Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tesbit e ,tesbit
Batili toplumlar, tarim sektorunde pitirciklar gibi cogalan insan toplulugunu artik besleyemez hale gelmis; tarimdan sehirlere buyuk gocler baslamistir. charles dickens, victor hugo gibi yazarlarin romanlarina hakim olan, karl marx i isyan ettiren bu donemde, fabrikalarin onu iceride calisan insandan cok, is arayan insanla doludur. sadece kol gucunu satan iscilerin hicbir sahsi ozelligi yoktur ve her an kolaylikla bir baskasi ile degistirebilecegi icin uretimde katma degerleri sifirdir. iktisat tarihcileri bu donemde calisma yasinin 12- 13 e indigini , calisma saatlerinin 15- 16 saat oldugunu arsivlerden tespit etmislerdir. odenen reel ucretler ise, bir insanin ertesi gun ise gelebilecek gida ihtiyaci ve sag kalmak icin korunakli barinma ve giyim ile sinirlidir. isciye odenen ucret, onun olmeden yasamasini saglayacak bir ucrettir.begenmeyen gider; zira kol gucunden baska bir ozelligi olmadigi gibi, kapinin onunde de yuzlerce alternatifi beklemektedir.iste personelcilil, boyle bir domemin insan ihtiyacinin belirlenmesi icin yapilan bir calismadir. boyle ir yapida calisanin, ekonomik olarak katma degeri sifir dir ve her an baska bir alternatifi vardir. bu durumda iscinin-emekcinin kendini farkli kilan bir mukayeseli avantaji yoktur.
“Erdem ve kötülük ilk bilincmizin atkısıyla çözgüsüydü, son bilincimizin de kumaşı olacak; üstelik kira, ırmak ve dağlara, iktisat ve terbiyeye dayatbileceğimiz bütün değişiklikleri rağmen. Bundan başka hikaye yoktur. Her adam hayatının tozuyla toprağını üstünden silkeledikkten sonra geriye sadece en zor ve açık seçik sorular kalacaktır: iyi miydi kötü müydü? İyi mi yaptım kötü mü?”
Sayfa 443Kitabı okudu
Reklam
Tarif veya başka bir ifade ile tanım bilimde son derece önemlidir. Çünkü muhatabın zihninde ancak tanımla bir şeyin tasviri ve mahiyeti hakkında fikir oluşturulabilir. Ancak günümüz iktisat ve finans literatüründe tanım oldukça fazla istismar edilen bir konudur. Özellikle faizli finansal ürün ve işlemler özü itibariyle kazan-kaybet temelli oldukları ve bu ürünleri piyasaya sürenlerin karşı tarafı yanıltıp kazanan taraf olma arzusu temelinde üretildikleri için mahiyet ve karakterlerinden ziyade muhataba sağlayacağı varsayılan faydaları temelli isimlendirilmektedir. Kimileri ise muhatabın zihninde olumlu bir yere sahip başka kavramlarla ilintili olarak yapılır.
Cemal çınar
Kapitalist sisteme göre “ihtiyaçlar sınırsızdır” mal ise sınırlıdır. İslam iktisadına göre ise “nimetler sınırsız, (Nahl, 18) ihtiyaçlar sınırlıdır” İslam iktisat inancı, kapitalist sistemden ayıran en büyük fark işte budur.
“Aç insanlar, yumuşak hamur gibi istenilen şekil ve kıyâfete sokulabilir...”
“Türkçülüğe ve hakka, haklı Türkçülüğe sarılmalıyız!”
Reklam
Devletimizin, milletimizin başına gelen en büyük felaketler, Avrupa sermayesi yüzündendir, Avrupa sermayesinin duhûlünden (girişinden) itibarendir ki saltanat-ı Osmaniye (Osmanlı saltanatı), pek sür'atle inhilale (dağılmaya) yüz tutmuş, inkıraz (borçlanma) uçurumuna doğru dev adımlarıyla yürümeye başlamıştır.
Cengiz'in veya geçmişte oldukça medeni toplumları yöneten büyük imparatorların, bugünkü medeniyeti çekip çeviren büyük iktisat düzenlerine, büyük ve güçlü rejimlere hükümet eden kimselerden hiçbir farkı yoktur. Onun günümüz beşerine hükmedenlerden farkı şudur: Onun, yani öncekinin donanımı, bugünkü düzenle eğitim görmemiştir; bundan dolayı açıkça, ben öldürmeye geldim diyor. Ama bugünün medenisi geliyor, öldürüyor ve "Ben barış yapmaya geldim." diyor. Bugünkünün konuşma, yalan söyleme ve meşrulaştırma tarzı gelişmiştir; yoksa insanın bozgunculuk, nifak, adam öldürme, başkalarını öldürüp yağmalamadan duyduğu zevk, geçmişte olduğu gibidir, belki de daha şiddetli hale gelmiştir. İşte bu insan, bu anlamda hep sabittir ve beşerdir.
168 syf.
8/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
Mahfi Eğilmez | Yapısal Reformlar ve Türkiye
Sayın Mahfi hocam, derinlemesine iktisat bilgisi olmayan kişiler de dahil olmak üzere herkesin kolaylıkla okuyup anlayabileceği bir kitap kaleme almış. Geçtiğimiz günlerde herkesin bilerek veya bilmeyerek dilinden düşmeyen yapısal reformlar ifadesini en yalın hali ile açıklıyor geçmişten verdiği örnekler ile geleceğe çözüm önerileri sunuyor. Bu önerileri ve problemli gördüğü kısımları kitabın sonunda özet halinde okuyucu ile paylaşıp büyük resmi gösteriyor. Kitabı okurken çeşitli grafikler ve verilerden fayda sağlanması okuyucuyu zaman zaman düşündürüp vaziyet hakkında muhakeme yapmasını sağlıyor. Finansal okuryazarlığınızı geliştirmek veya geçmişten günümüze Türkiye ekonomisi hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes okuyabilir.
Yapısal Reformlar ve Türkiye
Yapısal Reformlar ve TürkiyeMahfi Eğilmez · Remzi Kitabevi · 2022168 okunma
Bilimler, insanın sırasıyla bilme, eyleme ve yapma ya da yaratma gibi üç temel etkinliği bulunduğu gerçeğinden hareketle sınırlanırlar. Pratik bilimler, bilgiyi bizatihi kendisi için değil, eylem için bir kılavuz, bir araç olarak ister. Pratik felsefenin kapsamı içine giren disiplinler siyaset felsefesi ve etiktir. Bu iki disiplin, insanın farklı koşullar altında nasıl eylemesi gerektiğiyle ilgili bilimler olup, özellikle iktisat, retorik ve strateji gibi bilimler, siyaset felsefesine tâbi bilimler olarak ortaya çıkar.
Sayfa 11
Reklam
Kullandıkları vasıta,eskiden olduğu gibi sadece ordu değildi.Bu defa,ilim,tedbir(düzen) ve desise(hile) de işe karışacaktı.Bu metodu tatbik ettiler.Misyonerlerin eliyle müslümanları hıristiyanlaştırmak mümkün olmayınca onları İslam'dan vazgeçirmenin usulünü keşfettiler:İslam tedrisatını tahrif etmek,sonra da onu bu bozuk şekliyle tekrar
Sayfa 96
Tess daha büyüyüp de neyin ne olduğunu kavramaya başlayınca, annesine karşı Malthus'çu¹ bir tutum takındı. Onun düşüncesizce boyuna çocuk doğurması sinirine dokunuyordu... Annesinin zekâsı mutlu bir çocuğun zekâsıydı... ¹. İngiliz iktisat bilgini Thomas Robert Malthus'un (1766-1834) felsefesine göre, iktisadi durumun düzelebilmesi için nüfus artış hızının azaltılması şarttır.
Sayfa 51 - Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna Güler
Osmanlı devletinin ülke içindeki başlıca meşgalesi, iç düzeni muhafaza etmek ve vergileri toplamaktı. Sivil toplum, imparatorluk devletinin yararına vardı. İktisat siyasetin hizmetindeydi. Geleneksel iktidarı ve ayrıcalıkları korumaya kararlı askerî-bürokratik, feodal ve aşiret seçkinleri, ekonomik ve toplumsal kuvvetlerin serbestçe gelişmesini engelliyordu. Bundan ötürüdür ki 18. yüzyıl boyunca jeopolitik güç, durağan Osmanlı İmparatorluğu’ndan daha dinamik Avrupalı rakiplerine kaymıştır.
Beşerin hayat-ı içtimaîsinde bütün ahlâksızlığın ve bütün ihtilâlâtın menşei iki kelimedir: Birisi: "Ben tok olduktan sonra, başkası açlıktan ölse bana ne!" İkincisi: "Sen çalış, ben yiyeyim."
Sayfa 47
Türk esaret kabul etmeyen bir millettir. Türk milleti esir olmamıştır... Bir millet varlığı ve hakları için bütün kuvvetiyle, bütün fikri ve maddi kuvvetleriyle ilgilenmezse; bir millet kendi kuvvetine dayanacak varlığını ve bağımsızlığını sağlayamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz... Tam bağımsızlık demek, elbette, siyasal, maliye, iktisat, adalet, askerlik, kültür... gibi her alanda tam bağımsızlık ve tam özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir... Yabancı bir devletin koruyuculuğunu istemek insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Öyleyse ya istiklâl ya ölüm. » ATATÜRK
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.