Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İnsanlar ölçüsüz hislerinde: Ya çok seviyor ya da nefret ediyorlar. Sevdikleri bir şeyi eleştirince hain oluyorsun ya da 'insan' diyorsun, 'neyden nefret ediyorsa o'dur aslında.' Ancak söylediklerini duyan olmuyor; bir ada gibi, bir gölge gibi iyice yalnızlaşıyorsun. Seni en kolay dostların terk edip, en çabuk sevgilin unutuyor. -ve sen böylece kendine daha sıkı tutunmayı öğreniyorsun.- Öyle ya, uzun yıllar kendime bir yer açabilmek için didinip durdum, gülen, dans eden ve konuşan insanların arasında. Sonra mutluluğu boş kırlarda, sözcüklerde, gecenin karanlığında ve ellerimi cebime sokmakta buldum. Zaten hayalim lüks bir yaşam değildi. -şu kim bilir hangi ülkedeki buz tutmuş gölün etrafında düşünerek attığım binlerce adım, hepsinden daha kıymetliydi.- Anladım mi ilelebet kiracı ve göçebe olarak yaşayacağım bu dünyada. Ancak sanılmasın ki mutsuzum! Hayatı hep sevdim aslında. -ondan şikayet ederken bile- Zaman zaman dibe vuracak olsam da merakımı ve tutkumu yitirmedim."
Sayfa 73 - hayykitapKitabı okudu
Belki bir gün bir kemik kalır bizden yalnız Belki bir avuç toprak Belki hiçbir şey Ama fikirlerimiz bizi ilelebet var kılacak...
Reklam
"Hiç öyle bir iddiam yok. Benim de kusurlarım var, ama akılla ilgili olmadıklarını umarım. Yaradılışımı savunacak değilim... Sanırım pek sevimli değil... Herkesin çok hoşuna gidecek kadar değil. İnsanların ahmaklıklarını, kötülüklerini gereğince çabuk unutamıyorum ya da bana yönelik kabalıklarını. Kimse duygularımı kolay kolay kışkırtamaz. Yaradılışım için kinci diyebiliriz belki... Birinden bir kez soğuyunca ilelebet soğurum."
Malum, kimimizin cezası hatırlamak, kimimizinki unutmamak. Ben ilelebet unutamamakla cezalandırılanlardanım. Tıpkı senin gibi.
240 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
10 yıl kadar sonra yeniden okuduğum ve bence aralıklı olarak okunması gereken bir kitap. "Düşenin dostu olmaz" teması ile türk toplumunun ilelebet gururlandığı dürüstlük, yardımseverlik, adaletli olmak gibi kavramların maalesef nasıl yalan ve yerle bir olduklarını okuyoruz. Toplumun, yerine göre de ailenin ne kadar iki yüzlü olabileceğini iliklerinize kadar işleyen bir gerçeklikle anlatıyor, ki zaten kitap da gerçek hikayeye dayanıyor; küçük bir araştırmayla gerekli bilgiye ulaşabilirsiniz. Çok sorgulatıyor; kendi değerlerinizi, etrafınızdakilerin "koruyorum"dedikleri değerleri ve bunları gerçekten koruyup korumadıklarını. İnsanlara daha başka(negatif değil ; ama daha gerçekçi )bir gözle bakar oluyorsunuz, ne dedikleriyle değil ne yaptıklarıyla ilgilenmeyi hatırlatıyor kitap; çünkü maalesef kitapta da görüldüğü üzere anne bile kendi çıkarını kovalayabiliyor bazen. Sabahattin Ali'nin insan analizi ve o ruh hallerini aktarımı her zaman beni benden alır. Karakterin karın ağrılarını ben de yaşarım adeta. Sizde de benzer bir etkilenme durumu varsa bu kitap bir günde bitecek; çünkü kitap bitince Yusuf da rahatlayacak gibi hissedecek ve onu artık huzura kavuşturmak isteyeceksiniz.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Ataç Yayınları · 2019175bin okunma
Rahmet ve minnetle anıyoruz.
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Reklam
🇹🇷 Büyük Taarruz’un zaferle neticelenip Türk’ün vatanını geri alışını müjdeleyen büyük günümüz, 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Esaret zincirlerini ilelebet kırdığımız, 1926’dan bu yana her yıl artan bir coşkuyla kutladığımız bayramımız, yetişen nesiller tarafından da gururla kucaklansın, Atamızın hür ve aydınlık yolu Türk Milleti’ne daima ışık tutsun.
Anadolu gayrimenkul değil vatandır!
250 bin dolara Türk vatandaşlığı satılırken Türk vatanından ve Türk ruhundan bir parçanın satılma­dığını mı düşünüyorsunuz? Türk milliyetçilerinin, "Canımızdır, kanımızdır, Her şeyimiz bu vatan, Bastığın yeri tanı, Altında Türk'tür yatan, Atalardan bize kalan emanettir bu vatan, Susuz kalsa sularız kanımızla" diyerek 10 asırdır Anadolu topraklarını kanları ile sulayıp vatanlaştır­dıktan sonra 250 bin dolara satarak mı paylaşmayı kabul edeceğiz? Her 250 bin dolar veren ile Anadolu'ya tekrar giri­şimizi sağlayan Malazgirt Meydan Muharabesi'nin hangi anısını paylaşacağız? Veya 1176'da Sultan II. Kılıçarslan'ın komutasın­Da 100 bin kişilik Bizans ordusunu Miriyokefalon'da yenerek Anadolu'yu ilelebet Türklere yurt yapan bir zaferin hangi anısında ortak olacağız? Ankara Savaşı'nda Yıldırım'ın yenilmesinin hüz­nünü, buna rağmen Emir Timur'a duyduğumuz say­gıyı 250 bin dolar ile satın almak mümkün olacak mı? 250 bin dolar ile Varna, Mohaç, Nazlı Budin'i kaybedişimiz, Rumeli ve Kafkasya'dan göçlerin anıları satın alınabilecek mi? Çanakkale Muharebeleri, Filistin Cephesi, Allahuek­ber Dağlarının hüznü duyulabilecek mi? 250 bin dolara Sakarya ayağa kalkacak mı, İz­mir'in dağlarında çiçekler açacak mı? Anadolu gayrimenkul değil vatandır!
en derin sevgi ve sonsuz saygı ile..
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur! MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 20 Ekim 1927
Bir milletin dirilişi: 19 MAYIS 1919 "Ben Samsun’u ve Samsun Halkını gördüğüm zaman, memlekete ve millete ait bütün düşünce ve kararlarımın yerine getirilebileceğine dair bir defa daha kuvvetle inanmıştım. Samsun’luların hal ve durumlarında gördüğüm gözlerinden okuduğum vatanseverlik ve fedakarlık ; ümit ve tasavvurlarımı olumlu bir inanca
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.