Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
düalizmin güdümünde insan;
Birey, cesur bir felsefi düşünme çabasıyla bu özgür­lüğü kazanmaksızın tümüyle kendine ait olamaz ve karşısına dikilen dışsal zorunlulukların utanç verici bedelini ruhsal azaplarıyla öder. Halbuki bu birey bu acılı ve utanç verici sınırlamaların boyunduruğundan kurtulur kurtulmaz yeni, tam ve o zamana kadar hiç dene­yimlemediği bir hayata doğar ve onun özgür etkinlikleri, zorunlulu­ğun bilinçli ve özgür ifadesine dönüşür. İşte o zaman muazzam bir toplumsal güç haline gelecektir ve işte o zaman hiçbir şey onu, Şeytani yalanların üstüne İlahi bir gazap fırtınası gibi hücum etmekten alıkoyamaz ve alıkoymayacaktır da.
Ama dahinin ölüm anında dehaya karşı hayranlık duymaya devam etmemizin bir nedeni var: Ortaya çıktığından beri dehayla beceriksizce sarmaş dolaş olmuş eşitliğin karışık dansı. Bütün insanların eşit yaratıldığı fikri sorgulanmaya başladığında deha, hemen bu düşünceyi çürütecek güçlü bir öğe olarak beliriverdi ve yüzyıllar boyunca itirazla karşılandı.
Sayfa 382Kitabı okudu
Reklam
Hitler, Kavgam'da bunu tekrarlıyordu: "Olağanüstü dahiler, normal insanlar gibi düşünmezler." Ya da Goebbels'in 1923'te yazdığı ancak 1929'da yayımlanan Micheal isimli romanında gözlemlediği üzere "Heykel için taş neyse devlet adamları için de insan odur."
Sayfa 355Kitabı okudu
Yıkım gücü, yaratma gücünün doğal eşiydi. Bu güç, bilim tarafından meşrulaştırıldığında ve saldırgan bir din tarafından kutsandığında politikanın sonuçlarına sunuldu ve vahiysel sonuçları oldu.
Sayfa 309Kitabı okudu
On yedinci yüzyıla kadar inatçı Platoncular bedensel hasletlerin yapısının ilahi hiddete, yüce şiire ve sanata herhangi bir şekilde sebep olabileceğine karşı çıkarken Aristotelesçiler aynı şiddetle insanın sahip olduğu fantastik nosyonların gerçek mükemmelliği yakalamasını, yani ilahi ingeniumunu açıklamakta pek katkısı olmadığı savundular.
Sayfa 120Kitabı okudu
Platon "ilahi cinnet"e bir hastalık veya illetin değil, ilahi olarak ele geçirilmenin sebep olduğunu söylüyordu. Gerçekte bu Tanrıların armağanıydı.
Reklam
Yıkım faktörü -bir zamanlar mübarek bir yaratıcı ve erdemli bir yok edici- olarak Einstein'ın tanımı, kötücül bir dehaya karşı verdiği mücadele dikkate alındığında keskin bir odak noktasına dönüşür. Bu adam, Einstein'ı kişisel bir tehdit olarak algılayan ve yahudilerin zekasını garip bir takıntı haline getiren Adolf Hitler'di. Rakibi gibi o da tarihin akışını değiştirdi ve yine o da profesyonel hayatında bir dahi portresi çizdi.
Eski Yunanlılar çalışmayı zül addedermiş. Çalışmaya, zavallı fanileri kendilerine oyuncak edinmiş tanrıların bir diğer muzır icadı, onlara işkence etmek için uydurulmuş bir şey gözüyle bakarlarmış. Ama ilahi gazap korkusuyla, gerektiği kadar çalışırlarmış elbet. Aslolan, dinlenmek ve eğlenmekmiş.
Yüce Allah (bir kudsi hadiste) şöyle buyurmuştur: "Bana dua etmeye tenezzül etmeyen kişiye gazap ederim."
Sayfa 77 - DİB YayınlarıKitabı okudu
371 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.