"Yalnızlık: İşte Elinde kalan..."
- “... Eve vardığımda vakit gece yarısıydı. Kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. Holde bir süre bekledim, hiç ışıkları açmadan. Hep burada, holde kalsam, ölünceye kadar, hiçbir yere kıpırdamadan… İçeri salona geçtim, ayakkabılarımı salonun ortasında çıkartarak. İşte kırk küsur sene sonra geldiğin yer; İstanbul’un fizanında, adına uydu kent denilen uydurma bir kentinde, civciv büyütülen ışıklı çekmeceler gibi, bilmem kaç metre kare bir konutun içinde, duvardan duvara hazır halı, beyaz eşya ve panjurlarıyla içeri girdiğin ve bir üçlü koltuk, bir ikili koltuk, televizyon ve bir ikiz yatakla sürdürmeye çalıştığın, boyundan büyük hayallerin altında kalmış bir hayat. İşte elinde kalan...”
youtu.be/9y9m9UNLQJI Boşversene sen niye beklemeli Sıktı artık bu kent beni Çekip gitmeliyim hiç düşünmeden Bulmalıyım aradığım o yeri Şiirmiş, bilgelikmiş, her neyse Ne varsa benden kalsın geride Kalsın o yalanlar, o yalan ilişkiler de Ve ölümler ki sevdanın ikiz doğurduğu Yetsin, taşımak istemiyorum hiçbirini yedeğimde Nerdesin ey benim her gün yeniden doğan oğlum Sevginin çoğul oğlu Senin ülkende yalnız bütün özlemler Bilirim yalnız orda, içtenlik, erinç, çoşku...
Edip Cansever
Edip Cansever
Reklam
"Boşversene sen niye beklemeli Sıktı artık bu kent beni Çekip gitmeliyim hiç düşünmeden Bulmalıyım aradığım o yeri Şiirmiş, bilgelikmiş, her neyse Ne varsa benden kalsın geride Kalsın o yalanlar, o yalan ilişkiler de Ve ölümler ki sevdanın ikiz doğurduğu Yetsin, taşımak istemiyorum hiçbirini yedeğimde Nerdesin ey benim her gün yeniden doğan oğlum Sevginin çoğul oğlu Senin ülkende yalnız bütün özlemler Bilirim yalnız orda, içtenlik, erinç, coşku Bayrağındaki bir tek çiçekli dalla Orda uçsuz bucaksız Olanca görkemiyle bir erguvan imparatorluğu."
Sayfa 169Kitabı okudu
Boşversene sen niye beklemeli Sıktı artık bu kent beni Çekip gitmeliyim hiç düşünmeden Bulmalıyım aradığım o yeri Şiirmiş, bilgelikmiş her neyse Ne varsa benden kalsın geride Kalsın o yalanlar, o yalan ilişkiler de Ve ölümler ki sevdanın ikiz doğurduğu Yetsin, taşımak istemiyorum hiçbirini yedeğimde Nerdesin ey benim hergün yeniden doğan
Romulus ve Remus
Aeneas, Ascanius ve Aeneas’ın torunu Silvius öldükten sonra Alba Longa Krallığı, Numitor ve Amulius kardeşler zamanına kadar babadan oğula geçti. Kardeşler miraslarını bölüşmeye karar verdiler ve paylarını kurayla seçtiler. Biri Alba Longa kralı olurken öteki Troya'nın onlara kalan altın, gümüş ve mücevherle dolu hazinesine sahip olacaktı.
Yalan, yeminin ikiz kız kardeşi olmuş’, ekmeklerden sonra aşıklar da bozulmuş, insanlar inceliğini bir ip gibi boynunda taşıyormuş, para sesini yükselttikçe susan insan artıyormuş, hapishaneler birer büyük kent olmuş, herkes eşyalarıyla sevişiyormuş, gurbet artık evlere gelmiş, aşkın hiçbir gizi kalmamış.. Herkesin yenik olduğu yerde güçlü olmak, bir bataklıkta birinci olmak kadar gülünçmüş.
Reklam
111 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.