Hz.Ömer, iktidarın ağır sorumluluğunu şu sözlerle dile getirir: "Fırat ırmağının kıyısında bir kuzu kaybolacak olsa, Allah'ın bundan dolayı beni sorguya çekmesinden korkarım."
Enver Bey, 1906 Eylül’ünde, Osmanlı onurunu temsil edebilecek güçlü bir iktidarın hayalleri içinde, Selanik’teki Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’ne girer. Posta memuru Talat Bey’i orada tanır, “Kendisine karşı büyük bir muhabbet hissettim.” diye yazar. Bu cemiyet, 3. Ordu merkezi olan Selanik’te, Talat Bey, Mithat Şükrü (Bleda), Bursalı Tahir (Ongun), Kâzım Nami (Duru), İsmail (CanPolat), Ömer Naci ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. İtalyan Karbonari tarzı gizli örgütlenmesi ve masonik törenlere benzer yemin merasimleri vardır. Cemiyet mensupları genellikle askerlerdir. Bu tür bir gizlilik ve abartılı törenler, özellikle gayrimemnun genç subayların ilgisini çekmekte ve büyülü bir etki uyandırmaktadır. Böylece, kanı kaynayan genç delikanlılar, sonucunu pek de düşünmeden, mahiyeti meçhul bir vatan kurtarma oyununa katılmaktadır.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Uzun uzadıya inceleme yazabileceğim bir kitap oldu.
Kitabın başında "o arkadaşım, bir hakikatin hikayesi, barsak" gibi küçük hikayeler den sonra çakıcı'nın ilk kurşunu efsanesi yazılmış. Söylentilere göre çakıcı'nın ilk kurşunu tarihin gizli tutulmak istenen efsane masalları arasına karışıvermiş. Ege bölgesinin efeleri üzerinden yola çıkarak kulağa hoş gelen köy havasıyla eskiyi buram buram kokutan bir efsaneydi gerçekten. Çok severek okudum. Arkasından da kadınlar üzerine bir konferansta alıntıları eklemiş keza aynı şekilde bu da çok hoşuma gitti. Özellikle, "kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz (almak, vermek) bu tabirler kadına kıymetten düşüren, ona ahkar mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarına çıkartmalıdır." Sözü konferansı çok güzel özetlemiş. En sonunda da cumhuriyetin ilk yıllarında, iktidarın ülkemiz üzerinde genel anlamı nedir, sorusuna cevap bulduğumuz çok güzel bir makale paylaşmış. Anlatım sade, yalın. Herkesin okuması gereken bir kitap diye düşünüyorum.
MODERN İSLAM DÜŞÜNCESİNİN FİKRÎ VE TOPLUMSAL TAHRİBATI
"Dinin sekülerleştirilmesi" veya "dinî bir çözülme" olarak nitelendirilmesinin pek de yanlış olmayacağını düşündüğümüz Modern İslam Düşüncesi kendisini orijinal bir yaklaşım olarak takdim etse de, varlık sebebi ve en temel karakteri olan tepkisellik, onu sanıldığından daha
“İnsanoğlu gerçeğin ve adaletin egemen olduğu bir düzene kavuşur, o zaman hiçbir iktidarın gereği kalmaz.”
USTA VE MARGARITA - MİHAİL BULGAKOV
Ah ne desem nerden başlasam. Benim aslında bu kitaba çok uzun bir yorum girmem gerekiyor ama burada olabildiğince aza indireceğim. Öncelikle okuduğum en iyi fantastik klasiklerden biri olduğunu söylemek