Otuz yaşından sonra anlaşılan gerçekler
Meselenin hiçbir zaman aşk olmadığını otuzlu yaşlarınıza doğru anlayacaksınız. Mesele dostluk, güven, yol arkadaşlığı. Yanınızda yürümek istemeyeni, kendi vaktinizden çalarak ikna etmeye çalışmayın.
aptallık açığa çıktığında zeki görünür
Bugün bir grup gencin ufacık bir kulübe üzerinde çalışmalarını izlerken, Funabaşi’den genç bir kadın yürüyerek yukarıya geldi. Neden geldiğini sorunca şöyle dedi, “Yalnızca geldim, hepsi bu. Artık hiçbir şey bilmiyorum.” Zeki bir genç kadın, soğukkanlı, kendine hâkim. Bunun üzerine sordum, “Eğer aydınlanmamış olduğunu biliyorsan, söyleyecek bir şey yok, değil mi? İnsanlar, dünyayı ayrım lamanın gücü ile anlamaya çalışarak, onun anlamını gözden kaçı rıyorlar. Dünyanın böylesine zor durumda olmasının nedeni de bu değil mi?” Sessizce yanıtladı, “Evet, öyle diyorsanız”. “Belki de aydınlanmanın ne olduğuna ilişkin gerçekten açık bir fikrin yok. Buraya gelmeden önce ne çeşit kitaplar okudun?” Okumayı reddeder şekilde kafasını salladı. İnsanlar öğrenim görürler, çünkü anlamazlar ama öğrenim görmek, kişinin anlamasına yardımcı olmaz. Çok çalışırlar ve en sonunda tek buldukları insanın hiçbir şey bilemeyeceği, anla manın insanın erişebileceklerinin ötesinde olduğudur. İnsanlar genellikle, “anlamama” sözcüğünün, örneğin, dokuz şeyi anlayıp bir şeyi anlamadığınız bir durum için kullanılabile ceğini düşünürler. Ama on şeyi anlamaya niyetlenerek, gerçekte bir tek şeyi bile, anlamazsınız. Eğer yüz tane çiçeği biliyorsanız, bir tekini bile “bilmiyorsunuzdur” . İnsanlar, anlamak için zorlu müca deleler verirler, kendilerini anladıklarına ikna ederler ve hiçbir şey bilmez halde ölürler.
Sayfa 154 - Kaos
Reklam
Günaydın insanlar ☺️ "İnsan, bir anlamı olduğuna ikna olduğu zaman dayanılmaz acılara katlanabilir."
“Uyanmak istemiyorum,” dedi tek göğsümü avucunun içine alıp sıkarken. Kucağında kıvranıyor, onu bunun gerçek olduğuna ikna edebilmeyi diliyordum. “Sen uyanıksın. Bu bir rüya değil.” Ellerini kaydırarak aşağı geldi ve kalçalarımı kavradı. “Sen benim rüyamsın.” Gözleri tamamen kapalıydı ve ona sürtünürken altımda inliyordu. Bizi ayıran tek parça üzerimdeki çamaşırımdı. “Ama bu bir rüya olsaydı, çoktan beni içine almış olurdun.” Kalçalarımı kavrayıp ritmimizi belirlemeye başlayınca başım istemsizce arkaya düştü. Beni kendisine sürtüyordu. Klitorisimin üzerinde onu tüm uzunluğuyla hissediyordum. Bu sürtünme beni baştan çıkarıyordu ama sonra Liam birden durdu. Durmaması için inleyerek ona yalvardım. Ama o doğruldu ve elleriyle yüzümü tuttu. Bir an için bana baktı. Sonra bir an daha.
Sayfa 46
Bütün bu hükümdarların erkek olduğunu keşfettim. Ortak yanları hırslı ve çarpık bir kişilik, paraya, cinselliğe ve sınırsız güce karşı doymak bilmez bir iştahtı. Dünyaya kötülük tohumlarını eken, halklarını talan eden erkeklerdi bunlar; kalın sesli, ikna yeteneğine sahip, tatlı sözler seçip söyleyen, zehirli oklar atan erkeklerdi. Gerçek yüzleri, ancak ölümlerinden sonra ortaya çıkıyordu. Böylece tarihin aptalca bir inatçılıkla kendini tekrarladığını keşfettim.
Sigarayı bırakmak isteyenlere
Düşüncelerimizi her zaman ayrıntılandırmalı, somut­laştırmalıyız. Diyelim ki kendimizi sigarayı bırakma kara­rını alma noktasına getirmemiz söz konusu, sigara içmenin tüm olumsuzluklarını, dişlerin kararmasından her akşam yemeğinden sonra içilen bir tek puronun neden olduğu yıllık yüz franklık masrafa varıncaya dek hiçbirini unut­madan incelemeliyiz. Tütünün zihnin nüfuz etme gücünü körelttiğini söyleyen Tolstoy'un bu çok doğru saptaması­nı teyit etmeliyiz. Zihnimizin çok berrak olduğu bir gün, ustaca bir felsefi çıkarımı sürdürmeyi, sonra da buna tü­tün içerek devam etmeyi denemeliyiz. Tütün içtikten sonra düşüncemizi tek bir noktaya toplama, anlama konusunda nasıl zorlanacağımızı görmeliyiz. Benzer birkaç deneme, en üstün, keskin ucunu körelttiğine bizi ikna edecektir. Diğer yandan, tütün içme zevkinin çok geçmeden zevk olmaktan çıkıp yerini zorbaca bir alışkanlığa bırakan fiziksel zevklerden olduğunu düşünmeliyiz. Bu zorbalığa maruz kaldığı­mız tüm örnekleri aklımızdan geçirmeliyiz. Bu tür ve başka saptamalarla, benliğimize sahip olduğumuz anlarda alınan sigarayı bırakma kararına büyük bir güç kazandırmış olu­ruz . Çalışmanın getirdiği çok çeşitli tatminlerin ayrıntıları için de aynı yönteme başvurmalıyız.
Reklam
Tanrı herhangi bir dine sahip olmamızı isteseydi ve gerçekten güçlü olsaydı, ya da daha uygun bir deyişle, Tanrı gerçekten varolsaydı, bize emirlerini böylesine garip bir yoldan ulaştırır mıydı? O na nasıl hizmet etmemiz gerektiğini, aşağılık bir haydut aracılığıyla mı gösterirdi? Bana sözünü ettiğiniz bu Tanrı, yüceyse, güçlüyse, adilse, iyiyse, ona hizmet etmenin ve ona saygı göstermenin yollarını bilmeceler ya da öyküler aracılığıyla mı öğretmek isterdi bana? Gezegenlere ve insan kalbine hareket veren bu hükümdar bizi, içimizden birini kullanarak veya bir diğerinin içine yerleşerek eğitemez ya da ikna edemez mi? Günün birinde ateşin çizgilerine, güneşin kalbine, hoşuna giden ve bizim de uymamızı istediği kanunu yazabilir; evrenin bir ucundan diğerine, bunu hem gören, hem okuyan insanlar, boyun eğmemeleri halinde suçlu kabul edilebilirler. Ama isteklerini, Asya’nın ücra bir köşesinde bildirmek; mürit olarak, en düzenbaz, en acaip halkı seçmek; doktrini, anlaşılmasını imkansız kılacak kadar karmaşık sunmak; bilgiyi çok küçük bir zümreye yüklemek; diğerlerini yanlışlara terk etmek ve burada kaldıkları için cezalandırmak... Yo hayır, Thérèse, hayır, hayır, tüm bu saçmalıklar bize kılavuzluk etmek üzere yaratılmamış: Bunlara inanmaktansa bin kez ölürüm daha iyi.
Edmond, " On birinci yüzyılın sonunda dünyadaki en büyük entelektüel keşifler Bağdat ve çevresinde yaşanıyordu, " dedi . " Sonra tüm bunlar neredeyse bir gecede değişti.İslam tarihinin en nüfuzlu şahıslarından bir din âlimi, yazdığı bir dizi ikna edici reddiye ve risaleyle Eflatun'un ve Aristo'nun felsefesini eleştirdi ve rivayete göre matematiği ' şeytan felsefesi ' ilan etti. Bilimsel düşünceyi küçümseyen olaylar dizisi bu şekilde başlamış oldu . İlahiyat üzerine çalışmak zorunlu kılındı ve İslam âlemindeki tüm bilimsel hareketler çöktü. "
Sayfa 113 - Altın Kitaplar
Entropy, Second Law of Thermodynamics and Black Holes
Kara Deliğin alanının azalmama özelliği, entropi adı verilen ve bir dizgenin düzensizliğini ölçmekte kullanılan fiziksel niceliği çok andırmaktadır. (Sayfa 113) Princeton'dan Jacob Bekenstein adlı bir araştırma öğrencisi, olay ufkunun alanının kara deliğin entropisinin bir ölçüsü olduğunu öne sürdü. Eğer bir kara deliğin entropisi varsa o zaman ısısı da olmalıdır. Belirli bir ısısı olan bir cisim de belirli miktarda ışıması, yani radyasyon yayması gerekir. ( Sayfa 115) Ama tanımları gereği kara delikler hiçbir şey yayınlamalıdır. Şu halde kara deliğin olay ufkunun alanını, o kara deliğin entropisi olarak yorumlanamayacağı anlaşılıyordu. (Sayfa 116) 1973 yılının Eylül ayında Moskova'yı ziyaret ederken kara delikleri Zeldovich ve Starobinsky adlı iki Sovyet uzmanla tartıştım. Kendi eksenleri tarafında dönen kara deliklerin tanecik mekaniğinin belirsizlik ilkesine göre parçacık üretip yayınlamaları gerektiğine beni ikna ettiler. Hesabı yaptığım zaman kendi etraflarında dönmeyen kara deliklerin bile kararlı bir hızda parçacık yaratıp yayınlamaları gerektiği sonucunu şaşırarak ve öfkelenerek buldum. (Sayfa 117) Beni sonunda ikna eden şey, yayınlanan parçacıkların ışık yelpazesinin sıcak bir cisiminkiyle aynı olduğu, ve kara deliğin termodinamiğin ikinci yasasının zorlanmasını tam önleyecek bir hızda parçacık yayınladığının ortaya çıkması oldu. (Sayfa 117)
Sayfa 117 - Milliyet YayınlarıKitabı okuyor
·
Not rated
Burada tolstoy varoluşun nedenini sorgularken bulduğu en mantıklı sebebe nasıl akıl dışı demiş onu anlamış değilim. Zaten akıl olmadan(neden varız?, nasıl yaşamalıyız?,yaşamanın anlamı ne?)bu sorulara yanıt bulamayız ya da akıl olmadan Tanrıyı bulamayız, anlayamayız.Ben buraya kadar okurken ne zaman düşünecek diye merak etmiştim tam" ha şimdi buldu" dediğim sırada ikna olmamasına ve daha fazla kafa yormamasına üzüldüm.Ya da bunu düşündüğü zaman bu kolay bir cevap deyip diğer insanlar gibi düşünmekten ziyade kendi aklını kullanarak başka bir cevapta arıyor olabilir.
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201622.9k okunma
Reklam
Seni aşağıya çeken şeylerden birisi, yapmak istediğin şeyler için hep diğer insanlara geçerli sebepler sunarak onları ikna etmeye çalışmaktır. Hâlbuki bazen en geçerli sebep, “ Çünkü ben böyle istiyorum. ” demektir.
"İnsan, bir anlamı olduğuna ikna olduğu zaman dayanılmaz acılara katlanabilir." Carl Gustav Jung | İnsan ve Sembolleri
Fakat şimdi, hayatımın hiçbir anlamı olmadığına, olamayacağına emin olduğum için, inancın prensipleri artık bana anlamsız gelmemekte kalmamış,aksine deneyim beni tartışmasız bir şekilde inancın prensiplerinin hayata anlam kattığına ikna etmişti. Bir zamanlar lüzumsuz saçmalamalar olarak baktığım prensiplerin, onları hala anlamıyor olsam da anlamlı olduklarını, onları anlamam gerektiğini artık biliyordum.
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Derdin sana yeter anne Boş ver, boş ver hallederim ben Düştüm boşluğa bir kez İkrar etmeden rahat edemi'ce'm Bıktım bahanelerimden Kendimi ikna etmelerimden Derdin sana yeter anne Boş ver, boş ver hallederim ben
112 syf.
10/10 puan verdi
İtaatkâr / isyankâr ?
İpucu vermek zorundayım. Çocuğumuz kaleme yeni bir isim buluyor : FİNDEL :)) Çevresindeki herkesi ikna etmeyi de başarıyor ancak kolay olmuyor. Başta klasik (!) öğretmenini ikna etmek çok zorluyor, üstüne de cezalar yiyor… Peki yetişkinler ne ister ? Kendilerine itaat etmelerini, her dediklerine harfiyen uymalarını … Ama yetişkinlerin olmadığı ortamlarda da tek başına her şeyle doğru bir şekilde mücadele etmelerini de isterler , değil mi ? Peki bu nasıl gerçekleşecek ? Dediğimi yap yaptığımı yapma modeliyle büyüyen hangi birey ; kendini tam manasıyla gerçekleştirmiştir ki ? İşte tam bu noktaya dikkat çeken kitabımız, her ne kadar yetişkinlerin çocuklardan tam anlamıyla dediğine uymalarını beklerken bir yandan da tek başınayken kendini yönetebilmesini isterken , bunun kişiliğe ve davranışa nasıl yansıtılacağını anlatıyor. İtaat edilmediğinde cezaya başvurmanın aslında yetişkinin bu durumda bilgisiz, tecrübesiz kaldığını , ne yapacağını bilmemesinden kaynaklandığını diyor literatür. Bu noktada yetişkene düşeni de öğretmen karakterin bir mektubuyla anlatıyor. Ne itaatkar ne de isyankar olsun çocuklar. Aradaki o ince çizgiye dikkat etmek lazım ;) Kuşaklar arası çatışmanın , çocukların da bir birey olduğunu n normal olduğunu savunan kitabı siz yetişkinler ve çocuklara aşırı tavsiyedir .
Bunun Adı Findel
Bunun Adı FindelAndrew Clements · Günışığı Kitaplığı · 20212,084 okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.