...onunla darılmıştık. Dargınlık hiçbir şey değil, birbirimizi bir daha hiç görmeyecek olsak da bize verilmiş olan şu daracık dünyada birbirimizi gözden kaybetmeden bir arada yaşamanın başka bir biçimi işte.
"Esas sorun hayatta kaybolmakmış. Ve biliyor musunuz? Gayet haklıydı. Hayat korkulacak bir şey ;korkutucu olmasının bir nedeni var ve o neden de şu :hangi dalın gittiği yolu seçersek seçelim, yine o çürümüş ağacız. Ben hayatta çok şey olmak istedim. İstemediğim şey yoktu. Ama hayatınız çürümüşse, siz ne yaparsanız yapın yine çürümüş kalacak. Rutubet her şeyi baştan çürütür."
Dorian Gray'in portresi yakışıklı, ailesi zengin genç bir çocuğun bir ressam tarafından keşfedilmesi ve portresinin yapılmasını konu alan bir kitap.
Basil Hallward bu genç adamı arkadaşı Lord Henry ile tanıştır ve ikisinin dostluk kurmasını sağlar. Lord Henry Gray'i kendi düşünceleri ve hayata bakış açısıyla büyüler. Ressam Basil ise Gray'e tutkulu duygular besler sanatının ondan geçtiğini düşünür ve onu kimseyle paylaşmak istemez. bir gün Basil Gray'in etkileyici bir portresini çizer ve bunu ona hediye eder o gün Gray şöyle bir şey diler "Değişen şu resim olsaydı da ben olduğum gibi kalabilseydim!" ve bunun üzerine hayatta yaşadığı tüm şeylerin yükünü bu portre üstlenir.
Gray tabi ki kitapta aşkı da tadar. Sibly Vane olan aşkı onu gözünde büyüleyicidir. Fakat Gray aşka öyle kibirli yaklaşır ki bu aşkın sonunu kitabı okurken tahmin edebilirsiniz yıllar geçtikte Gray kibirli sadece güzelliğine önem veren biri haline dönüşür. Yaşadığı olayları unutmak için elinden geleni yapar. Çünkü hayat onun için dış güzelliği kadar güzel geçmez o sadece dışardan güzel görünür ama içi aslında sanıldığı kadar güzel olmayan ve talihsiz olaylar yaşayan biridir. Yaşadığı olaylarda kendi payıda olsa o asla güzelliğinden bir şey kaybetmez .
Kitap sonuyla sarsıcı değildi tahmin edilebilecek bir sondu. Ama kitabın genel konusu bazı olayların okuru sarsmasıyla güzel akıcı ve etkileyiciydi. Yazarın dilinin ağır olmaması da güzelliklerinden biriydi.
iyi okumalar:)