ilerdedir ve dünyanın oluşumuyla elektrik santralı aynı ölçüde giz doludur.
Sayfa 34
Ömrü tencere parlatmakla geçer ve bu, başlı başına bir romandır; erkeğin uyruğudur, ama kendine tap­ tığını sanır; etinden ötürü aşağılanır, yine de aşkı göklere çıkarır.
Sayfa 31
Reklam
Bir erkek, bir kadının gözünde hem cimri, soysuz, kendini beğenmiş, değersiz bir adam, hem de bir tann olabilir: tanrıların da birtakım kusurları bulunabilir çünkü.
Sayfa 30
Kadın, kendindeki kusurlarla savaşacak yerde, onları bir süs gibi benimsediği için, bozuklukları daha da abartılmış gözükmektedir.
Sayfa 28
Erkek de para ardında, başarı ardında koşar, ama bunlan çalışarak elde etme olanağı vardır elinde; kadınaysa asalak rolü verilmiştir: her asalak, ister istemez, sömürücüdür; saygınlık kazanmak, yiyip içmek, yaşamın zevkini çıkarmak, ihtiyaçlannı giderebilmek için erkeğe gereksinimi vardır, o da, bütün bunlan, cinsel işlevle güvenlik altına alır; ve bu görev içine hapsedildiğinden, tepeden tırnağa bir sömürü aracı olup çıkar.
Sayfa 26
Fransa'da her yıl, milyonlarca kadın çocuk aldırmak durumunda bırakılırken, erkeklerin, nasıl ikiyüzlüce, çocuk aldırmanın suç oldu­ğuna karar verdiklerini görmekteyiz; çoğu kez, koca ya da âşık zorla­maktadır kadınlan çocuk aldırmaya ve yine çoğu kez, kendi kendileri­ne, bu yolun tutulacağını düşünmektedirler. Kadının suç işlemesini açık açık beklemektedirler onun "ahlâksızlığı", erkeklerin saygı duy­duğu toplumun uyumu için gereklidir çünkü.
Sayfa 25
Reklam
Erkek, kendi isteğiyle köleliği kabul etmiş yaşam arkadaşı kuruntusunu sürdürüp durun kadının, kendisini ona teslim ederken, açık seçik bir teoreme teslim olur gibi davranmasını istemektedir, oysa kadın erkeğin o şaşmaz sonuçlarının dayandığı konutları (postulatları) kendi gönlüne göre seçtiğini bilmektedir; bu konutları tartışma konusu yapmaktan kaçın­dığı sürece, erkek, onun ağzını kolayca kapatacaktır; ama yine de ka­dını kandıramayacaktır, çünkü kadın, bu akıl yürütmelerdeki keyfîliği sezmektedir. Bunun üzerine, erkek de onu, kızarak, inatçılıkla, man­tıksızlıkla suçlayacaktır oyuna yanaşmadığı için.
Sayfa 24
Erkek dünyası onda cisimlenir, erkekler, koca aracılığıyla kadını avucuna almış ve aldatmıştır; dünyanın yükünü taşıyan kocadır ve işler kötüye giderse, suçlu o'dur.
Sayfa 19
Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra, uçamıyor diye yakınıyoruz.
Sayfa 16
SAİD NURSİ'NİN MEHDİLİK İDDİASI
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir: "...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
Sayfa 442Kitabı okudu
Türklerde İkili Tasnif
Birinci tasnif eşyayı, Ak ve Kara namlarıyle iki gayr-ı müsavi tabakaya ayırıyordu, ikinci tasnif ise, zümreleri ve fertleri sağ ve sol namlarıyle iki kol’a ayırır. Bu tasnifin, daha isimlerinden anlaşılıyor ki, Türklerce sağ ile sol birbirine kıymetçe müsavi ve birbirinin mü­temmimidir. Bundan başka, kadın ve erkek cinsleri ak ve kara tasnifine değil de, sağ ve sol tasnifine ithal edildikler) için, iki cins hukukça birbirinin müsavi ve mütemmimidirler.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.