Aynı yılda biz mahlûklar, Allah’ın gazabına uğradık. Allah herşeye muktedir olan kuvvetiyle öfkeli bakışlarını mahlûklarına çevirdi. Bunun gibi ilahi gazap ne geçmişte ne de bizim zamanımızda görülmüş ve işitilmiş ve ne de kitaplarda okunmuştu. Derin bir uykuya dalmış bulunduğumuz bir sırada aniden müthiş bir gürültü koptu ve bütün dünya sarsıldı. Yeryüzü şiddetle titredi, kayalar yarıldı ve tepeler çatladı. Onlar canlı hayvanlar gibi ses çıkardılar. Dağların sesi, kulaklarda bir ordunun çıkardığı gürültüyü andırıyordu. Bu felaket esnasında herkes kendi hayatından ümidini kesti ve kıyamet gününün geldiğini zannetti. O gece bir çok şehir ve bölgeler harap oldu. Maraş’ın akıbeti o kadar feci olmuştur ki takriben 40000 insan telef oldu.
Son zamanlarda sıkça yaşanan zelzeleleri, kuraklıkları, sel felâketlerini, çekirge istilâlarını ve bilhassa bütün dünyayı sarmış olan virüs felâketini, hangi maddî ve mânevî sebeplerin tetiklediği hususunda, elbette söylenecek çok söz var:
–İnsanoğlunun toprağı, suyu, havayı, velhâsıl dünyayı hattâ uzayı büyük bir hırsla tüketme ve kirletme