ilayda

ilayda
@ilaydawashere
Öğrenen, öğreten ve öğretmen
24 Kasım
9 okur puanı
Haziran 2023 tarihinde katıldı
Beyazıt Bistami Hazretleri vefatından sonra, bir talebesinin rüyasına girer. Talebe ona Allah'ın kendisine nasıl muamelede bulunduğunu sorar. O da şunu anlatır: "Cenab-ı Hakk, 'Bana ne getirdin: diye sordu. Ben de, 'Ya Rabbi, sana sevap olarak bir şey getiremedim; ama birçok günahla geldim; getirmediğim günah kalmadı ancak işlemediğim bir günah var , o da şirk!' de­dim. O da bana buyurdu ki, Ey Beyazıt, hani sen bir gün yoğurt yemiştin. Ardından başın ağrımıştı. Sonra da, keşke şu yoğurdu yemeseydim de başım ağrımasaydı, demiştin. Bu şirk değil de ne­dir?" İşte, nimetlerde olduğu gibi belalarda da vesileleri fail olarak görmek, kişiyi müşrik yapmasa bile şirke bulaştırır. İş gören kudret-i ilahiyedir. Allah'ın havl ve kuvvetinden başka kuvvet yoktur ki o kuvvetle iş görülebilsin.
Reklam
"Kuğu kendisini beyazlaştırmak için uğraşmak zorunda değildir. Sen de kendin olmak için bir şey yapmak zorunda değilsin."
Efendimizin (sav) ömrü dünyada yaşanmış en ideal hayattır. Cenab-ı Hakk'ın en büyük ikramları dünyada Ona olmuştur; Ahirette de yine O'na olacaktır. O, Allah'ın en sevgili kulunun yaşadığı hayat musibetlerle örülmüş gibidir. Babasını kaybedi­yor daha doğmadan, doğduktan sonra annesini ... Tam yanında kendini rahat hissedeceği bir dönemde, dedesini kaybediyor. Ardından, kendisini kollayan amcasını... Hz. Hatice ile biraz fe­raha kavuşur gibi oluyor ama çok geçmeden onu da kaybediyor. Çocuklarını kendi elleri ile toprağa emanet ediyor. Savaşıyor, yaralanıyor. Her an ölüm tehlikesi altında yaşıyor. Arkadaşla­rından her biri Kur'an hafızı olan yetmiş kişi aynı anda öldü­rülüyor. Kendisine mecnun, sahir deniyor. Başına işkembeler atılıyor, şehrinden çıkarılıyor, eşine iftiralar atılıyor. Aç kaldığı, karnına taş bağladığı günler az değil. Hasır üzerinde uyuyor. Hüznünün zirve yaptığı 'senetül hüzn', yani hüzün senesi deni­len zaman aralığında çok sevdiği insanları bir bir kaybediyor. Büyük musibetlerin isabet ettiği bu keder yılında, insanlık tari­hinde kimseye nasip olmamış en büyük nimet de O'na nasip oluyor; Rable görüşmek, yani Miraç. Kederlerle kemalat arasın­da bir ilişki olmasaydı, Miraç, hüzün senesine denk gelir miydi? O'nun (sav) hayatında tahavvülün, yani halden hale geç­menin olmadığı hiçbir dönem yok. Fırtınalar içerisinde bir hayat ... En güzel, en kıymetli hayat O'nunkiyse ki bunda şüp­he yok, o hayattan alınabilecek en önemli derslerden biri de kıymetli bir hayatın tahavvüllerle, fırtınalarla, değişim ve dö­nüşümlerle geçeceğidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Annemizden doğmadan önceki dünya yaşamı konusunda hiç endişeleniyor muyuz? Hayır , çünkü biz o zamanlar yoktuk. O halde gelecekteki hayatımız konusunda da endişelenmemeli­yiz. Çünkü yoklukta olmaları bakımından her ikisi de, yani do­ğumumuzdan önceki hayat da, şimdiden sonraki hayat da aynı durumdadır . Biz dünyada yokken yaşanan yıllar için tasamız yoksa şimdiden sonraki yıllar için tasamız olmamalıdır . Çünkü önceki yoklukla, sonraki yokluk arasında bir değer farkı yoktur , ikisi de aynı şeydir . "
Hüznün kaynağı geçmiş, korkunun kaynağıysa gelecektir. Kur'an-ı Kerim'de " Allah'ın velilerine korku ve üzüntü yoktur" buyrulur (Yunus, 62) . Onların acıları ve korkuları hayatlarını olumsuz etkilemez. Onlar acı ve kederin kaynağı olan akıl­larını imanla nurlandırmışlar, imandan gelen güçle, gelecek ve geçmiş zamanın olumsuz taraflarını yenmişlerdir. Gelecek henüz gelmemişken, onun için kaygılanmamış; geçmiş zaten bitmiş olduğundan, '' El hayru fi meahtarahullah" yani "Allah'ın seçtiğinde hayır vardır", "illa mâ kad selef " (Nisa, 23) yani "geç­miş geride kaldı" diyerek acılar ve hüzünlerin zararlı kısımları­nı terk etmeyi başarmışlardır.
Reklam
Reklam
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.