Batılılar gururlanırken , dünyanın büyük çoğunluğu utanç içinde yaşıyor. Oysa hayatımızdaki utanç verici şeyler bir müzede sergilenirse , hemen gururlanılacak şeylere dönüşürler.
Mutlu anlardan geriye kalan eşyalar , o anların hatıralarını , renklerini , dokunma ve görme zevklerini bize o mutluluğu yaşatan kişilerden çok daha sadakatle saklarlar.
Uçağın kapısı açılmadan inemeyeceğini bilsen de birilerinin önüne geçmek istiyorsun. O kadar çok önüne geçilmiş ki şimdiye kadar , uçaktan inerken bari önde olayım diyorsun. Bir dakika bile kaybetmek istemiyorsun. Hayatını , zamanını , hayallerini öyle çok çaldılar ki senden belki de erken inerek zaman kazandığını sanıyorsun. Oysa havalimanı otobüsüne binip yine diğer yolcuları bekleyeceksin , biliyorsun. Tabi sen de haklısın çünkü yer kapmak önemli bu ülkede , yer açmak değil.
En mutlu olduğu anlarda bile “bu mutluluk geçici” duygusundan kurtulamazdı bir türlü. Ne de olsa “çok güldük , demek ki çok ağlayacağız” laflarıyla büyümüştü o da.
Bre zavallı insan , az mı derdin var ki kendine yeni dertler uyduruyorsun. Az mı kötü haldesin ki , bir de kendini kötülemeğe özeniyorsun. Ne diye yeni çirkinlikler yaratmaya çalışıyorsun? İçinde ve dışında zaten o kadar çirkinlikler var ki!